Metin Demirtaş Hakka Yürüdü

        “Bizim de dağlarımız vardır Che Guavera” diyen Antalyalı şair dostumuzu kaybettik.

         Daha birkaç gün önce Konyaaltı Kitap Fuarı’nda birlikteydik.

         O’na gittim, içinde birlikte Avlan Gölü Şenliklerinde çektirdiğimiz fotoğrafın da bulunduğu sayfayı gösterdi. “Bak dedi, Malik Günal da burada”…

         Uzun süre konuştuk, her zamanki güler yüzüyle açıklamalar yaptı, ben gitmek isterken sanki bırakmak istemiyormuş gibiydi…

         “Yasaklı Nasrettin Hoca Şenlikleri” kitabını aldım; “Sevgili arkadaşım, düşündaşım, duygudaşım Gürkut Acar’a” yazarak imzaladı…

         Bir gün sonra Kitap Fuarının Kurucusu, Konyaaltı Belediye Başkanımız Muhittin Böcek ile geçici bir süre için uğradığımda beni görmedi.

         İki koltuk değneği ile büyük bir zorlukla yürüyerek, adeta kendisini sürükleyerek kitap imzaladığı bölüme doğru gidiyordu…

         İçimden “ne büyük bir güç sarf ediyor” diye düşündüm. Ama öleceği hiç aklıma gelmedi doğrusu…

         Kalp krizinden öldüğü açıklandı ama bana göre yorgunluktan öldü.

         Çünkü Kitap Fuarında ölesiye bir çalışma içindeydi.

         Metin Demirtaş ile kırk yıldır arkadaşım.

         Kırk yıldır hiçbir kırıcı sözümüz olmadı karşılıklı…

         Kırk yıldır ezilenlerin yanında, halkının yanında, haramilere karşı adeta savaştı.

         Kırk yıldır Antalya’nın taşına toprağına, havasına suyuna, gölüne, akarsuyuna, denizine sahip çıktı…

         Metin Demirtaş tam bir yurtseverdi…

         Metin Demirtaş; halkının insanca yaşaması için mücadele etti.

         “Bizim de dağlarımız vardır” dizesi bende hep Mustafa Kemal Atatürk’ün “Her şeyin bittiğini sandığınız anda Toros Dağlarına bakınız, eğer orada hâlâ bir Yörük çadırından duman tütüyorsa hâlâ umut var demektir” etkisini uyandırdı…

         Nitekim bana imzaladığı kitabın 291. Sayfasında:

         “Bir olayda, etkinlikte kadınlar varsa, o iş düzgün, düzenli ve başarılı oluyor. Kadının hayattaki yeri ve önemini anlayan, kadına saygı gösteren ilk önder Atatürk olmuştur. Akşehir’den Trenle Ankara’ya dönerken tren penceresinden sırtında ağır top mermileri altında, iki büklüm, yorgun argın, cephane taşıyan kadınları seyrederken,

         “Kurtuluş’tan sonra ilk işimiz Kadınlarımızı Ortaçağ karanlığından kurtarmak, kutsamak” düşüncesini 1934’te (Yobazların homurtuları arasında) gerçekleştirebilmiştir” diyor.

         Hepimiz, bildiklerini kendine saklayanların doğrudan kendimize yönelik kötülük yaptığı düşüncesinde birleştiğimiz gün Türkiye yeni bir Türkiye olacak…

         Metin Demirtaş ne biliyorsa hepsini kitaplaştırdı.

         Ne biliyorsa haykırdı…

         Kendisine saklamadı…

         Ömrünü halkına adamış bu güzel dostumu yine aynı kitabın 269. sayfasındaki şiirle uğurlayalım:

ŞAİR ÖLMÜŞ

 

Yas denizi ışıldıyor

Bir yaşam dizesine gömün onu

Şair ölmüş, toprağa gazel düştü

Bir güz türküsüne gömün onu

Yayın Tarihi
09.10.2014
Bu makale 6268 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!