Merdivensiz İlköğretim Okulu Kampanyası

İlköğretim okullarının mimari projesini kimler çizer, kimler onaylar bilinmez! Projeler miniklere uygunmuş, güvenliymiş ergonomikmiş, değilmiş; yanlışmış doğruymuş kimin umurunda. Çünkü binaları yapan da projeyi  çizen  ve onaylayan da dünyayı tanımaz, bilmez, araştırmaz! Yada bunlara ilgi ve ihtiyaç duymaz... Her ne olursa olsun ortaya çıkan bu “kötü resmin“ önemli gerekçeleri ve aktörleri olmalıdır. Yoksa tual bozuktu, boya çürüktü, fırça eskiydi, hava kötüydü gibi gerekçeler kabul edilemez, dahası bunlar objektif gerekçeler olarak sıralanamaz! Kötü resmin sürekli tekrarlanması ile affedilemez…

Özellilke kent ilköğretim okullarının çok büyük çoğunluğunda minik öğrenciler için aşılması gereken en önemli ve ilk engel yüksek merdivenli girişlerdir. Bu ise önemli sorunlara, yaralanmalara yol açmaktadır.  Örneğin bir arkadaşımızın ilköğretim üçteki çocuğu kendi boyunun 2-3 kat yüksekliğindeki okula giriş merdivenlerinden ayağı kayarak düştü. Bir kaç gün raporlu ve daha pek çok örnek…
Kim bilir kaç minik düşüp yaralanıyor, zarar görüyor hergün… Kaç tane minik beyin devasa yükseklikteki merdivenleri aşmak için ne zorluklar çekiyor.

Pekala kimler sorumlu bundan, mermerden merdiven yapan mı, yüksek merdiven yapıp onaylayan mı, yoksa çocukları askerliğini yapmış yada yetişkin zanneden ve gerekli ilgiyi göstermeyen, (biraz sert bir ifade olacak ama) çok bilmiş okumuş ya da okumamışlar mı?

Merdivensiz Okul Olur mu?

Milli Eğitim Bakanlığımızın 2012 yılı  bütçesi 39 milyar lira. Çok önemli ve büyük bir rakam ve bütçe. Ancak çocukların beden ve ruh sağlığını odak alan bir anlayışla bunu kullanmak gerekiyor. İlk olarak bir anlayış değişimi olarak yeni okulların yapımında "İlköğretimde MERDİVENSİZ OKUL Kampanyasını", başlatmak gerekiyor...

·         Çünkü; bulunduğumuz "hiç bir gelişmiş ülkede girişi yüksek merdivenli bir tane bile ilköğretim okulu"hatta lise, hatta üniversite bile görmedim. 

·         Bizde ise ne gariptir ki "merdivensiz bir okul bile görmek mümkün değil." 

·         Bu bir tezat değil midir?

 

2012 yılından itibaren Milli Eğitim Bakanımız Sn. Ömer Dinçer ve yatırımları finanse eden Maliye Bakanı Sn. Mehmet Şimşek`ten bu hassasiyetin hakim olmasını  sağlayacak önlemleri almalarını bekliyoruz. Kendilerine bir vatandaş, bir veli olarak bu konuda, ayrıca bilgi notu göndermemiz de söz konusu olacak... Tabiki bu düşünceleri onaylayan herkesin, veli olsun olmasın benzer girişimler içerisinde olması sonuç almak bakımından kuşkusuz yararlı olacaktır.

Buna göre MERDİVENSİZ İLKÖĞRETİM OKULU KAMPANYASI‘na aynı düşünceleri paylaşan her duyarlı insan katılabilir, hatta grup önderi olabilir ve bir platform oluşturulabilir. İlgililere yazalım, ilgilierle  konuşalım ve talep edilelim ki, sonuç alınabilsin.

Başka konular da var!

Aslında bunları yazan ve düşünenler esas olarak bizler olmamalıyız. Konunun gerçek sahipleri mutlaka var ve bu görevlilerin görevlerinin gereğini yapmalarını beklemek gerekiyor...

Bir başka örnekte beden eğitimi dersleriyle ilgili."Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur"un bir gereği olarak dersler büyük ölçüde beton yada asfalt zeminlerde yapılıyor. Çünkü minikler kendilerini korurlarsa korur. Koruyamazlarsa nasılsa aileler "ne yapalım olacak her yerde olur, anlayışına boyun eğerek", çocuklarını ve kendilerini cezalandırır.

Ama gerçek sorumluların ise minikleri hiç mi hiç koruma ve kollama kaygısı yok… Yine hoş olmayan bir örnek olarak geçenlerde yine bir tanıdığımız ailenin çocuğu okul bahçesinde beton zeminde futbol oyununun kalesine asılarak beden eğitimi yapmaya çalışırken düştü, kolu dirsekten kırıldı ve ne yazık ki henüz sekiz yaşındayken acı ve platinle tanıştı...

Esasen beden eğitimi dersinin uygulama anlayışında sorun var. Örneğin çocuk beden eğitimi yapıyor, üzerini değişemiyor, terli terli sonraki dersleri takip ediyor. Ve bunun adı da beden eğitimi oluyor. Bu da yanlış… açık yanlış...

O halde; uygun zemin ve koşullarınız yoksa; "Beden Eğitimsizliği Dersini" vermeye gerek var mı? Kesinlikle yok.  Bunu ders olarak vermezseniz hiç olmasa çocuk; Beden Eğitimi ve Spor konusunu yanlış algılamaz. Terleyip oturmayı spor olarak algılayıp, yanlış bir alışkanlık olarak zihnine kaydetmez.

Çocuklar ağırlık taşımalı!

Bir şey daha; aslında çocuklar beden eğitimini fazlasıyla okula gelip giderken yerine getiriyorlar. Sırtlarına yüklenen 5–10 kiloluk çantaları her ne kadar bedenlerine ağır gelse de büyük bir başarıyla taşıyorlar. Kendi ağırlıklarının üç veya dörtte bir ağırlığındaki  bu çantaları hergün  taşıyan minikler zaten bedenlerini bu ağır yüklerle eğitiyorlar!.. Bunu yetişkinler olarak anlayabilmek için ortalama 50-80 kg arasında bulunan bir yetişkin olarak her birimizin hergün 15 ile 25 kilogramlık bir çantayı sabah ve akşam eve sırtımızda taşıdığımızı düşünelim ve empati yapalım…

Ya bilişsel yük!

Aslında en önemli konu rekabet, yarış ve notun anlamını bilmeden yarışa girmek zorunda kalan bir bakıma sistemin kurbanları çocuklarımızı; anlamını kavrayamadıkları bir  yarış arenasına nasıl da insafsızca attığımızdır.  

Bu şekilde bilişsel olarak zorlağımız miniklerin gerçekten ne kadar stres ve olumsuzluklarla yüklendiğini bile dikkate almadan süreci devam ettirmekteki kararlığımız ve hatta bu da yetmiyormuş gibi yük taşıtmaya devam etmemiz; açıklamakta güçlük çekilecek konular arasında yer alıyor. 

Oysaki minikler çocukluklarını güvenli ve sevgi dolu ortamlarda yaşamalılar, öğrenmeleri gerekenleri öğrenmeliler, gereksiz tüm bilişsel ve sırtlarına yüklenen bedensel yüklerden ise arındırılmalılar.

Sonuç olarak; "Çocuklarımız ve gençlerimiz bizim geleceğimiz, geleceğimize samimiyetle sahip çıkalım"… Bu amaçla her örnekte Avrupa Birliğinin hak ve özgürlüklerini dikkate alan kriterlerle ilişkilendirdiğimiz ülkemiz standartlarını; bu kez de çocuklarımızın sağlıklı ve güvenli ortamlarda eğitim alma haklarıyla ilişkilendirip, bu alandaki mental ve fiziksel standartlarımızı da Avrupa Birliği ile eşitleyelim…

Diğer alanlardaki etkileri ve sonuçları net olmasa da; bu alanda yapılacak değişikliklerin çocuklarımızın ve dolayısıyla ülkemizin geleceğine olumlu katkı yapacağı kesin…

Yayın Tarihi
16.01.2012
Bu makale 15266 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Bir öneri; Yorum yazmak pek cok okurumuz için güç gelebilir. Bir başka veya başka secenekler verilebilir, ölçekli sorular verilebilir. Örneğin; a) katılıyorum, b) katılmıyorum c) kararsızım veya a) aynı görüşteyim, b) katılmıyorum c) kararsızım veya a) çok etkilendim b) okumasam da olurdu c) aksi görüşteyim

orhn Ozcatalbas 20.01.2012

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!