Mehmet Gülseren’den Buruk Veda

Darende ve Balaban’dan yola çıkarak; Malatya’nın değerli Eğitimci ve Yazarları arasında yer alan Sevgili Kardeşim Mehmet Gülseren’den bir mektup aldım. Yakın arkadaşım ve akranım olan Gülseren; “Yeter artık, Elveda !..” diyor ve bu sözcüklerin yanına “Kalemimi kırıyorum” söylemini ekliyor. 

Sayın Gülseren’in yazım hayatına veda etmesini anlıyorum. Ama kalem kırmasını asla kabullenemedim ve bu söyleminden büyük üzüntü duydum. Zira onun, şerefi ve onuru ile kullandığı ve ürettiği eserlerle kültür hayatımıza büyük katkı sağlayan değerli kalemi kırılmayı asla hak etmiyor.

Bu kalem kırılmayı değil, olsa olsa “Altın Kalem” ödülü almayı hak eder. Ama ne yazık ki bunu düşünenler çıkmıyor günümüzde.

Darende ve Balaban’ın, tarihin geçmiş dönemlerinden başlayarak ülkemizin sosyal ve kültürel hayatına çok büyük katkıları olmuştur. Bunları burada tek tek saymıyorum. Çünkü bunu yeterince yapabilmek için cilt cilt kitaplar yazmak gerekir. Ben burada sadece birkaç küçük örnek vermekle yetineceğim.

Darende Nadir Köprüsü’nün açılışına Darendeli 36 Paşa katılmış ve bu nedenle köprüye “Nadir” adı verilmiştir.

Türkiye’nin tarihi ve en büyük kütüphanelerinden biri, Sadrazam Mehmet Paşa tarafından açılmış bir kültür hazinesidir. Bu kütüphanede dünyada eşi benzeri olmayan kitaplar bulunmaktadır.

Somuncu Baba olarak ün yapmış olan Şeyh Hamid-i Veli, Hasan Gazi, Medişeyh, Şeyh Abdurrahman Erzincani Hazretleri’nin türbeleri Darende topraklarındadır.

Darendeliler Kurtuluş Savaşımızın başlatılmasındaki en önemli aşama olan Sivas Kongresi’ ne büyük katılım ve destekte bulunmuşlardır. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, Kongre’nin kapanış duasını yapmasını istediği Ülemadan Hacı Esat Hoca; büyük bir cesaretle verdiği fetvada “Eğer bir ülkede devleti yönetenler acze düşmüşlerse, yerine yenilerinin getirilmesi caizdir” diyerek destekte bulunmuştu.

Türkiye’de Müdafaa-i Hukuk Cemiyet’lerinin kurulduğu ilk yerlerden biri olan Darende’de yapılan büyük katılımlı mitinglerle, yurdumuzu düşmanlar tarafından istilasına çok etkin bir biçimde tepki gösterilmiştir. Darendeliler Kurtuluş Savaşı’na fiilen katılmışlardır. 200 silahlı ve atlı milis kuvvetiyle Maraş’ın Kurtuluşuna katılan Yeniceli Mehmet Ağa bir oğlunu burada şehit vermiştir. Kaymakam Nuri Bey Antalya-Kaş dolaylarında, Mustafa Necati Bey ise “Bulgurcu Mehmet Efe” adıyla kurduğu  milis kuvvetiyle, Manisa çevresinde Kurtuluş Savaşımıza büyük katkı sağlamışlardır.   

Cumhuriyet Dönemi’nde de, birçok Darendeli’nin başarılı hizmetleri olmuştur. Mustafa Necati Bey, Adalet ve İmar-İskan Bakanlığı’ndan sonra, ülkemizin ilk Milli Eğitim Bakanlarında biri olarak ülkemizde çağdaş eğitimin temellerinin atılmasında büyük görevler üstlenmiştir.

Darende; Eğitim, İdare, Hukuk, Sağlık, Mühendislik, Tarım, Ticaret ve Sanayi alanlarında çok değerli insanlar yetiştirerek ülkemizin kültürel ve ekonomik kalkınmasına büyük katkı sağlamıştır. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana; Darendeli Valiler, Kaymakamlar, Hukukçular, Hekimler, Mühendisler, Ticaret ve Sanat Adamları yurdumuzun dört bir köşesinde başarılı çalışmalar yapmışlardır.

1940 yılında, dünyanın en büyük kültür ve eğitim hareketlerinden biri olan “Köy Enstitüleri” açıldı ülkemizde. Bunlardan biri Balaban’a 70 km. kadar uzaklıkta olan “Akçadağ Köy Enstitüsü”dür. Balabanlılar, yaratılan bu olanaktan en üst düzeyde yararlanmasını bildiler. Akçadağ Köy Enstitüsü’nden  belki de Türkiye çapında rekor sayılabilecek  sayıda üstün  nitelikli öğretmen yetişmiştir Balaban’dan.

Balaban İlkokulu’nda görevli öğretmenler, öğrencilerinin Köy Enstitüsü sınavlarını kazanmaları için olağanüstü denilecek çaba göstermişlerdir. Bu şekilde yetişmiş olan öğretmenler de; büyük bir özveri, azim ve kararlılıkla, kendilerinden sonra gelen kuşağı  yetiştirebilmek için aynı çabayı gösterdiler ve bunu başardılar.

Balaban’ın kültürel hayatında büyük yeri olan bu dönem 1954 yılında Köy Enstitüleri’nin kapanışına kadar sürdü. Açılından kapanışına kadar geçen 14 yıllık sürede; Balaban, yetiştirdiği üstün nitelikli öğretmenlerle, adeta, irfanıyla ülkeyi aydınlatan önemli kültür merkezlerinden biri haline geldi.

Sözü edilen yıllar, tam da benim ve yaşıtlarımın öğrenim çağlarının başladığı döneme rastlar. İşte Mehmet Gülseren bu dönemde yetişmiş çok sayıdaki Balabanlı öğretmenlerden biridir. Buraya kadar yazdıklarım, onun nasıl bir ortamda yetiştiğini anlatmak içindi. O ve arkadaşları, Cumhuriyetimizin yetiştirdiği eğitim ordusunun ilk ürünleri arasında yer alırlar. Eğer ben de, o çağımı Darende’de geçirmiş olsaydım bu değerli insanlar arasında olabilir ve bundan büyük mutluluk duyardım.

Akçadağ Köy Enstitüsü’nden mezun olduktan sonra bir süre Darende ve Balaban’da çalışmış olan Mehmet Gülseren, kendisinden bir kuşak önceki ağabeyleri ve dönem arkadaşları gibi eğitimini daha da geliştirdi ve İlkokul öğretmenliğinden sonra Ortaokul öğretmen ve eğitimcileri arasında yerini altı. Darende ve daha sonra da Malatya’da oldukça önemli görevlerde bulundu.

Bir taraftan öğretmenlik ve eğitimcilik görevini ifa eden Gülseren, diğer taraftan da yazdığı kitaplarla, yazarlık alanında büyük başarı gösterdi. Yayınlanan kitaplarının büyük bölümünü, bizlerden 5-6  yaş büyük ağabeyimiz; Öğretmen, Eğitimci ve Yazar Mehmet Ali Cengiz‘le birlikte yazdılar ve yayınladılar. Mehmet Gülseren, aynı şekilde Sayın Hilmi Keyhıdır, Sayın Ahmet Şentürk, Sayın Ali Helvacı, Sayın Fatma Geçici ve Sayın Yusuf Gül ile de ortak kitaplar yazmıştır.

Tek başına ve ortak olarak yazdığı sayıları elliyi bulan kitapları yanında, birçok yerel gazete ve dergide makaleler, araştırma yazıları, dinsel kitaplar ve şiirler yazan Mehmet Gülseren’in; yazım hayatına veda ederken hissettiği burukluğun, kalemini kırdıracak kadar büyük olmasının, adeta içinde aşka dönüşen yazarlık tutkusuna veda ediyor olmaktan kaynaklandığını tahmin edebiliyorum.

Bu durumda bizlere düşen bir görev var; bu değerli dostumuzu kendisine ve bizlere yaraşır şekilde uğurlamak. Böyle bir davranışın onu onurlandıracağını ve teselli edeceğini düşünüyorum.

Bu konuda bizlere öncülük etmiş olduğuna inandığım, ilk kitaplarını birlikte yazdıkları ve yayınladıkları Değerli Ağabeyim Mehmet Ali Cengiz’in de aynı psikoloji içinde olduğu tarzında duyumlar aldım. Bu iki değerli insana, vefa ve kadirşinaslık duygularının gereği olarak ortak bir etkinlik yapılmasının yerinde olacağı kanısındayım.

Eğer Malatya ve Darende çevresinde bulunuyor olsaydım bu görevi seve seve ben üslenirdim. Ama onları seven ve takdir eden binlerce dostları varken, bu görevin bana bırakılmayacağını düşünüyorum. Bu konuda; Malatya, Darende ve Balaban Belediyelerini, Kültür Derneklerini, Öğretmen Meslektaşlarını, Yayın Kuruluşlarını ve tüm hemşerilerimi göreve çağırıyorum. Önerimin gerçekleştirileceği umuduyla;  Değerli Ağabeyim Mehmet Ali Cengiz, Değerli Arkadaşım Mehmet Gülseren ve tüm hemşerilerime en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Yayın Tarihi
18.03.2012
Bu makale 7977 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!