Mavi Uygarlık (*)

          Bir bilmecem var çocuklar!

         Bir adanın kaç yanı denizdir, Türkiye’nin kaç yanı denizdir?

         Bildiniz! Bir adanın dört yanı denizdir!

         İkincisini bilemediniz: Türkiye’nin altı yanı denizdir!

         Yani Anadolu Yarımadasının üç yanı ve Trakya yarımadasının üç yanını sayarsak altı yan deniz olur…

         Fakat denizcilik adına neyimizi sayabiliriz?

         Altı yanı denizlerle çevrili olan ancak, denizci olmayan bir ulusuz. Bu bir aymazlık değilse nedir?

         Cem Gürdeniz sayesinde artık biliyoruz ki “Denizlere hakım olanlar; dünyaya da hakim olurlar”…

         Bu sadece askeri bakımdan değil; denizciliğin gelişim alanları bakımından da böyle;

         Öncelikle “Donanmalar bir ulus devletin, gücünün dışa yansıyan en önemli göstergeleridir. Donanmaların vazgeçilmez unsurları olan savaş gemileri, tersaneler, üsler ve denizci personelin bir aya getirilmesi ve ülkenin deniz siyaseti paralelinde strateji ve doktrin üretilerek kullanılması, büyük bilgi, tecrübe birikimi ve yatırım gerektirir”(1).

         “Donanma demek, aynı zamanda denizi ve gemiyi seven insan topluluğu demektir.”(2) “Hiyerarşide, donanmalardan sonraki sıraya deniz ticaret filolarını yerleştirebiliriz. Onlar olmasa, dünya nüfusunun yarısı aç, diğer yarısı da soğuktan donuyor olurdu…”(3)

         “Dünya deniz ticaretinde navlun piyasası 2004 yılında 426 milyar dolarlık bir hacme sahipti. Bu pastadan Türkiye’nin payı yüzde bir oldu. Yunanistan’ın payı ise yüzde on yedi olmuştur.

         Denizcilikte iş alanları yaratılması hepimizi ilgilendiren bir konudur. Üretmeyen ekonomimiz nedeniyle dünyanın en yüksek işsizlik oranına sahibiz. Toplamda yüzde on bir olan işsizlik oranımız; yükseköğrenim görmüş genç nüfusta yüzde on sekizi geçmektedir.

         Oysa denizcilikte denizcilik/lojistik işletmesi, onları destekleyecek acenteler, deniz ticaret odaları ve meslek kuruluşları, gemilere yakıt, su, yiyecek vb. lojistik destek sağlayan firmalar, deniz sigortacıları, deniz ticaret hukukçuları, gemileri inşa edecek, onaracak ve bakım yapacak tersane ve teknik hizmet kuruluşları, mürettebat ve zabitan yetiştirecek denizcilik akademileri ve denizcilik meslek okulları, limanlar ve liman destek tesisleri gibi on binlerce kişiye istihdam sağlayacak alanlarla muazzam istihdam olanakları vardır.”(4)

         Limanları düşünün…

         Tersaneleri, Balıkçılığı, Deniz Dibi Madenciliğini, Deniz Turizmini (denizden yararlanan otelleri, on beş-yirmi katlı katlı kurvaziyer gemileri, yatları, marinaları), Denizcilik Eğitim ve Öğretimi, Deniz Çevreciliğini, denizde arama kurtarma hizmetlerini, kılavuzluk hizmetlerini, denizle ilgili kültürel, bilimsel, Sportif faaliyetleri düşünün…

         Bu zengin kaynak elimizin altında duruyor, kıymetini bilmediğimiz gibi “denizin kıymetini bilenlerin” de kıymetini bilmiyoruz. Şöyle diyor Cem Gürdeniz:

         “Sportif faaliyetler, vatandaşların denizi, yani suyu sevmelerine ve onu bedensel sağlığın bir aracı olarak kullanabilmelerine destek olmalıdır. En basitinden tüm kasların aynı anda çalıştığı nadir spor dallarından birisi olan yüzme sporunu yapabilmek için denizler, özellikle yaz aylarında herkese açık bir ortamdır. Demek ki sadece yüzme bile, vatandaşların denize yönelmelerinde bir motivasyon alanı olabilir. Devletin vatandaşlarına ilköğretim sürecinde yüzme öğretmesinin zorunlu olduğu gelişmiş uygar devletlerin varlığını düşünürsek, insan hayatında yüzme bilmenin en az bisiklete binmek ya da otomobil kullanmak kadar önemli bir faaliyet olduğu ortaya çıkar….

         O nedenle bir ülkedeki açık/kapalı yüzme havuzu sayıları, amatör denizci ehliyetine sahip vatandaş sayısı, amatör tekne başına düşen kişi sayısı, yüzme, kürek, yelken, rüzgâr sörfü ve dalış kulüplerinin ve lisanslı sporcularının sayısı ve genel nüfusa oranı, olimpiyatlarda su sporlarında kazandığı madalyaların sayısı, uluslararası müsabakalarda ve prestij tipi yarışlarda katılım durumu, solo yüzücü, solo kürekçi ya da solo yelkencilerle gerçekleştirilen dünya çapındaki dereceler, dünya turu yapan gezgin yelkenci ve kürekçilerin sayısı, dalış sporlarında elde edilen rekorlar gibi pek çok sportif başarılar, denizcilik gücünün belirleyici faktörleri arasında yer alır.” (5)

         Bir yandan Amiral Cem Gürdeniz ’in “Mavi Uygarlığı” nı okuyorum, bir yandan da içim acıyor, içten içe ağlıyorum. Önümüze böylesine zengin bir bilgi birikimini koyan kırk yılda yetiştirdiğimiz denizcilerimize ne yaptık? Hapislere attık, ömürlerinin dört-beş yılını dört duvar arasında geçirterek eşlerinin, çocuklarının yaşamlarını çaldık!

         Bize ne oldu böyle?

         Bir millet; böylesine güzel, böylesine birikimli, böylesine yüksek zekâları nasıl harcar? Nasıl olur da bilgi birikimi, yurtseverliği daha da önemlisi halkını severliği böyle derin, bir yetişmiş denizci kuşağını yok eder?

         Okuyun, bana hak vereceksiniz…

         Okuyun, denizi ve denizcileri daha çok seveceksiniz…

(*)Mavi Uygarlık-Türkiye Denizcileşmelidir.

Cem Gürdeniz.Kırmızı Kedi Yayınevi.2015

(1)AGE (Adı Geçen Eser) S:43

(2)AGE s:44

(3)AGE: s:45

(4)AGE s:47-48

(5)AGE s:61

Yayın Tarihi
08.06.2015
Bu makale 1469 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!