Mardan Yolculuğu

"Bu kadar yol nasıl gidilir?" diye düşünerek geçti yarım saat. Kaç kişi gelir, nasıl geliri düşündüm yol boyunca. Taraftarsız bir takımın da ne kadar ayakta kalacağını, ta ki stada adımımı atana kadar. İşte Antalya’nın böyle bir stada ihtiyacı var ve bu uzak yola rağmen gelen taraftara. Belediyelerin “Spora destek oluyoruz” diye akla hayale gelmeyen o kadar boşa harcanan paraları hatırlayıp neden tüm belediyeler birlikte Antalya’ya şöyle bir stat kazandırmıyorlar diye de düşündüm. Ama faydalı ortak bir paylaşım kimin işine gelir ki değil mi?  Ben de boşuna kafa yorup maçın güzelliğini kaçırmayayım diyorum. Diyorum ama düşünmeden de duramıyorum. Şimdi buraya yol yatırımı yapılıyor ve daha geniş 4 şeritli bir yol daha yapılması gündemde. Elektrik şebekesi ile ilgili sorunların da olduğunu maçın ilerleyen dakikalarında öğrenmiş olduk. Hem de 2,5 milyon liralık bir yatırımın yapılması gerekiyormuş.

Ve daha aklımıza şimdi gelmeyen birçok eksikliği gidermek adına maddi destek ihtiyacı olacak. Bu kadar rakam harcanmaktıysa, O zaman neden stat yapmadık sorusu soruyorum? Tabi bu soruya cevabı kim verir bilinmez, ama bugünü sorgulamadan önce, geçmişten bugüne yapılan plansız programsız yatırımları sorgulamak gerekir. Bugün yaşanan sıkıntı bugünün değil geçmişin ihmali. Belediyelerde kim bu hesapları yapacak ve Antalya’nın geleceğini planlayacak. Azıcık düşünsek yeni yapılacak bir stadın uzun vadede daha ekonomik ve daha prestijli olacağını hepimiz farkına varırız. Antalya’da stat denilince konuşulacak çok konu çıkar ama neyse ki böyle bir imkân Mardan’da varmış ki Antalyaspor şu anda maçlarını oynayabileceği bir stada sahip.

 

TAKIM UMUT VERDİ

 

Ligdeki ilk 2 maçında bizi endişelendiren Medical Park Antalyaspor, Pazartesi günü Trabzon maçında artık gelecek haftalara umutla bakmamızı sağladı. Pazartesi akşamı mücadele ve istek vardı sahada. Fakat takımda halen hazır olmayan futbolcular olduğu gibi, takım için mutlaka sahada olması gerekli olan futbolcuların da sakat oluşu, bekli de almamız gereken puanları alamıyor olmamızın başlıca sebebi.

Mehmet Özdilek’in korkusuzca kaleyi teslim ettiği Sammy açıkçası maçın başlarında beni korkuttu. Fakat kalenin ve giydiği formanın hakkın da verdi. Özellikle Alanzinho ile karşı karşıya kaldığı pozisyondaki başarısı ile Trabzon’un bariz gol şansını yok etmesi bu ligde yeterli tecrübesi olmayan bir kaleci için çok önemli sınavı geçmesiydi. Hele hele de Süper Lig’in çok başarılı bir takımı olan Trabzonspor’a karşı oynamak onun konumundaki bir kalecinin dizlerini titretmeye yeterdi. Ama tribünde biz titredik, kaleci Sammy titremedi. Bravo.

 

Yine de böyle kritik ve kazanabileceğimiz maçlarda tecrübeli bir kalecinin kalede olması hem savunma, hem de hücumlarda daha cesur davranmamızı sağlayacağından çok önemli. Bunun için Ömer’in bir an önce sağlığına kavuşması gerekiyor. Kanatlardan çok fazla baskı yapamadığımız gözlemleniyor. Özellikle Necati çok ciddi 2 pozisyonda boş kaldı. Bu 2 pozisyon da bence gol olabilecek nitelikteydi.

Elektriklerin kesilmesini ise Antalyalı taraftarlar keyifli bir ana dönüştürmeyi başardı. İnanılmaz güzel bir atmosferde telefon ışıklarının arasında Akdeniz akşamlarını birlikte söyleyen taraftar bu talihsiz anı da güzel değerlendirdi. Tabii ekran başındakiler için eğlenceli bir an olmadığını düşünüyorum. Tekrarı halinde de hem yayıncı kuruluş, hem de Antalya adına sıkıntı yaratabileceğini de. Lige verilen arada bu sorunun çözüleceğini umuyorum. Bir de arkamda keyifle maç izleyen bir futbolseverin Side’den Antalyaspor’umuzu desteklemeye geldiğini örendim. İşte Antalyaspor’un böyle taraftarlara ihtiyacı var. Taraftarlık duygusu uzaklık tanımamalı.

 

UZAKTAN İZLİYORUZ

 

Umarım Antalya neyi kaçırdığımızı artık daha net anlamıştır. Şimdi tüm dünya FIBA 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nı takip ediyor. Antalyalılar olarak biz de şimdi evimizde bu heyecanı canlı canlı yaşama fırsatını nasıl olup da kaçırdığımıza hayıflanıyoruz. Hadi Kerem, hadi Hidayet, Hadi Ersan diye haykırarak Antalya’da yaşamak vardı bu hazzı. Ama olmadı. Hala neden ve niçin olmadığı, kimin haklı kimin haksız olduğu konuşuluyor. Ortada bir gerçek var ki taraflar karşılıklı adımlar atsalardı ortak noktada buluşabilirlerdi, şimdi dünyanın gözü Antalya’da bizde televizyon karşısında olacağımıza salonda olurduk. Ama şimdi ortada çıkmaza sokulmuş bir durum var. Artık 2010’dan geçtik, 2015’de ya da 2020’de 100.Yıl’daki alanı yapılmış görebilecek miyiz?

Burası bu halde ne kadar yıl kalacak ve ne kadar yıl Antalya’nın, özellikle amatörün kalbi olan bu mekân böyle sahipsiz duracak. Ve sonrasında da acaba spora mı yarayacak, yoksa böyle bir önemli mekân başka projelerle heba mı olacak. Öncelikle spora ait bu mekânın bir an önce yeniden spora verilmesi, salon ve mekân sıkıntısı yaşayan sporlarımız adına gerçekleşmesi dileğim.

Bugün Dünya Basketbol Şampiyonası’nı bu yüzden kaçırdık.  Aslında Antalya’da çoktan var olması gereken, Antalya’ya yakışan bir salonumuzun olmayışı yüzünden. İleride gerek ülkemiz, gerek Antalya adına önemli böyle spor organizasyonlarını kaçırmamak adına şimdiden hazırlıkların yapılması gerekir. Son anda yapılan çalışmaların sonuçsuz kaldığını ve engellere takıldığını hep birlikte tecrübe ettik.

Yayın Tarihi
04.09.2010
Bu makale 10706 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!