Sıklıkla, sokaktaki halk eleştiriliyor.
Aydınlarımız halkı eleştiriyor.
Sanatçılarımız halkı eleştiriyor.
Vali ve benzeri makamlardakiler de yerine göre halkı, iş dünyasını, ilgilileri eleştiriyorlar.
Özellikle son seçim sonunda, sosyal medyada ağırlıklı olmak üzere, halk koyun olarak tanımlanıyor, istenmedik gelişmelerde “siz oy verdiniz, alın-hayrını görün” biçiminde açıklamalar yer alıyor.
Bazı popüler profesörlerimizin “hakaret derecesinde alaylı” halk yorumları izleniyor.
Hepsinin özü kendini rahatlatmaktan geçiyor, kendini aklamaya çıkıyor.
Dünyanın hiçbir ülkesinde halk bu ülke halkından, çok daha akıllı, çok daha rasyonel, çok daha bilgili ve çok daha bilge değildir. Ya da bu ülke ve bu coğrafya halkı bu sert eleştirileri hak edecek kadar aptal, niteliksiz ve beceriksiz değildir.
Yabancı ülkelere giden ve düzgün gözlem yapabilen her vatandaşının gördüğü ve görebildiği gibi iyi olarak nitelenen ülkelerde, halkın genel niteliklerinden öte sistemler ve çözümler daha iyidir. Geri olarak nitelenenlerde ise sistemsizlik ve çözümsüzlük öndedir.
Bugün için yaşadığımız ve ileride yaşayacağımız gelişmelerde;
halkın uzun yıllar boyu yaşadığı karmaşaları, düzensizlikleri,
sistem adına yapılan sistemsizlikleri,
adalet adına yapılan adaletsizlikleri,
bunun sonucunda gelinen yaşam biçimini,
umutsuzluğu, çaresizliği ve tepkisizliği,
halkı eleştirerek çözemeyiz, bunu halka fatura edemeyiz.
Uluslar ne yer altı zenginlikleri ne de yer üstü zenginlikleri ile gelişirler.
Uluslar, sadece liderleri kadar, liderlerinin ufku kadar gelişebilirler.
Ülkemizin ve Orta-Doğu’nun kaderi lidersizliktir.
Sorun, kamuoyu ve siyasi liderlerin görev ve sorumluluk anlayışındaki kargaşadadır.
Sorun, kamuoyu ve siyasi liderlerinin halktan çözüm beklemesidir.
Sorun, kamuoyu ve siyasi liderlerinin niteliğindeki eksikliklerdir.
Sorun, kamuoyu ve siyasi liderlerdeki tepkisizliktir.
Sorun, aydınların henüz aydınlanma sürecinde olmamasındadır.
Sorun, sanatçıların magazinden öteye gidememesindedir.
Sorun, bilim adamlarının ezberci ve tembel olmasındadır.
Sorun, güçler dengesini koruması gerekenlerin güçsüzlüğüdür.
Sorun, bilginin yerine başka değerlerin oturtulmuş olmasıdır.
Sorun, akademik eğitimi, unvan almakla sınırlı kalan mezunlardır.
Bitmeyecek kadar sorun sıralanabilir, suçlu bulunabilir.
Suçlanamayacak tek grup liderleri ve okumuşları izleyen, onların oluşturabildikleri hayatı yaşamak durumunda kalan halktır.