PROFESYONEL

Kültür erozyonu

Mesleğim icabı 1993 yılından beri Rusya’ya gider gelirim. 1995 ve 1996 yıllarında da yönetim kurulu başkanlığını yaptığım Elit Otelcilik adına Sochi ve Krasnadar bölgelerindeki iki otelin açılış öncesi hizmetlerini organize etmiştim.

 

1993’ten bugüne Rusya’da izlediğim değişim ve gelişim parmak ısırtacak cinstendi. Ama Başbakanımızın Şeker Bayramı mı Ramazan Bayramı mı tartışması ile başlattığı “kültür erozyonu” vehminden sonra, ısırdığım parmağımı buza tutup, tüm düşüncelerimi değiştirir gibi oldum.

 

Meğerse Rusya ne kadar da yanlış işler yapmış! Düşünüyorum da, her tarafta yabancı markalar, yabancı isimler... Ülkenin iftihar kaynağı “Lada”lar gitmiş yerini, “Mercedes”ler, “BMW”ler, “Range Rover”lar almış. Otellerin isimlerine bakıyorum, “Raddisson”lar, “Hyatt Regency”ler. Rusya’nın elit tabakası artık kendi terzilerini, pazarlarını bırakmış, “Lacoste”, “YSL”, “Burlington” ve daha nice yabancı markalardan giyiniyor. Artık her köşe başında ya bir “Mc Donald’s” ya bir İtalyan restoranı. Eh! biz de katkıda bulunmuşuz bu erozyona; “Ram Store”larımız, giyim eşyalarımız, beyaz eşyalarımız ve daha neler neler. Bir şey değil kendi öz lisanlarını bir kenara bırakıp bir sürü yabancı kelime de ithal etmişler.

 

Rusya adına derin bir üzüntü kapladı içimi, bu ne acı bir kültür erozyonuydu! Bense safiyane duygularla; gelişip, küreselleşen dünyaya ayak uydurduklarını zannetmiştim. Bu gidişle sonları kötü...

 

Ama durun bir dakika, Rusya bu kadar yozlaşan, kültürünü kaybeden bir sürece girmişken nasıl oluyordu da hem sosyal standartlarını ve hem de devletsel itibar ve gücünü, on onbeş yıl öncesine göre misliyle geliştirebilmişti? Burada bir tuhaflık sezdim... Baktım, onların ülke yöneticileri bu kültürel yozlaşmayı umursamıyorlar, varsa yoksa ülke çıkarları için dünyaya kafa tutuyorlar. Üstelik sözlerini de geçiriyorlar. Bu işte bir terslik vardı, bizim ülke yöneticilerimiz geleneksel “kültürümüzü” sonuna kadar korumakla kalmayıp, dinî tabir ve sözcüklere varana kadar kültürümüzün, daha doğrusu bir zamanlar tabamız olan Arap kültürünün yozlaşmaması için çaba göstermelerine rağmen, biz halen hedeflediğimiz sosyal gelişimi sağlayamıyorduk. Devlet itibarı ve gücü mü dediniz? “Vize” konusunu haftalarca işledikten sonra, bu soruya cevabı size bırakıyorum...

 

Ben bütün bu çelişkiler içerisinde bocalarken, aklıma yöneticilik yaptığım dönemlerde bazen başvurduğum bir strateji geliverdi. Çalıştığım şirketin ekonomik sıkıntıları olduğu dönemlerde yaptığım toplantılarda, yeni yılın zam oranlarını merak edip soracaklarını bildiğim orta kademe yöneticilerimi oyalamak için yepyeni bir gündem yaratır, hepsinin beklemedikleri bu yeni konuya yoğunlaşmalarını sağlayarak, zaman kazanırdım. Bu sayede doğruyu söyleyip, ümitlerini kırmamış ve performanslarını düşürmelerini önlemiş olurdum. Acaba Başbakanımızın niyeti de bu olabilir miydi?

 

Siz ne dersiniz?

 

Yayın Tarihi
03.10.2008
Bu makale 9218 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!