Kâsede yolculuk…

Yüzyıllarca etlerin, balıkların ve ana yemek olarak nitelendirilebilecek tüm yiyeceklerin yanında hep 'ot' olarak kaldı. Bu etiketlenme neticesinde pek çok insan tarafından küçümsenen ’’Sihirli karışımlar’’ aslında kökleri mitolojik döneme gidecek kadar köklü ve eski. Mitolojik dönemde ‘Tanrıların yemeği’ olarak adlandırılan bu karışımlar, yüzyıllardır süren kimlik mücadelesi süresince bugün de olduğu gibi hep dik, asil ve destansı bir duruş sergilemişlerdir. Sihirli karışımları oluşturan genel ve yöresel çeşitler ise oldukça fazla. Onları daha yakından tanımak ve incelemek amacı ile ben ve ekipten birkaç arkadaşım sonunda onların sarmaş dolaş gezindikleri kâsesinin içine girip bilinmeyen dünyalarında bir gezintiye çıkmaya karar verdik. Gelin bu maceralı yolculukta bizlere eşlik edin ve onların gizli labirentlerinde dolaşırken tüm gizemlerine tanık olun… 

 

Dağın tepesinden doğan sabah güneşi yeni bir güne merhaba derken, karanlığın eskiyen yüzü ile hüzünlü bir şekilde vedalaşmakta. Hırçın dalgaların sahil kayalıklarını dövdüğü soğuk bir kış sabahının ilk güneş ışıkları sanki günün ilerleyen saatlerinde gerçekleşecek olan birçok mucizenin habercisi niteliğinde. Karanlığın kuytusunda yatan salatalık dilimleri ise adeta fetih edilmesi imkânsız sarp kayalıkların ihtişamı ile durmakta. Elde edilemeyecek kadar bizlere uzak, yine de bir elin uzantısı kadar yakın, tüm heybeti ile yükselen lezzet tepelerine omuz vermekte. Kalenin surlarına doğru uzanan bu dik yokuşun altında bulunan salatalıklar, karanlığın aydınlığa emanet edildiği bir zaman diliminde, yüzünü aydınlığa dönmüş, sessizce beklemekteler. Dikey, yatay ve sıra dışı parçacıkların kararlı duruşları ile engellenen güneş ışınları, tüm gayretine rağmen tepeciklerin alt yamaçlarında yüzen limon suyu ve zeytinyağı karışımı tabakaya henüz ulaşmış gibi gözükmüyor.

 

Yönlendirme pusulaları, yağmurluk, uzun çizmeler, saplı ve uzun kesici aletler, halat, aydınlatma fenerleri, acil müdahale çantası, fotoğraf makinesi ve gprs aletleri ile donanımlı üç kişiden oluşan ekibimiz ile işte böyle bir bitki örtüsü ile kaplı doğal bir alanda keşifimize başlıyoruz.

 

Salatalıkların hafifliği ile orantılı olarak yaydığı ferahlatıcı kokusu eşliğinde ilerliyoruz. Bölgenin zeytinyağı ve limon suyu ile kaplı zeminine ayak bastığımız sırada, buranın oldukça kaygan olduğu, başımızı gökyüzüne kaldırdığımızda ise yeşilin birçok tonuna sahip bitki örtüsü ile sarmalandığımızı anlıyoruz. Çok değil, birkaç metre önümüzde sıkça görülmeye başlanan maydanoz yığınları arasından ilerlemek için kendimize yol açmaya başlıyoruz. Yapraklarının uzun ve etli kısımları ile saplarının inceliğine keskin baharatlı kokuları eşlik ediyor. Az ileride ise karşımıza çıkan roka tepecikleri ise kendine has keskin kokusu ile baharatlı koku karışımının dozunu iyice arttıyor. Dayanılmaz bir lezzetin öncüsü niteliğindeki karışık roka tepeciklerinde ilk molamızı veriyoruz. Yaprakları, binlerce yıldır sunduğu baharatlı tadını yine tüm cömertliği ile sunarken davetkâr bir duruş sergiliyor. Bölge yoğun zeytinyağı ve limon kokusu eşliğinde oldukça aromalı bir koku ile sıvanmış, mevcut tüm yeşilliklerin keskinlikleri ile zirveye doğru yayılıyorlar.

 

Yolumuza devam edeceğimiz güzergâh üzerinde az önce doğranmış taze soğanların kokusu etrafa yayılmaya ve çevremizi sarmaya başladı. Birkaç dakika sonra ince fakat orantısız boyutlardaki kısa soğan parçaları beyaz renkten yeşile, oradan ise yeşilin birkaç farklı tonuna doğru dönüştüğü, etrafa fütursuzca serpilmiş bir yeşillikler örtüsü üzerindeyiz artık. Ağır adımlarla zeytinyağı ve limon karışımı ile kaplı bölgeden yukarıya doğru tırmanmaya başlıyoruz. Zeminde az miktarda bulunan roka, maydanoz ve yeşil soğan yığınları, sarp kayalıkları andıran şekilde kümeleşen marul yapraklarına artık daha fazla destek vermeye başladılar. Kayalıkların yamaçlarında bizleri bekleyen sürprizlere tanık olmadan önce tüm hazırlıklarımızı tamamlayarak yukarıya doğru tırmanmaya başlıyoruz. Zaman geçtikçe artan eğim, dik kayalıkları andıran marul yaprakları, tırmanma gayretlerimizi zorlaştırıyor. Kayalıklar, aynı zamanda yağ ile kaplanmış olması nedeniyle son derece kaygan. Herhangi bir kazaya sebebiyet vermemek amacı ile hepimiz, öğrendiğimiz ancak çok fazla vakıf olmadığımız dağcılık kurallarını fazlası ile hatırlamaya çalışıyoruz. Kayalıkların arasına gizlenmiş muhtelif güzellikler göze çarpıyor. İnce dilimler halindeki turp kökleri, kırmızı dış yüzeyinin içinde barındırdığı beyaz renkli gövdesini nazlı nazlı etrafa sallandırmakta. Az daha yukarıda ise tere otu acımtırak tadı ve keskin kokusu ile bizleri ayakta karşılıyor.

Zirveye yaklaştıkça heyecanımız artıyor, artık aşağıdaki vadide kalan görüntüyü daha az seçebiliyoruz. Tırmandıkça içimizdeki istek giderek artıyor, bir an önce zirveye ulaşmayı hedefliyoruz. Eşsiz bir manzara ile karşı karşıya kalacağımızdan son derece eminiz. Muhteşem kokular yine sağımızdan, solumuzdan uçuşmakta.  

  

Birkaç zorlu saatten sonra artık nihayet zirveye ulaşıyoruz. Günün sonlarındayız, güneş bize yakın zamanda veda edeceğe benziyor. Binlerce renk yeşilin bir araya geldiği, çeşit çeşit kokuların barındığı bir dağın zirvesindeyiz artık. Hepimiz biraz yorgun ve bitkin bir haldeyiz. Esrarengiz manzara karşısında hepimiz büyüleniyoruz. Ufukta göz alabildiğince yayılan marul bulutları arkasındaki sır dolu perde artık aralanmaya başlıyor. Henüz bakir doğası bozulmamış bir yer. Buranın tüm güzellikleri arasında yaşıyor olabilmek, streslerden uzak bir düş gibi sanki…        

 

Evet, yüzyıllardır süregelen sabırlı bir bekleyiş ile hak ettikleri saygınlığı elde etmek için süregelen bir kimlik mücadelesi. Onlar aslında yaşayan ve yaşatan bir misyonu üstlenmiş durumdalar. Yetiştikleri yerin özelliklerini taşıyan bir canlı olarak yüzyıllardır insanoğlunun gelişimine katkı sağlayarak tanıklık etmişler. Dahası sadece iyi günde değil, kötü günlerde dahi onlara şifa vermişler. Soğuk bir kış sabahında bizler, onları daha yakından tanımak amacı ile kâsenin içine girdik ve gizemli dünyalarında kısa bir gezinti yaptık. Niçin ve nasıllarını sorgulamaya çalıştık. Kelimeler ile anlatılamayacak tarifsiz duygular yaşadık. Sizde gözlerini kapatarak onlara ait sihirli dünyalarına adım atabilir ve daha yakından tanıma fırsatı yakalayabilirsiniz. Toprağın bize armağan ettiği bu mükemmellikleri öncelikli olarak tanımak ve onlara hak ettikleri saygınlığı göstermek adına hepimiz sorumluyuz.

 

Yediklerinizi sadece yemiş olmak için yemeyin.

 

Düşlerinizde yaşayın, algılayın ve anlamaya çalışın…

Yayın Tarihi
27.12.2010
Bu makale 10671 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Öncelile anlamamız gereken şey, "Ot" dahil tüm besinlerin de "nasıl ortaya çıktığı" oluyor. Bu yapılmadan "gerçek algılama, anlama" sözkonusu olamaz.

Ahmet Musaoğlu 27.12.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!