Körlük

         Bir virüs salgınıyla tamamı kör olan bir toplumu ve felaketlerini anlatıyor José Saramago “Körlük” adlı kitabında…

         Büyük bir heyecanla ve derin bir ilgiyle bu kadar işin arasında beş günde okuyup bitirdim 339 sayfalık kitabı...

         Yeni yazılmış bir kitap değil bu; 1998 yılında Nobel Edebiyat ödülü almış…

         Kitabın sonunda kör olanlardan birisi sağlığına kavuştuğunda şöyle söylüyor:

         “Sonradan kör olmadığımızı düşünüyorum, biz zaten kördük, Gören körler mi, Gördüğü halde görmeyen körler”…

         Türkiye şu anda kitaptakini andıran bir körlük yaşıyor.

         Bu körlük; 12 yıldır karşı devrimi görmemek, yolsuzluk ve hırsızlıkları görmemek, demokrasinin yok edilmesini görmemek şeklide devam edip gidiyor.

         Topluca hangi felakete gittiğimiz görmüyoruz.

         Toplumsal ahlakın nasıl kokuştuğunu görmüyoruz.

         Suriye’den gelen iki milyon insanın açlık ve sefalet içinde karın tokluğuna çalıştırıldığı, birçok kadının para karşılığında pazarlandığını görmüyoruz.

         Gelenlerin: (yalnızca gelenlerin değil kendi yurttaşlarımızın da) sadece yaşamak için her mihnete, aşağılamaya, insafsızlığa katlandığını görmüyoruz! Tıpkı José Saramago’nun salgın hastalıktan ilk etkilenen körlerin tecrit edildiği akıl hastanesinde kadınlara yapılanlarda olduğu gibi…

         Daha da kötüsü körler ülkesindeki gibi artık üretmeyen, sürekli tüketen bir toplum haline getirildiğimizi görmüyoruz.

         Şeker pancarımıza kendi elimizle kota koydurduğumuzu, sanayi ürünleri imalatının dış satımdaki oranının yüzde yirmi beşten yüzde on beşe düştüğünü görmüyoruz.

         Doğu Anadolu’nun PKK’ya teslim edildiğini, PKK’nın şehir merkezlerine indiğini, artık kent savaşına başladığını, Kürtlere baskıyı artırdığını, ibret-i âlem olsun diye korucuları öldürüp direklere bağlayarak teşhir ettiğini görmüyoruz…

         Hepimiz körleştik adeta…

         Başbakan PKK’nın çözüm süreci denilen bir buçuk yıllık zaman diliminde “PKK’nın Türkiye sınırları dışına hiç çekilmediğini” itiraf ettiği halde, bunu halktan gizlediklerini görmüyoruz…

         Birinci yargı paketinden sonra ordunun tasfiye edildiğini,

         İkinci yargı paketinden ve halk oylamasından sonra yargının tasfiye edildiğini,

         Görmediğimiz gibi,

         Son yargı paketiyle demokrasinin tasfiye edileceğini de görmüyoruz.

         José Saramago; “Bir gelecek olup olmadığını bilmiyorum ama içinde bulunduğumuz şimdiki zamanda nasıl yaşayabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor. Gelecek yoksa şimdiki zaman hiçbir işe yaramaz, varlığı fark edilmez bile. İnsanlık gözleri olmadan yaşamayı günün birinde başarabilir; ama o zaman da insanlık olmaktan çıkacaktır. İçimizde hangimiz hâlâ eskiden olduğu kadar insan olduğunu düşünüyor…” diyor bir kahramanının ağzından…

         Çevremizdeki tüm olaylar karşısında insan olmamızı, çağdaş olmamızı, uygar olmamızı sağlayan her dayanağın bir, bir yok edilmekte olduğu bir sırada; ardı, ardına gelen düzenleri, hileleri, ahlaksızlıkları ve hırsızlıkları görmezden gelmek geleceği yok etmek değilse nedir?

         Gören körler miyiz?

         Gördüğü halde görmeyen körler miyiz?

 

(Devam edecek)

Yayın Tarihi
15.12.2014
Bu makale 1347 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!