Korkuteli’deydik

Çarşamba günü, Türkcell Geleceğe Koşanlar Projesi’nde yer alan 13 sporcumuzla birlikte Korkuteli Güreş Eğitim Merkezi’ne gittik. Amacımız sporcuları tenisten uzaklaştırıp güreştirmek değildi elbette ki. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne bağlı sporcu performanslarını ölçen birim, yani SESAM ekibi Türkiye’de birçok sporcu eğitim merkezlerini gezerek buradaki sporcuların sağlık taramalarını ve performans düzeylerini belirlemek için yola koyulmuş. Ve sıra Korkuteli Güreş Eğitim Merkezi’ne gelmiş. Biz de Türkcell Geleceğe Koşanlar Projesi’ne dahil tüm tenis branşı sporcularımızı bu testlere tabii tutmak için Korkuteli’deydik.

Şimdi biraz 2009-2010 yılında eğitime başlayan bu tesisten bahsetmek istiyorum. Şu anda 11 yatılı, 21 sporcu günde 2 saat olmak üzere haftanın 6 günü burada eğitim görüyor. Sporcular bu merkeze önce ilçelerinde, sonra illerinde, en sonunda da bölgelerinde başarılı olmalarının sonucunda alınıyor.

Nisan ayında bu merkeze alınacak yeni sporcular için yine seçmeler yapılacak. Tesisin kapasitesi 40 sporcuya eğitim verebilecek durumda. Ama bu sayı yeterli mi tartışılır.

Gençlik Spor İlçe Müdürü Atilla Ünlü ile sohbet ettik. Çaylarımız biraz geç geldi. Sanırım tesiste eleman sıkıntısı var. Uzun bir süre, spor tesisini 10 ay gibi kısa bir sürede tamamlayarak hizmete açan eski Korkuteli kaymakamının kulağını çınlattık.

Sonrasında da yeni kaymakamın güreşçilere kıyafet hediye etmek için tesise geleceğini duyuyoruz.  Korkuteli Kaymakamı Erkan Karahan ve Belediye Başkanı Hasan Gökçe, buradaki sporcular sahip çıkmış durumda. Ne mutlu ki buradaki sporcular devlet tarafından bir şemsiyenin altında olduklarının farkına varıyorlar. Okul masrafları, beslenme ve kıyafetleri devlet tarafından karşılanıyor. Sporculara da sadece yeteneklerini geliştirip ortaya koymak kalıyor.

Güreşe bu kadar ilgi gösterilip bu kadar imkan sunulmasını kıskanmadım değil. Elmalı’da var olan bir güreş eğitim merkezinin ardından Korkuteli’ye de aynı amaçlı bir tesis açılmışsa Antalya’nın ‘Güreşin başkenti’ olmasına, bu branşta geçmişte büyük isimlerin çıkmış olması ve gelecekte çıkacak olması şaşırtıcı değil.

Gönül istiyor ki ülkemdeki her branş bu şekilde organize edilen tesislerde eğitim alsın. Eğer bu tesisler ve imkânlar tüm branşlara yayılacak olursa ülkemdeki birçok yetenek heba olmaz.

 

 

Kepez lige tutundu

 

Beşiktaş maçı öncesinde yaşanan stres maçın sonunda sevince dönüştü. Maça ilgi büyüktü. Trübünler Kepez’in ligde kalmasını isteyen taraftarlarla doldu. Belki de bu istek takımı motive ederek maçın sonucunda etkili oldu. Tabii sporcuların kulüpten alacaklarının kalmamış olması da onlara ekstra motivasyon sağlamış olabilir.

Özellikle Kepez kulüp yönetiminin istek, arzu heyecanı görülmeye değerdi. Bu istek ve arzu takıma iyi anlatılmış olacak ki onlar da yöneticileri kadar istekli oynadı. Maçta. Beşiktaş’ın eksik oyuncu ile çıkması da takımımıza artı yazdı. Son periyot yine bir takım aksaklıklar olsa da bu kez şeytanın bacağını kırmayı başardılar ve lig de kalma umutlarını yeşerttiler.

Şimdi gözler bugünkü Aliağa maçında. Gergin bir maç daha bizi bekliyor diyebiliriz. Ama Kepez’in Beşiktaş maçında ilk 3 periyotta göstermiş olduğu performansla oynaması halinde önünde durabilecek takım olduğunu düşünmüyorum. Umarım sonuç bizim için umut dolu olur.

 

 

Buz pateni izlemek

 

Çarşamba akşamı kendimi ulusal bir kanalda buz pateni şampiyonasını izlerken buldum. Yıllardır da gördüğüm zaman takılırım buz pateni şampiyonalarına. Seyri ne kadar keyifli ve yapması ne kadar zor bir spor. Müzik eşliğinde cicili bicili kıyafetlerle süzülmeleri cidden ekran karşısına kilitliyor seyirciyi. Gerçi birçok kişinin de “Ne zaman düşecekler acaba” diyerek seyrettiğini de tahmin edebiliyorum.

Yaklaşık 2 saate yakın canlı olarak gösterildi şampiyona. Bir ara düşünmeye başladım ki bir çok branş yetkilileri “Basında yer bulamıyoruz. Tanıtım eksikliği var ve basın bizle ilgilenmiyor” diyor. Haklılar mı? Haklılar diye düşünüyorum. Şimdi bu buz pateni bu kadar ilgi görüyorsa neden biz ülkemizde bir tane olan milli buz pateni sporcumuz Tuğba Karademire sahip çıkamadık.

Yok, ilgi görmüyorsa o zaman birçok branşın dünya şampiyonaları ve yine birçok branşın uluslar arası ayakları ülkemizde gerçekleşiyorken bunları neden canlı yayınlamıyoruz. Bunları önlediğimizde Türk sporu bir yerlere gelir diye düşünüyorum.

Yayın Tarihi
31.03.2010
Bu makale 10953 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!