Köleleştiren Sistemin ONURLU EZİKLERİ

Siyaset yazmayı sevmiyorum, aslında siyasetle ilgilenmek de istemiyorum… Ancak tepkisiz ve ilgisiz bir yaşam sergilemenin de korkakça olduğunu düşünüyorum. Yeri geldiğinde dikkatli bir üslûpla düşüncelerimi ince nüanslarla ortaya koymak benim tarzım.. Çünkü her ne kadar demokrasi, düşünce ve yaşam özgürlüğü denilse de, bunlarla ilgili tepki çekmek istemiyor, ülkemde basın özgürlüğüne de asla inanmıyorum.

Aslına bakarsanız sorun da burada.  Demokrasilerde özgürlük olsa da, sürü psikolojisi ile yaşayan toplumumuzda itaat etmeye endeksli yetiştirilmişiz. Koşulsuz biat ve saygıyı ön planda tutan çoğunluk arenalarda dürüst görünen insanlarla dolu olmuş çevremiz.  Ancak iş özel hayata geldiğinde başlıyorlar eteklerindeki taşları dökmeye ve gerçek duygu, eleştiri ve ruhunu ortaya koymaya.

Son derece üzücü bir olay yaşadık SOMA’da yaşamlarını yitiren yüzlerce vatan evlâdımız ve onların yoklunğundan etkilenen birlerce insanımıza rahmet ve metanet diliyorum.

Biz Türk’ler daima iş işten geçtikten sonra çözüm ve önlem almaya çalışan KIZILAY kafasıyla çalışan bir milletiz yani önce felaket olsun sonra çalışalım mantığıyla iş yapan bir ülkeyiz. Böylesi bir felaketi yaşayan ülkemizde cevap bekleyen yüzlerce soru bulunuyor.  Özelleştirme ile daha insanca ve çağdaş bir ortam yaratılması savı da bu olayla tamamen çürütülmüş oldu.

Eğer bizler madencilere iyi bir şey yapmak istiyorsak, tüm madenlerin çalışma sistemini iyileştirme anlamında değişiklik yapacaksak SOMA vesile olsun ve bundan önce maden kazalarında ölen vatandaşlarımızın çocukları da  bu iyileştirmelerden faydalanabilsin. Soma, Kınık, Savaştepe, Kırkağaç ta canları yananların evlatları da burs alsınlar, gelecekleri teminat altına alınsın ama hepsi dahil edilsin bu sistem içine.

Bu çarpık düzende işçilerin iş güvenliği bulunmuyor ve susmak zorunda kalıyorlar çünkü konuşurlarsa işten kovulacaklar. Başka seçenekleri kalmayan ve tabiri caizse köle olan bu zavallı işçilerimizin insanca yaşaması için gerekeni yapmak gerek. Amerika  bunu şöyle çözmüş. Bu tür vicdansız ve para göz patronları devletin resmi kurumlarına gidip anlatan şikâyet eden kişilere, devlet iş güvenliği temin ediyor. Yani kendisinin iş hayatını garantiye alıyor. Peki ya Türkiye’de durum ne? Tam tersine.. Gizli tanık meselesi Türkiye de daha farklı uygulanıyor örneğin TSK aleyhinde bir tanıklık yapıldığında o tanığı koruyor, kolluyor ilgili kişiyi o tanık nedeniyle mahkûm edip, cezalandırıyor. 

Soma olayı bize bazı gerçekleri gösterdi. Kaderi değiştirmek gerek, üreten bir toplum yaratmak gerek taşeron sisteminin fırınına odun olan insanlarımızın çilelerine son vermek gerek. Daha önceden elimizde olan pek çok değerimizi özelleştirerek bu noktaya gelinmesinin yanlışlığını gözler önüne seren bu olaydan çıkan fotoğrafı iyi analiz etmek gerek…

Hayatta güçlü ve zayıf olmanın bir bedeli var... Güçlüysek beklentilerle eziliriz, zayıfsak zaten eziliriz... Sonuç; hepimiz ezik yaşıyoruz... Yani Konu; ONURLU EZİKLER ile ONURSUZ EZİKLER meselesi.

Kaderci bir toplum değil, çalışan üreten bir toplum olmak zorundayız.

nilhankirdi@hotmail.com

Yayın Tarihi
26.05.2014
Bu makale 6333 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!