Kolay mı?

Cumhuriyetin ilk yılları, Osmanlıdan miras yokluklar.
Küçüktüm, odun yastıkta yatanı gördüm.
Genelde yastıklar yünden yapılır. Yıllar geçti, pamuk daha hesaplı geldi. Yastıklar pamuk doldu. Kuş tüyü yastık, yatak masallarda geçer. Teknoloji ilerledi, elyaf yastıklara iç oldu.
Yeni üretilen yastık televizyon reklamlarında. Onun da yatağımıza yoculuğu yakın.
Yorgan yastık dediler, deliksiz uyku beklediler
Kolay mı uyanmak?
Aklıma bir deyim takıldı…
-Aç-a 9 yorgan örtmüşler yine uyumamış.
Demek ki iftar sofraları doyurmamış.
Yaramaz çocuklar yollarda, meydanlarda.
Bayraklar, afişler ellerde taşınır,
Diller istifa istifa istifa sözünden aşınır.
Hepsi tazyikli su ile yerlere yapışır.
Sormazlar mı?
İnsana, bayrağa saygı bu mu?
Kolay mı anlatmak?
Sanmayın söylenenler, yapılanlar görülmez, bilinmez. Tarih yazıldı silinmez.
ABD havasında, din terane, kin şahane.
Barikat kuranlar, emre uyanlar saldırdı. Ayarlanmış çeteler sopalarla, palalarla destek oldu. 28 Şubat kini meydan buldu.
Kurgu cumhuriyeti vurdu.
Kolay mı inanmak?
Çarıklı, sarıklı don değişti, kıravat takıldı. Şeytani mi rahmani mi ayırmak zorlaştı?
Cumhuriyet anayasası göze budak, ayağa köstek değişmeli.
Yol belli. ABD’ye sorulur, İmralı’dan onay alınır.
Tek ses:
- Hükümet İmralı ile görüştü diyen namussuzdur, alçaktır.
Türkiye ayakta…
İşçiler, memurlar, öğrenciler sokakta. Savunma cübbeleriyle, yazarlar gazeteciler kalemleriyle, sağlık görevlileri beyaz gömlekleriyle,
Küçük esnaf sıkıntılarıyla, şehit aileleri acılarıyla, tutuklu yakınları hasretleriyle meydanlarda.
Doğa saldırılarına karşı olanlar, 2B mağdurları yollarda.
Kentsel dönüşüm oyunu da sırada.                                                                        
Kolay mı tutmak?
Suriye sınırı cehennem kapısı.
Birlik, bütünlük diyenler ayakta. Hükümet yatakta, Rabia rüyası görüyor.
Rabia rüzgarı benim yelkenleri de şişirdi. Bakalım nereye götürecek?
Çine uğradım, dört sayısı hezimet,
Arabistana geldim fazilet.
Rabia Arapçada dört anlamında ve kadın adı. Rabia-i adeviye 8. yy’da Basra’ da yaşamış, azatlı köle ve bakire. Tasavvuf ehli bir kadın.
Elini kaldıran, 4 parmağını gösteren ne düşünür bimem. Anabritanika'da yazılanlardan benim anladıklarım…
Rabia tasavvuf düşüncesinde etkili olmuş, kayıtlara geçmiş. Kendisini tanrıya adamış. Gizemcilik boyut kazanmış.
Mistisizm inanışında cehennem korkusu, cennet istemi taşıyordu.
Rabia bu yaklaşıma karşı çıktı. Cennet, cehennem tanrı ile mutasavvuf arasında bir engel.
Düşüncesi, yapabilse cenneti ateşe verecek, cehennemin ateşini söndürecek. Çünkü o zaman, kimin tanrı için ibadet ettiği ortaya çıkacak böylece cennet cehennem bir çıkar ilişkisi olmak ortadan kalkacak.
500 yıl sonra Koca Yunus bir dizesinde:
-Bana seniğ gerek seniğ. Diyor.
Biz şimdi nerdeyiz?
Dante’nin dediği gibi Araf’ta mı?
Yukarıda yazdım Suriye sınırı cehennem kapısı. Ateş cenneti sardı. Anlaşılan petrol bitinceye kadar, bu yangın sürecek.
Tek yetkili öyle istiyor.
Kolay mı vazgeçmek?
Köyün, kasabanın, kentin delisi bir olsa,
Ülkenin delisinden bu toplumu kurtarsa.
Bu da gelir, bu da geçer.
Kimi gök ekin biçer.

Yayın Tarihi
14.01.2014
Bu makale 8182 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!