Hiç dikkat ettiniz mi bilmem kullandığınız klavyedeki tuşlara. İsterseniz cümlenin tam burasında durun ve bakın. Hatta şöyle biraz yan yatırarak bir ışık kaynağından yansıyan ışığı parlatacak şekilde. Bazı harflerin üstü çok parlak ışık yansıtırken bazıları hiç ışık yansıtmayacaktır. Hatta bazı harfleri sürekli basılmaktan ya silinmiş ya da daha da kötüsü tuş bozulmuştur. Bazı harfler ise kullanılmamanın yalnızlığı içinde sessizliğe terk etmiştir kendini.
Elbet Türkçe harfleri kullananların klavyelerindeki “q,w,x” gibi harfler Türkçe metinler yazanlar için kullanılmayacaktır. 29 harfin olduğu Türkçede her harfin tekrarlanma sayısı birbirleriyle aynı olmadığı için harflerin yazım sırasındaki tekrar frekansı, klavyedeki basım frekansı ile tekrarlanacağı için klavyede tuşlara bir o kadar çok ya da az basılacaktır. Çok basılanlar ve az basılanlar arasındaki farkı da yansıyan ışık belirleyecektir.
“A” harfinin yorgunluğunda yaşar Türkçemiz, “S” harfi, “M” harfi ardı sıra koşar alfabenin kendine yüklediği görevlerin yorgunluğunda. “J” en az yorgunudur tekrarların. Çok zor gelir kendine sıra.
Aynen hayatlarımızda olduğu gibi.
Bazı kişiler, olaylar, mekanlar, ilişkiler hatta organlar çok kullanılmaktan ışıl ışıl parlarlarken hatat basılarını aşırı kullanmaktan dolayı yıpranmışlarken bazıları hiç kullanılmamışlığın içinde tazeliğini korurlar.
Her mekan bize yaşanmamış bir tarafımızı sunar. Her ilişki, her yeni insan bize başkalarının göstermediği bir tarafımızı görmemizde yardımcı olur. Diğer bir deyişle onlar bizim birer aynamızdırlar. Bizi bize gösterirler.
Her gün aynı tür ilişkilerin içindeyken kendimizin hep aynı yüzünü görürüz. Aynen ayın her zaman aynı yüzünü gördüğümüz gibi.
Her insan kendi öyküsüyle var. Aynen klavyedeki harflerin her basılışta yazdıkları gibi tek tek oluşan öyküler gibi. Çok tekrarlanan öyküler içindeki kendimiz ve hiç yaşanmamışlıkların fukaralığındaki eksikliğimiz.
Zenginlik yaşanmışlıklarla dolu bir metin(hayat) değil midir? Aynı öykünün her gün(paragrafta) tekrarlandığı bir öyküyü okumak(yaşamak) oldukça sıkıcı olsa gerek.
Fonksiyon tuşlarınıza bir bakın bakalım. En çok hangisine basmışsınız, aynen bedeninizdeki fonksiyonlardan an çok hangisini kullandığınız gibi. Hiç kullanmadığınız fonksiyon tuşunuz var mı klavyenizde(bedeninizde, yaşamınızda)? Çok geç olmadan belki başka dillerde öyküler yazmak ve kullanılmayan harflerimizi de yaşamımızda kullanmaya başlamak lazım yoksa öykü(yaşam) eksik kalacaktır.
Saklama kendini aynadan,
Öteki yanın ortada
Nasıl bulurum yoksa seni yıkıntılarında
İçinde nar besleyen ağustos Fırat’ını ekimde serer tarlalara
Bulunmaz olmuş adlarımız başaklarında
Anadolu insanının kıraç bakışlarında
Kaderin değişmesi elimizde değil mi? Klavyenizdeki her harfin, her fonksiyon tuşunun yeterince kullanılması dileğiyle.
Hiçbir harfi yormadan yaşamak.
Hiçbir ismi yormadan yaşamak.
Hiçbir dostu yormadan yaşamak.