Birçok ülke, geometrik olarak gelişirken
(neden)
bazı ülkeler sadece aritmetik olarak
gelişirler.
Birçok ülkede gelişmeler, kurumlar ve
yenilikler yaşamın kalitesini ve refahı
artırırken bazı ülkelerde istenen refah düzeyi
(neden) olmaz ya da oldurulamaz.
Gelişen ve refahı artan ülkeler hep aynı iken,
karmaşa içinde yerinde sayan,
bir ileri-iki geri giden ülkeler (neden) hep
aynıdır.
Biz, yerinde sayan, bir ileri-iki geri giden
bu karmaşanın içinden (neden) çıkamayız.
Orta-Doğu coğrafyasındaki bu durum kaderimiz
midir?
*
Sürekli deneme-yanılma yöntemi ile
öğreniyoruz.
Her şeye yeniden başlayıp ölümsüzleşmeyi
hedefliyoruz.
Bir öncekini izlemiyor, bir sonrakini
planladığımızı sanıyoruz.
Bu nedenledir ki taş üstüne taş koyamıyor,
sürdürülebilir bir gelişmeyi ve refahı
yakalayamıyoruz.
Uzman olmaya gerek yok,
Orta-Doğu’ nun yakın tarihine bakmak,
insanları, liderleri ve ülkeleri izlemek
yeterli.
Bilim, akıl ve bilgelikle öğrenmeyi ve
gelişmeyi gerçekleştiremiyoruz.
Bu nedenledir ki bu coğrafyadaki liderlere
bakışımız
her seferinde (genç ve toy aşıklar düzleminde)
bu farklı, bu sefer farklı diye başlıyor,
hepsi aynı diye bitiyor.
Bu nedenledir ki,
yarına
umut yaratılamadığı için,
tarihe sığınma çaresizliğindeyiz.