SUBAŞININ BAKIŞI

Karmaşık İşler!

Ne karmaşık işler yaşadıklarımız!  Neler oluyor gerçekten?

Siyaset güçlendikçe, sivil siyaset alanı genişledikçe gücünü kırmak için uğraş verenlerde boş durmuyor. Son kozlar oynanıyor sanki.

 Askerin diğer güvenlik güçleri ile koordineli çalışması, terörle mücadelede etkin rol oynamaya başlamıştı. Hükümet, bir taraftan siyasetten sıyrılıp görevini yapan askerin başarılı operasyonlarıyla terörü köşeye sıkıştırmak diğer yandan da MİT tarafından başlatılan müzakere süreci ile barış ortamını sağlamak istiyordu… 

Derken Uludere de yaşananlar iyi giden süreci baltaladı. İktidarın da gücünü sarstı. 34 yurttaşın ölümü ve hükümetin süreci iyi yönetememe si karşıdaki güçlere yaradı. Bir taşla birkaç kuş vurmuşlardı. Hükümet, asker ve istihbarat kaynakları vahim bir hata sonucu yıpratılmıştı.

Özel yetkili savcı ‘Sarıkaya’ ise ‘Uludere yarası henüz kabuk bağlamamışken, hükümetin en güvendiği, MİT’in başındaki kişileri hedef aldı. Şüpheli sıfatıyla, ‘Oslo’ müzakere sürecini başlatan ve sürdüren kişilerin ifadelerine başvurması, hatta mahkemeden, yakalanmaları için karar aldırması şok bir gelişme oldu… Ayrıca KCK’nın içine sızdırılmış MİT elemanlarının deşifre olduğu söylentisi de var.

KCK operasyonlarını yöneten polis şeflerinin bu görevlerinden alınıp başka görevlere atanmaları ve MİT için yasal düzenleme hazırlığı, hükümetin, sorgulanmak istenen MİT görevlilerinin arakasında net olarak durduğunu gösteriyor.  Bu da çok doğal, çünkü müzakere Başbakanın bilgisi dahilinde yapılıyordu. Bunu herkes basından takip etmişti.

İlk akla gelen devlet kurumları arasında bir mücadelenin yaşandığı ihtimalidir ama konu sanki daha karmaşık, çünkü MİT’in soruşturma konusu edilen müzakere sürecini, Başbakanın talimatıyla başlattığı bilindiğine göre Başbakan ve siyaseti de mi hedefte, yıpratılmak isteniyor sorusu akla geliyor. Bizim ülkemizde artık hiçbir şey şaşırtmıyor! 

Yargının, iktidarın en önem verdiği terör ve Kürt sorunu ile ilgili icraatını riskli biçimde sorguladığı görülüyor… Yargıyı Ak Parti yargısı olarak görenler bu duruma anlam veremediği için yargının ve polisin cemaatin etkisiyle iktidara savaş açtığını düşünüyor. Onlara göre yargı, iktidarın yargısı değilse Cemaatin yargısıdır!

Oysa bana göre yargı ne iktidarın ne de cemaatin yargısıdır. Yargının, polisin, askerin hatta MİT mensuplarının bir kısmı, iktidarın politikalarına karşıdır. Bazılarının derin yapılanma ile ilgisi bulunduğu gibi önemli bir kesimi de müzakere yöntemine açıkça karşıdır…  

Türkiye önemli ve temelden bir değişim süreci yaşamaktadır. Bu değişim süreci ve yeni politikalar birçok kamu görevlisi tarafından benimsenmediği gibi ciddi çatışmalara da neden olmaktadır.

Savcı ‘Sarıkaya’nın’ dosyadan el çektirilmesi ise muhalefet edenlerin elini güçlendirdi. Ama El çektirilmese daha riskli bir sürece girilecekti.

 Hükümet zor ve önemli bir reform sürecini başlattı ama asıl alt yapıyı oluşturacak başta Anayasa ile yeniden düzenlenmesi gereken yasaların değişimini, ağırdan almaya başladı.

Anayasa uzun bir süreç ama bazı yasalardaki düzenlemeleri hiç gecikmeksizin yapmak gerekliliği ortaya çıktı. Eski düzenin taşlarını oynattılar ama yeninin taşlarını henüz döşeyemediler! 

Yayın Tarihi
14.02.2012
Bu makale 8428 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Sn. Başkanım ağzınıza sağlık. Gayet güzel anlatmışsınız.

Hayrullah Keskin 19.02.2012

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!