Antalya’nın başlıca tarif noktaları Kalekapısı, Kaleiçi-Yat Limanı ve Karaalioğlu Parkı olarak bilinir..
“Eski Antalya’ olarak tariflenen tarihi Kaleiçi, kentin en eski yerleşim birimi..
Kaleiçi’nin tarihinin 2.yüzyıla kadar uzandığını söylüyor araştırmacılar.
Attaleia adıyla kurulduğu Roma, Bizans, Osmanlı son olarak ta Türkiye Cumhuriyeti dönemlerini yaşadığı, kendisinin ve isminin değiştirilmesi ile bugünkü konumuna geldiği biliniyor.
Araştırmacılar, Kaleiçi’nde bugün büyük bölümü kullanılmaz, virane halde bulunan tarihi evlerin yönteminin ve malzemesinin Likya dönemine ait olduğunu söylüyorlar.
Yani Kaleiçi, 2 binlik kültür sürekliliğini yaşayan eşsiz bir bölge.
Kaleiçi, koruma kararının alındığı döneme kadar yaşam ve iklim koşullarına uygun, genellikle iki katkı ve avlulu, bu koşulların gereği olarak sokaklardan meydana gelmiş tarihi bir dokuyu temsil ediyor.
1974 yılında başlayan koruma çalışmaları ile birlikte değeri tartışılmaz tarihi dokuyu tehdit eden yapılaşma başladı ki, bugün ortaya çıkan hazin tablo, ne yazık ki Antalya’nın çekirdek kenti olarak bilinen Kaleiçi’ni kaderiyle baş başa bıraktı.
“Antalya Yat Limanı ve Kaleiçi Restorasyonu’ adıyla yapılan uygulama önceleri bütünlüğün ve kültürel mirasın korunması ve geliştirilmesine bir şans iken, sonradan yaşanan gelişmeler, zaman zaman alınan tedbirler ve bir türlü çözümlenemeyen yetki karmaşası nedeniyle bu şansı ortadan kaldırdı.
Şansın ortadan kalkması ile birlikte yerli yabancı herkesin gözdesi olan tarihi Kaleiçi hızla bozuldu, karanlık güçlerin eline geçti, uyuşturucu ve fuhuş olaylarının sıkça yaşandığı bir mekan haline geldi.
Bugün Kaleiçi’nde şaşırtıcı bir durum var.
Bir yanda el değiştiren ve sözde aslına uygun olarak yapılan ve büyük bölümü Türkiye’nin zenginlerinin dinlenme mekanlarına dönüştürülen gösterişli yapılar, diğer yanda pek çoğu kullanılmayan, yanından geçmeye korkulan virane yapılar.
Kaleiçi’nin koruma amaçlı başlayan uygulama ile birlikte kimlik değiştirmesi, tarihi evlerin yenileme şansının bulunmayışı, rölyeflerin çıkarılmasının ise yüksek maliyetli olması yüzünden vatandaşlar ata yadigarı yuvalarından ayrılmak zorunda kaldılar.
Zaman zaman karanlığa gömülen, güvenlik ve aydınlatma yetersizliği nedeniyle ürkülen, korkulan bir bölge olup çıkan Kaleiçi için ne yazık ki bugüne kadar kurtarma anlamında bir çalışma yapılmadı.
Büyükşehir Belediyesi eski yönetiminin projesi ile bir nebze olsun eli yüzü düzeltilen Kaleiçi, nasıl kurtarılır, nasıl eski cazibesini kavuşur tartışmaları ile giderek yıprandı, terk edildi, sakıncalı bir bölge konumuna getirildi.
Dün düzenlenen çalıştayda alınan söylenenler önemli..
Kaleiçi’nin turizm ve ticaretten arındırılarak konut alanına dönüştürülmesi fikrini elbette kamuoyu ve uzmanlar tartışacak..
Bu konuda değişik görüşler ve öneriler ortaya atılacak..
Antalya için çok önemli olan bu bölgenin bataktan kurtarılması, Antalyalıların ve tatilcilerin gönül rahatlığı ile girebileceği gezebileceği bir mekan haline dönüştürülmesi çok önemli..
Tarihi dokuyu koruyan kentlere verilen ‘Altın Elma Ödülü’ne layık görülen Kaleiçi’nin Yat Limanı’ndan ayrı düşünülmesi de beklenemez.
Büyükşehir Belediyesi’nin tarihi liman için hazırlanan projeyi dün bölge halkı ve esnafıyla paylaştığını öğrendik.
Elbette halka rağmen, esnafa rağmen uygulamaların başarılı olma şansı yok.
Antalya’nın her Kaleiçi’ni hem de Yat Limanı’nı yeniden kazanması kent yaşamı açısında da önem taşıyor.
Dileriz projeler kısa sürede gerçekleştirilir.
Kaleiçi kötü kaderini yener, adını temizler, 70’li yıllarda olduğu gibi kentin cazibe merkezi, tarif merkezi olur.
Kaleiçi’nin kurtarılması, yaşanabilir bir bölgeye dönüştürülmesi Antalya’nın kalbi Kalekapısı’nı da olumlu etkiler..