Kadının adı büyük!..

Kadın olmak, ne büyük sorumluluktur aslında. Kadının sorumlulukları saymakla biter mi? Hele günümüzde. Kadının el atmadığı hiçbir alan yok artık.  Tanıtım ve promosyonlarda  kadın. Fuar açılışlarında, ünsüzünden ünlüsüne kadar mutlaka kadınlar standın en önünde değiller mi? Reklamlarda konu ne olursa olsun, kadın her zaman baş köşede değil mi? Olumsuz bir örnek verileceğinde de kadın kullanılmaz mı? Hatta politika da da birbirlerine “Mahalle karıları gibi ne konuşuyorsun veya ne dedikodu yapıyorsun” Demezler mi? kadınları küçümseyerek. Cinsellik objesi kadın bir baş üstünde, bir ayaklar altında kısaca..

 

Ahh şu erkek milleti mi demeliyim, ahh şu kadın milleti mi? Ne ekiyorsak onu biçiyoruz galiba.. Tüm sorun kadınlarda. Erkek çocuklarına daha bir ayrıcalıklı davranır kadınlar. Böyle gördükleri içindir büyüklerinden. Erkek çocuk evdeki kız çocuklardan daha üstündür. O doğduğunda daha çok sevinilir. O sokakta daha fazla oynayabilir. Arkadaşlarına daha özgürce gidebilir. O hareketlerinde olabildiğince özgürdür. İstediği kadar kızla çıkabilir, birlikte olabilir. Ancak unutulan şey çıktıklarının da bir kız evladı olduğudur. Çifte standartla büyüyen erkek, tabii ki kadını kullanmayı çok iyi öğrenir. Erkek kadına emreder, kadın yapar. Bu böyle öğretilmiştir. Çocukluğumda “ama ağabeyim yapıyor dediğimde”, o erkek diye uyarırdı annem. İstisnalar kaideyi bozmaz diye de altını çizmeliyim. En modern görünen ailelerde bile vardır ufakta olsa bu ayrım. O ERKEK..  

 

İşte o erkeklerdir ki, kadına eziyet eden, her türlü istismara maruz bırakan ve ülkemizde kadına şiddette hiçbir azalma olmamakta, kadının yaşam hakkı erkeğin elinde bulunmakta. Kadın bir malmış gibi... İşte yine 8 Mart geldi ve bu konular üzerine sadece demeçler verilecek. İcraatlar değişmeyecek..

 

Ancak tüm bunlara rağmen eee ne yapalım yani BEN DE KADINIM diyor, günümüzde artık yeni nesil kadınlar. Kendilerini çok daha iyi ifade edip, özgürlüklerine de sonuna kadar sahip çıkmaya çalışıyorlar. Hatta tanıdığım bazıları, sırf özgürlükleri yüzünden evliliğe sıcak bakmıyor.  Ben hayatı karmaşık yaşamayı seviyorum, her zaman yazılmış bir senaryoyu oynamak yerine; kendim hissettiklerimi bazen uç noktalarda da olsa yaşamayı tercih ediyorum. Bu ekstra mutlu olmamı sağlıyor mu dersiniz? Belki "hayır" ama kendimi yaşamayı seçiyorum. Bana kazandırdığı tek şey mutlu olduğum da gerçekten mutlu olmam, başkalarının oluşturduğu sahte mutluluklar gibi geçici ve kaygan zeminli değil demeye çalışıyor yeni nesil kadınlar.

 

Yaşamın bizler için verdiği en güzel hediye bence "seçme hakkı". Kadınlara seçme hakkı verilmiyor hayatını seçme hakkından bahsediyorum. Seçme ve seçilme hakkından değil tabii. Ayrıca bu hak için de Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk e şükranlarımı iletiyorum. Kendi seçiminle sonucunu bilemediğin, sadece deneyerek anlayabileceğin bu heyecan gerçekten anlamlı. Seçimlerimiz hayatımızın kötü yada iyi olmasını sağlıyor. Ayrıca yaptığımız seçimler bence karakterimizi de ele veriyor.

 

Hayattan beklentilerimiz ne kadar daralırsa yaptığımız seçimlerde bir o kadar basitleşiyor. Hayatı karmakarışık yaşayamıyoruz korkularımızdan. Ama böyle yaşayanları da takdir etmek yerine; uzaklaştırıyoruz ki bizi de kendine benzetmesin. Yoksa "Aman Allahım" neler neler olmaz ki; eksiklerimizi ortaya çıkarıverir, hayatımızı, kurulu düzenimizi yeniden sorgulamak zorunda kalırız, ne kadar korkutucu! diyoruz elimizle iterek.  Şimdi siz söyleyin bu durum, kimin kabahati? Kadınların mı? Erkeklerin mi? ikisinin mi?..

Yayın Tarihi
26.02.2013
Bu makale 10056 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!