Tek Başınalık
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü biri
Ve hiç birşey yapmamaya karar verdi
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir öteki
Ve yalnızlığının kuytuluğuna çekildi
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü bir üçüncü
Ve tek başına düşünmeyi sürdürdü
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü yüzbinler
Ve tek başınalıklarını sürdürdüler
Ben tek başına ne yapabilirim
Diye düşündü milyonlar
Milyonlarcaydılar
Ve tek başınaydılar
Bu arada birileri
Onlar adına
Karar vermekteydi
Tek başına olduklarını sananlar
Topluca ortadan kaldırıldılar....
Ne demeli bilmem ki.?
Yukarıdaki satırlar kim bilir kaç kez okuduğumuz, dinlediğimiz daha doğrusu okuyup, dinleyip, geçtiğimiz.. Ataol Behramoğlu'nun, "Tek Başınalık" şiirininin mısraları. Ülkenin an be an işleyişini anlatan ne kadar tanıdık bir o kadar da yaşamsal olan ifadeleri bunlar. Sanki evimin hemen dışındaki sokağı anlatıyor Ataol Behramoğlu. Hatta evimin içini dahii. Hastahaneleri, eczahaneleri onun hemen yanıbaşındaki eğitimhaneleri, öbür yanındaki bilimhaneleri, adalet ve yargı evlerini, hak ve adalet dağıtma kanalları olan mahkemeleri, haber alma hakkının hayata geçmesine neden olan basın ve yayın evlerini anlatıyor. Velhasıl, bil-cümle bir toplumun demokratik, lâik, çağdaş, sosyal ve hukuk düzeninde yaşayabilmesi için gerekli tüm kanallarından bahsediyor özetle.. Ve bu kanalların iflası ile sen, ben, biz.. sonuç olarak da bir ulusun bugününü anlatıyor "Tek Başınalık" şiiri.
ANCAK; Hatta o kadar kocaman bir ancak ki bu.. Diğer yandan İYİ ŞEYLER OLUYOR. UYANIYOR..
Bir ulus iç dinamiklerinin de itkisi ile bir kez daha uyanıyor. Var gücü ile ve tüm baskılara rağmen itiraz, ifade ve müdafaa kanallarını harekete geçirip yok edişe karşı durmaya çalışıyor. Zira.. yanlış hesap bağdat'tan dönüyor.
Lütfen hiç olmazsa bir ara izleyin olur mu.? Belki merak edersiniz başımızda pişirilen bozanın kıvamını.. Bozayı sana, bana, bize tattıracaklar ya hani.. onun için dedim.
Çok geç olmadan.
Sağlıcakla...