İpe Dizilenler

Sıra dağların arkasında, Anadolu yaylasında,

Şırıl şırıl akan Keklikpınarı, dağ başında.

Bir tarihte bir yiğit su içer. Ankara’ya geçer.

Düşman İstanbul’da, düşman topraklarımızda.

Mustafa Kemal millet, millet Mustafa Kemal.

xx

Aradan dört nesil geçti, canlı tarih bitti. Yazılıyı kim okur?

O zamanlar düşmanla bir olanın artıkları, tezgahın başına geçmiş, çile bezi dokur. Kurtuluşa, kuruluşa karşı çıkanlar, şimdi korunmuş merada otlar.

Ne zaman millet özüne döner, şehit ruhları huzura erer.

Yoktan var olduk, Cumhuriyeti kurduk.

Yok yoksulduk, mutluyduk. Toprağımız bizi besliyordu. Okullarımızda “Ant” okunuyor, Yerli Malları Haftası kuruluyordu.

İnsanımız fert olmayı, dik durmayı Mustafa Kemal’den öğrendi.

Dünyada hiçbir lider, Mustafa Kemal kadar yüceltilmedi.

O, hiç gitmedi, hep geldiler, düşlediklerinden daha büyük buldular.

Büyük devletler, dünya sorunlarını karara bağlamadan önce, “Ankara ne diyoru” beklediler.

xx

Yalanla, dolanla geçen yıllar, satılan kuruluşlar, bölünmeye giden açılım, Mustafa Kemal neslini çıldırtıyor.

Anlatması, yazması bile zor.

Ya Rab, aklıma mukayyet ol.

Bana iman gücü ver. Yalandan olmasın, ondan pazarda kakılı. (Kakılı, köycede “yığılı” anlamında MŞ)

Halkımdan bir deyim:

Yılan toprağı gıda ile yermiş.

Nedeni, bitmesin diye.

Bu deyim, çok kilime desen, yalana figür olur, ekonomiye kural.

Bir ademoğlu çıkar, okyanus ötesine biat eder. Temeli yalanla atar, çatıyı talanla kapar, içine kutular koyar, yılanı bekçi tutar.

Artık şeytan rehber, sünnetçi berber.

Yalan, yanlış çok, tutmaya akıl, yazmaya kalem yetmez.

İçimizden biri, yardım adı altında, bir yerlere tırlarla silah gönderir. Boş dönmesin diye yalan yüklenir.

Böylece dışalım artmış mı oluyor?

Yalan vazgeçilmez, olur, alkışlanır, söyleyen oyla ödüllendirilir.

Meğer ne çok düşmanı varmış bağımsızlığın?

Millet isyanda, ulusal günlerde, Haziran olaylarında, grevlerde, boykotlarda, karşı duruşlarda.

xx

İki savaş arası, taşınan yükten fazla davası. Çok eser yarattı cumhuriyet. Hem de dünyanın buhranlı, bunalımlı yıllarında. Unutturmaya çalışsanız da kayıtlar sizi yalanlar.

Kurtuluşta düşmanla birlikte yenilenlerin kini sınırsız, iktidar omurgasız. Dik duramıyor. Tarikatlar, mensuplar bağımsızlığa çullanıyor. Sistemleri biat ve sömürü. Hepsi din bezirganları.

Cennet satışları Ortaçağ Avrupasında kaldı.

Nasıl bölünür bu vatan,

Şehit olmuş binlerce can.

Denize tuzak kursan tavşan gelir mi?

Fak yerde, kuş gökte iner mi?

Dayatmalardan biri cumhurbaşkanı seçilse,

Toplum huzura erer mi?

Genel seçim öne mi gelir, normali mi beklenir,

Onu cumhurbaşkanı seçimi gösterir.

Toplum birinde uyanır, ikinci de ayağa kalkar,

Dünkü güneşle bugünün çamaşırının kurumayacağını anlar.

Bana “Yaz” diyen dostlar haklı,

Delirmekten, ölmektense, yazmak yaşamı ilacı,

Kim bulduysa aferin, kağıt kalem başımın tacı.

Yayın Tarihi
25.07.2014
Bu makale 5878 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!