İnsanlaşma Süreci

Gelişim ve süreçlerinden bahsedebilmeye hali hazırda vatandaşı olduğumuz ülkemiz gerçekleri, başına getirilenleri ve getirilmesi istenen koşulları görmezden gelerek ya da yok sayarak devam edebilmek doğrusu çok zor  mümkün olabilmektedir. Bir o kadar da zorunluluğuna işaret etmekmedir.  Zira bu süreç ile ülkede yaşayanlara yaşatılması istenen koşullar gelişim ve süreçlerinin doğrudan kendisi ile ters istikamette bir seyir izlemektedir.

 

Gelişim olgusunu açımlarken “evrensellik” üst başlığına vurgu yapmıştık. Evrensellik  başlığını, alt başlıklarından biri olan “değerler” olgusu ile  açımlamaya devam ettiğimizde ise bakın nelerle karşılaşıyoruz.

 

Fevkalade geniş bir alanı kapsayan aynı zamanda soyut ve genel olan değerlerin, bireyin toplumsallaşma sürecinde geçmişten  gelen, silsile yolu ile de öğrendiği, o toplumda yaşayan insanların iyiyi, doğruyu, güzeli ve çirkini tanımlamak için koymuş oldukları standartlardan başka bir şey olmadığını görüyoruz. Aynı zamanda o toplumun kültürünü de oluşturmaktadırlar. Kültürel değerleri kabaca çerçeveledikten sonra “evrensel değerler” ile neye işaret edildiğini anlamaya çalıştığımızda ise;

 

Günümüzde, evrensel değerler dediğimizde ise genel olarak, insanın doğuştan sahip olduğu hak ve özgürlükler, belli kriterlere bağlı olarak yaşamasını garanti altına almayı hedefleyen fikri, ahlaki ve sosyal değer yargıları anlaşılmaktadır. Kültürleşme sürecinde tüm dünya milletlerinin de paylaşmaları gereken ortak kültür öğeleridir.

Doğa yada tabiat’ın belli gerçekler ve kurallara göre işlediği bugün için bilimin elverdiği nisbette sabittir. Ve bu gerçekler evrenin her bir alanında aynıdır. Bu işleyişin yasaları ile uyumlu olan canlıların güçlenerek varlıklarını sürdürdükleri, uyumu yakalayamayanların ise yine tabiat tarafından elendiği kanıtlanmış bilimsel bir bulgudur. Bu gerçeğe de “Doğal Seleksiyon” denmektedir. Kültürün de toplumsal dolayısı ile de canlı bir olgu olduğunu düşündüğümüzde ise onun da tıpkı tabiattaki doğal seleksiyon gibi evrensel değerlerden yoksun  ya da onunla örtüşmeyen kültürlere sahip toplumların zaman içinde yok olacağı vargısına ulaşmak hiç de zor olmamaktadır. Kaldı ki bu vargı sosyolog ve antropologlar tarafından yapılan incelem ve araştırmalarla da kanıtlanmıştır.

 

İşte tam da burada; Tikelinde insanın, genelinde insanlığın gelişiminin ancak ve ancak evrenin her bir alanında yaşayan, tür olarak insan dediğimiz, “insan olmak” ortak özelliğinin kendi doğasından hareketle evrenselleşmiş doğrularının “değerlerinin” kayba ve/veya erozyona uğratılmadan ilerleyebilmesi sonucunda mümkün olabileceği ise benim baktığım yerden görünendir.

Zira insanın;

-Birileri desin ki maalesef ya da iyimser bir tahminle farkındalık eksikliği,

-ben ise diyorum ki ne âlâ,

bir de “anlam algısı” özelliği  vardır ve bu insanal gerçekliği asla gözden kaçırılmamak zorundadır.

 

 

Sağlıcakla..      

Yayın Tarihi
10.12.2012
Bu makale 9523 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!