İki taşın arasında açan çiçek…

I

 “Açacak çiçek iki taşında arasında da açar”… Bu sözü İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın kulisinde Zihni Göktay’dan duymuştum. “Bir iş olacaksa olur…” anlamına geliyordu.

Aradan yıllara geçti. Bir akşam tramvay durağında iki taşın arasında parmak kadar bir palmiye fideciği gördüm. Körpe yeşil bakıyordu hayata. Hemen fotoğrafını çektim.

Ertesi gün öğle sularında aynı durağa gittiğimde parmak kadar palmiye fideciği yoktu. İhtimal sabah sokakları süpüren işçiler öldürmüştü onu…

O andan sonra iki taşın arasında açan çiçek üzerine düşünmeye başladım. Açan çiçek sonuçtu… Bu açış nasıl bir sürecin sonucuydu?

Birinci aşama… Rüzgâr bir tohumu iki taşın arasına düşürür. O iki taşın arası yine rüzgârın getirdiği toprak tozlarıyla doludur. Uçup geçerken bir kuş, dışkısını bırakır. Ama o dışkının düştüğü yer, tohumun düştüğü iki taşın arası olmalıdır.

Havanın nemi, yağmur ve güneş… İşte iki taşın arasındaki tohum uç verip çatlamıştır. Bundan sonra nasıl bir hayat süreceği iki taşın nerede olduğuna bağlıdır biraz da.

Bizim evin önündeki kaldırımın köşesinde hanidir bir Ligustrum (Kurtbağrı) vardı. Bir ara hışmına uğramıştı birisinin. Gitti bizim güzel, dedim. Ama inatçı bir bitki Ligustrum… Arsız da diyebilirsiniz… Yine çıktı… Bu kez da güçlü bir gövdesi var.

Doğanın oluş, ölüş ve yaşam mücadelesi bize kendi hayatlarımız için kılavuz kaptan olmaktadır. Her oluş belli şartların sonucudur. Rastlantılar ise sürecin oluş ve ölüş durumunu hızlandıran etkenler.

Hayata sebep-sonuç ilişkisi bağlamında bakmayınca sonuçlar üzerinde debelenip gidiyoruz.  

 II

''Ben öteden beri şiirin insandan insana varan en kısa ve en sağlam yol olduğuna inanıyorum. Şairin aydınlığı, alacakaranlığa, ala-karanlığı zifiri karanlığa değil tam tersine alacakaranlığın içindeki bir damla ışığı emmesini, gözü kamaştıran, kör eden ışığı hepimizin günlük ışığımız haline getirmesini, zifiri karanlığın içinde el yordamı ile bir şeyler bulup çıkartmasını bekliyorum.''
Bedri Rahmi EYÜBOĞLU

 III

Her yapıtın oluşum yolculuğu, metni oluşturanın kendisiyle, toplum ve zamanla yüzleşmesini ve hesaplaşmasını da beraberinde getirir. Bu yüzleşme ve hesaplaşmada sanatçının öyle söylemleri vardı ki kendi ifadelerini aşan bir silsile olarak zamanı yürür. İşte bu noktada sanatçının bilinciyle, bilinçaltının derin kökleri arasındaki çelişme metnin varsıllığıdır.

 IV

Özdeyişlerde imlenen ifadelere katılsak da katılmasak da oradaki bakış açısı bizi yeniden düşünmeye sevk eden bir söyleyiştir.

 V

Nice bireysel ve toplumsal acılara yol açan savaşlar bir sonuçtur. Savaşların sebeplerini görmezden gelerek savaş karşılığı yapmak ne vahim bir trajedidir. Bu trajedi aynı zamanda savaşların asal sebebi olan baş düşmanı yani egemen güçlerin iktidar ve paylaşım mücadelesini örten bir perdedir.  

Yayın Tarihi
17.09.2019
Bu makale 5762 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!