İki Fıstığın Sohbeti

Giyim ve kuşamıyla göz kamaştıran iki güzel oturmuşlar meşhur bir yerde sohbet ediyorlar.
Sarışın olanı arkadaşına yeni aldığı parfümü koklatıyor.
Esmer olanı saçlarını dalgalandırarak yan sandalyede duran ünlü bir firmaya ait poşetten bir elbise çıkarıp arkadaşına gösteriyor.
Tam o sırada bir gurup sloganlar atarak bulundukları yerden yürüyerek geçiyorlar.
Sarışın olan biraz kulak kabartıp: “Şekerim bu siyasetten hiç hoşlanmıyorum, başka işleri güçleri yok mu bunların ayol?”diyor.
Esmer olan: “Evet ya hiç işleri de yok galiba bunların?”
Slogan atarak geçenler ise onları görmeden, bilmeden yürüyüşlerine devam ederek gidiyorlar.
“Kadın bedeninden elini çek, Tayyip şaşırma sabrımızı taşırma” sloganları yürüyüş koluyla beraber yankılanıp gidiyor.
Aynı akşam bu iki güzel fıstık evlerinde oturmuş aileleri ile yemek yerken açık olan televizyonda başbakan geleneksel fırçalarından birisini atıyor:
“Biz Müslüman’ız tabii ki kürtaja da karışacağız, ben halkımdan en az üç çocuk bekliyorum, ne o öyle kızlı erkekli yurtlarda kalmak, bizim ahlak anlayışımız buna müsaade etmez”, diyor.
Sarışın kız babasına dönüyor: “Babacığım böyle bir şey nasıl olabilir, kaç çocuk doğurtulacağına başbakan niye karışır, bunlara dur diyecek birileri yok mu?” der.
Baba sandalyesinde şöyle bir kaykılır ve ciddi bir baba görüntüsüne bürünerek: “Muhalefet yok muhalefet” der.
Kız babasını doğrularcasına: “Evet babacığım, şöyle güçlü bir muhalefet olsaydı bunlar böyle konuşabilir mi idi?”, der.
O sırada haberler biter ve reklamlara geçer.
Baba kızına sorar: “Senin bu yaz yıllık iznin var mı?”
“Var babacığım tatilimi planladım 15 gününü Mart’ta kullanacağım.
Burak’la 25 Mart’ta Paris’e gideceğiz, geri kalanını da yazın deniz için kullanırım.”

***                                                     ***

Ne kadar uydurabildim bilmiyorum ama yukarıda anlatmaya çalıştığım senaryoda olduğu gibi davranan binlerce insan var bu ülkede.
Sıradan ot gibi yaşayıp, elini taşın altına sokmadan, birilerinin yaptığı mücadeleyi beğenmeyen, küçümseyen en demokratik hakkı olan seçme ve seçilme hakkını bile kullanmayan, tek bir Allahın günü itiraz etmek, sokaktaki insan niye bağırıyor diye düşünmeden, küçücük beyniyle muhalefeti eleştiren kokmaz, bulaşmaz tavşan şeyleri.
30 Mart yaşadığın kenti kimin yöneteceği ile ilgili en önemli kararın verileceği bir gündür.
365 gün içerisinde böyle bir iki tane önemli gün olur.
Bu günlerde sen bir vatandaş gibi gidip oyunu kullanmazsan, kendine yakın hissettiğin siyasi tercihi yapmaz, o gün için Paris gezisi, İtalya seyahati planlarsan, senin bu duyarsızlığın sonucu gelen siyasi irade senin doğurmana da karışır, içmene de, sonrasına da karışır.
Şu an ülkemizde senin duygu ve düşüncelerine hitap edebilen bir siyasi oluşum olmayabilir.
Ama kendine biraz daha yakın hissettiğin siyasi bir düşünce muhakkak vardır.
Kendince daha kötüsünün gelmesini istemiyorsan o değerli bir gününü bunun için ayırmak zorundasın.
Yoksa ayırmadığın o bir günün bedelini sana 365 gün ödettirecek anlayışlar adım adım ilerleyerek geliyor.

Yayın Tarihi
09.12.2013
Bu makale 7812 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!