CHP Büyükşehir Belediye Başkanı ve Adayı Mustafa Akaydın ile Kepez Belediye Başkan Adayı Erdal Öner’i izledim. Ak Parti ve MHP’yi de izleyip, iz düşümlerini aktaracağım.
Dün CHP’lilerle dolaştım.
İzlenimlerim
CHP’li Mustafa Akaydın, müthiş bir özgüven sergiliyor.
Kendinden ve siyasetinden emin, çalışmalarından korkmayan, vatandaştan çekinmeyen, dahası müthiş bir diyalog kurabilen noktaya ulaşmış.
Her gittiği yerde vatandaşın elini sıkıyor, sorununu dinliyor, isteğini alıyor.
Sert üslup kullanmıyor.
Menderes Türel’e doğrudan saldırmıyor.
Son günlerdeki en büyük kozu, Menderes Türel’in, “Ben Antalya çocuğuyum” demesi.
Hoca resmen bunu kaşıyor.
Ve buradan sanki bir diş tutturmuş görünüyor.
AESOB ziyareti
Akaydın ile Erdal Öner Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ni ziyaret etti. Hemen hemen bütün oda başkanları oradaydı.
Hoca, eğitiminin verdiği bir saygı görüyor.
Erdal Öner ise müthiş sıcak karşılandı.
Sanki Erdal Öner, o esnaf birliğinin bir yöneticisi gibiydi.
“Bizim adam” denir ya, esnaf başkanları Erdal Öner’e öyle bakıyor, öyle yaklaşıyor, öyle konuşuyor.
“Bizden biri” rolü verilmiş gibi Erdal Öner’e.
“Kepez’e bizden biri aday…” davranışını hissettim.
Esnaf başkanları da, ya Türel duyar da kırılır, alınır, Hakan Tütüncü duyar da darılır gibi hiçbir çekince ortaya koymadan Akaydın Hoca ile Erdal Öner’i bağrına bastı.
Başkalarına karşı nasıldır görmediğim için kıyaslama bugün için yapamıyorum.
Ama gördüğüm fotoğraf, müthiş sıcak ve samimiydi.
Akdeniz Sanayi
CHP Büyükşehir Başkanı ve Adayı Mustafa Akaydın ile Kepez Belediye Başkan Adayı Erdal Öner, Akdeniz Küçük Sanayi Sitesi’ne geçtiler.
Ben de kendi aracımla takip ettim.
Adım adım, dükkan dükkan dolaştılar, çıkarlarla, ustalarla, patronlarla görüşüp, sohbet ettiler. Erdal Öner, 2004-2009 yılları arasında buraya yaptığı yatırım söylemleriyle övüldü.
Akaydın, talepleri dinleri, hemen yerine getireceği sözünü verdi.
Elbette hepsi değil, makul, mantıklı ve Büyükşehir yetkisinde olanlar için söz verdi.
Akaydın burada da kendinden çok emindi. Oysa gezdiği alanlarda kültür farklılığı olduğu halde nasıl da hitap ve davranış tarzını ayarlayabildi çok şaşırdım.
Aslında bu bende de var olan bir şeydir.
Girdiğim topluluğa göre kendimi eşitlemeyi beceririm.
Bu biraz da kimseyi hor görmemenin getirdiği bir olgun davranış.
Yazılarıma da yansır bu tavrım.
Genelde yazılarımı bir profesör ile bir kapıcının, bir köylü ile bir şehirlinin anlayabileceği tarzda yazarım. Zaman zaman bazı ukalaların, “Kültürsüz” yakıştırmasına bile hedef olmuşumdur. Ama en sevdiğim yazı türünü yakaladığımı düşünüyorum.
Akaydın’da bunu gördüm.
Erdal Öner, sanayi içinde resmen uçtu.
Ne övgüler ama.
Öner, “Tekrar geliyoruz, kaldığımız yerden buraya hizmete devam edeceğim” sözünü veriyor ya insanlar buna coşuyor.
Ve en önemlisi, gezi ekibinde yer alan CHP’lilerin hepsinde şu tavır çok yaygın, “Kepez ile beraber Büyükşehir’i kesin alıyoruz…”
Bu tavır Kepez’de oturanlarda da var: “Erdal Öner çok iyi gidiyor…” tavrı tutmuş görünüyor. Öner ve çevresi de çok memnun bundan.
Akaydın her gittiği yerde Menderes Türel’in, “Ben Antalya çocuğuyum” sözünü çok kaşıyor. Dün de öyle yaptı.
Ben bir büyük tamir atölyesine girdim. Bir tezgahın başında bir usta, 5 çırak çalışıyordu. Şehirlerini sordum. Usta Afyonlu, çırağın biri Bucak’ın bir köyünden, biri Ispartalı, biri Diyarbakırlı, biri Korkutelili. Patron ise Antalyalı.
Hoca’nın yakaladığı da işte bu.
Antalyalılaşmış insanların dışlanmaması gerektiğini anlatıyor.
Çok da ilgi ve itibar görüyor bu söylemi.
Türel bu işi düzeltmeli, düzeltmek için çok çalışmalı.
Değilse Hoca bu konuyu kaşıdıkça gizli “Kırgınlar” artıyor.
CHP gezisindeki gözlemim bu.