Herbokolog

Bilinen eski ve iyi hikayelerimizden.

Tuvaletlerde su tesisatı ve çeşme yok. Umumi tuvaletlere geldiğinizde ibrikçi başının gösterdiği ibriği alıyor ve tuvalete giriyorsunuz. Günlerden bir gün vatandaş isyan eder: “Hangi ibriğe uzansam onu bırak diğerini al diyorsun. Hepsi aynı ne farkeder ki”. Ve o meşhur cevap gelir: “Sen istediğin ibriği alırsan bana ne gerek kalır ki !”.

Herbokolog uzmanlığı insanlık tarihi kadar eski olmalı.

Ama ben bu uzmanlığın yaygınlığını ve tekamülünü yine hastanede gözlemledim. Organ nakli uzun bir süreç. Doktorlar, diğer personel, hastalar ve aileleri ile 3-4 yıllık birlikteliğe başlıyorsunuz.

İlk başlarda acemisiniz. Herkes bir diğerinin ağzına bakıyor ve ürkek bir şekilde yaşayacağı süreci anlamaya çalışıyor. Doktorlar ve diğer tüm görevliler her konuyu açıklasa da detaylı anlatsa da (gariptir) bu bilgiler teorik olarak algılanıyor.

Paniklik ve çaresizlik etrafta (illaki) yaşanmışlık tecrübesi arıyor ve deneyimsel bilgi itibar görüyor. Bilgi nerede? Önceden de yazmıştık, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan koridor uzmanlarında. Aslında hemen hemen hiç birisinin ne yaşadığından bile haberi yok ama olsun, yaşanmışlıkları var.

Herkes bir diğerinin tahlil sonuçlarına bakıyor.  Ne olduğunu bilmese de “Sende lökosit kaç”, “bende trigliserit şu” gibi konuşmalar geçiyor ama koridorda gelişen bir dil var. Ve bu dilde yazıldığı gibi olduğunu sanmayın. Lokositi soruyor ama anlamak için de koridor tecrübesi gerekiyor.

İşte, herbokolojinin tekamülü burada başlıyor. Dünün acemileri gelişmeye başlıyorlar. Her kontrolde 30-50 kişi civarındayız. Aylardır gidiyoruz, henüz makineden sıra almayı ve tahlil için ayrı, kontrol muayenesi için ayrı sıra almamız gerektiğini kavrayamadık ama hekimliğimiz iyi:

  • “Eyi, senin şeker düşmüş seni gönderirler”
  • “Bakayım. Senin dikişleri daha almazlar”
  • “Sen doktora söyle bir-iki direni çıkartsınlar”

Bunlar hafif yorumlar. İleri ve özel hayata kadar uzananları var ki yazmaya cesaretim yok.

Anlamaya başladım ki herbokologluk geleceğin mesleği olma yolunda ilerliyor. En azından bizim coğrafyamızda böyle. İspatı sınırsız sayıda örnekle yapılabilir ama bir örnek çok anlamlı;

Son aylarda yaşadığımız döviz kurundaki aşırı artışa açık oturumda uzman yorum yapıyor: “Merkez Bankası birer hafta ara ile 10’ ar milyar doları 3 kez piyasaya pompalasın bak döviz nerelere düşer, faiz lobisi darmadağın olur” diyor. Hem kararlı, hem ısrarlı, hem garanti veriyor hem de uzman, yorumcu, ekonomist ve siyasetçi. İşin acıklı tarafı kişiler kamuoyunda önder, popüler ve kanaatimce taraftar da buluyor.

Üniversite ve ekonomi eğitim almış olmaya gerek yok. İş dünyasında, siyasette ve yönetimde yer alan hiç kimse bu yorumu yapmaz, yapma cesaretini göstermez. Her ne kadar cahil olsa da kimse, 1 trilyon dolar civarında GS Milli Hasılası olan Türkiye Cumhuriyeti’nde 30 milyar dolarlık (yazıya binde üç, rakamla %0,3’lük) bir hamle ile global çözüm olacağını söylemez. Limit cehalete düşmez diyordum. Dedim ve yuttum.

Anlaşıldı, herbokologluk limit ve sınır tanımıyor. Bilgi sahibi olmadan her konuda fikir sahibi olunabiliyor ve sınırsız yorum yapılabiliyor. Bu gidişle geleceğin mesleği olacak, belki de oldu. Sallayanlar kazanıyor gibi…

Efendim sizler buna uymayın. Aziz Nesin’in dediği gibi; “Çocuklara daha iyi bir dünya bırakmak yerine, dünyaya daha iyi çocuklar bırakmakçok daha iyi olur görüşündeyim.

Bu ülkeye ve çocuğunuzun geleceğine hayati bir katkıda bulunun. Her şeyi ya da çok şeyi bilmesinden vazgeçin. Sadece bir şeyi en azından bir tek konuyu ortalama düzeyde bilmesi için çaba sarf edin.

Çocuklarımıza daha iyi bir ülke bırakmak ancak, ülkeye daha iyi çocuklar bırakmakla olur

Yayın Tarihi
28.06.2018
Bu makale 2866 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!