Hazin-magazin günün öyküsü,
Okunur oldu karanlığın türküsü,
Uçun kuşlar uçun,
Ranta bırakın bu mülkü.
Demeyin, nasıl olurmuş?
Terörde sinenler,
Gelmiş, sanatı vurmuş.
Doğa değişti,
Yarasalar gündüzü seçti,
geceler sahte delillerin,
Saklı dillerin.
Yargıç kimlerin?
Erdemin yerini ihanet almış,
Adaletin terazisinde kantar kaçmış,
Yaz kızım yaz, tez olsun,
kurtlar, kuzuları bulsun,
silah tutanlar korunsun,
kalem, fırça vurulsun.
Sanat, kuşatma altına alındı,
Putin yasaklı sarayda ağırlandı,
Olmayacaklar oluyor,
Kolluk gücünün önünü zabıta aldı.
Bunun adı…
Teröre sultanlık, sanata saldırganlık.
Kalem keskin, fırça etkin,
Savaş, erdemle hıyanet arasında
Sokar, huyu kurusun akrebin,
Uçmaz kuş, olmazsa kanat.
Yücelmez toplum, yapılmazsa sanat.
Birinin cebinde demokrasi,
birinin emrinde bürokrasi.
Terörü örnek alanlar,
Bulduklarını kırıp parçalayanlar,
Savunmayı biber gazıyla yapanlar,
çok yaşamaz zulme uyanlar.
Diderot’tan bir tümce:
-Adaletin aklını kaybettiği yerde, felsefe susar.
Yakındır, durulacak sular.
Sanat talana benzemez,
Fıkralar eskimez.
*
İki kişi bir olmuş, hırsızlığa çıkmış. Baştakilerden daha akıllı davranmış. Hırsızlık yapacakları yere gelince, biri diğerini sırtlamış. Sırttaki almış alınacakları, kaçmışlar.
Bir zaman sonra yakalanıp, mahkemeye çıkarılmışlar.
Hakim ifadeleri alıyor. Üstteki:
Hakim bey, vallah billah ben oraya ayak basmadım.
Alttaki:
Hakim bey, vallah billah ben hiçbir şey çalmadım.
Karar mı?
Reklamlardan sonra…