Havada tahrik var

 

 

Fethiye Ölüdeniz'e tatil için gelen Litvanyalı Suzie H., bir paraşüt firmasıyla anlaşıp dünyaca ünlü yamaç paraşütü merkezi Babadağ’a çıkarak pilot eşliğinde ikili atlayış yapmış.

Bin 900 metre pistinden kalkış yapan paraşüt hava akımlarıyla 2 bin metre yüksekliğe ulaşmış. Buraya kadar her şey yolunda giderken ateşli hatun birden pilota üstsüz güneşlenmek istediğini söyleyince ortalık birden daha da ısınmaya başlamış. Çaresiz kalan (!) pilot, turistin bu teklifini kabul etmek zorunda kalmış. Neyse ki uçuşun geri kalan bölümünde bir terslik çıkmamış ve yamaç paraşütü pilot tarafından sağ salim yere indirilebilmiş.

Suzie H.’, uçuştan mutlu bir şekilde ayrılırken, pilotun sabahın erken saatinde yapılan ilk uçuş sonrası yorgun düşmesi de gözlerden kaçmamış.  

Bilirkişi olarak bu konuda hemen ahkam kesmekte fayda var diye düşünüyorum ve siz değerli okurlarımı hemen bilgilendiriyorum: “Efendim, bu durum çok doğaldır. Vücut aşırı derecede adrenalin salgılarsa, sonrasında yaşanan yorgunluk normaldir. Yani pilotun sağlığı yerinde merak etmeyin..

 

+++++++++

 

BASINDAN HABERLER.. BASINDAN HABERLER..

 

Koç’u evlendirdik

Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) Basın Sorumlusu Mustafa Koç, Nasibe Asmalı ile dünya evine girdi. Çiftin nikahı Mustafa Akaydın kıydı. Bekarlığa veda eden Mustafa ağabeyimize ömür boyu mutluluklar diliyoruz. 

 

DTO kabul etmedi

Geçtiğimiz hafta Nizamettin Özmen’in Deniz Ticaret Odası Basın Danışmanı olduğunu yazmıştık. Sanırım aceleci davranmışız. DTO yönetimi, Özmen’in danışmanlığını kabul etmemiş. Bilgilerinize..

 

++++++++

 

Babasının oğlu!

 

Bir gün çocuğum doğdu. O dünyaya geldiğinde yetişmem gereken uçaklar ve ödenmesi gereken faturalarla meşguldüm. Ben uzaklardayken yürümeyi öğrendi. Konuşmayı da öyle!

Ve biraz büyüdüğünde "Senin gibi olmak istiyorum baba!" demeye başladı.

"Biraz büyüyünce, ben de senin gibi olacağım."

İş yerine telefon açıp: -Baba, ne zaman geleceksin? diye sorardı iki de bir.

"Ne zaman geleceğimi bilmiyorum oğlum. Ama geldiğimde birlikte çok güzel vakit geçireceğimizden emin olabilirsin."

Yıllar öylece geçip gitti. Oğlum on yaşına geldi. Ona çok güzel bir top aldım.

"Top için teşekkürler baba." dedi.

"Hadi oynayalım"

"Bugün olmaz oğlum" dedim, bu hafta sonu tamamlamam gereken işler var, haftaya tamam mı..?" dedim.

"Tamam!" dedi. Fakat yüzündeki gülümseme hiç eksilmedi.

"Büyüyünce: -Baba, bende senin gibi olmak istiyorum" dedi.

Yıllar öylece geçip gitti. Oğlum önce ilkokuldan, liseden ve sonra da üniversiteden mezun oldu. Bu durumda başka birçok baba gibi benimde bir şeyler söylemem gerekiyordu.

"Seninle gurur duyuyorum oğlum!" dedim.

"Gel şöyle biraz oturalım oğlum, sana diyeceklerim var."

Başını salladı ve gülümseyerek: "Arkadaşlara sözüm var baba" dedi. "Sen arabanın anahtarlarını verebilir misin bana.? Sonra görüşürüz oldu mu?"

Yıllar öylece geçip gitti. Emekli oldum. Artık bol bol vaktim vardı. Oğlum ise başka bir şehirde iyi bir iş bulmuştu, orada yaşıyordu. Bir gün ona telefon ettim "Eğer sence de uygunsa, hafta sonu buraya gel de, birlikte hasret giderelim" dedim.

"Sevinirim baba" dedi. "Bir bakayım, müsait bir zaman bulabilirsem gelirim. Ama şu aralar işlerim çok yoğun. Fakat seninle görüşmeyi ben de istiyorum, baba"

"Peki, ne zaman gelirsin oğlum?"

"Ne zaman olur, bilmiyorum, baba. Şimdi bir iş görüşmem var. Ona yetişmem gerek. Sonra ararım seni. Geldiğimde birlikte güzel vakit geçireceğimizden emin olabilirsin."

Ve telefonu kapattığımda oğlumun çocukluk hayalini gerçekleştirdiğini anladım.

Çocukluk hayalini gerçekleştirdiğini...

Örnek aldığı babasına benzediğini...

Tıpkı, babası gibi olduğunu! (Alıntı)

 

+++++++

 

BARIŞ

 

Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, evren ve evrenin bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini fark ettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruh'un durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu fark ettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki 'gerçek barış' dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir.
*Kızılderili atasözü

 

+++++++

 

HAFTANIN FIKRALARI… HAFTANIN FIKRALARI...

 

İKİ AŞIK

İki arkadaş yolda karşılaşırlar:

“Ne o?” diye sorar biri, “Senin bir şeye canın sıkılmış galiba?”.

“Evet ya. Biliyorsun başka bir yere taşındım, sakin bir mahalleye. Ama işte olay bu ya her akşam iki aşık tam benim pencerenin altında konuşup, koklaşıp, öpüşüyorlar. Dün akşam artık sabrım tükendi, bir sürahi suyu kafalarına döktüm.”.

- Bunda üzülecek ne var birader? Ben olsam oturur kahkahalarla gülerdim.

- Öyle mi zannediyorsun? Bir müddet sonra karım eve döndüğü zaman üstü başı sırılsıklamdı.

 

KALABALIK OTOBÜS

Akşam, saat yedi sıralarında iğne atsanız yere düşmeyecek kadar kalabalık bir otobüste, kadının biri yanındaki adama dönüp seslendi:

- Beyefendi, tam yarım saattir kalçalarımı sıkıştırıyorsunuz!

- Ne olmuş yani hoşunuza gitmiyor mu artık!

 

KARICIĞIM BOP

Yeni evli karı koca akşamları iş yapacakken birbirlerine teklif etmeye utanıyorlar koca buna bir pokerden bir formül buluyor. “Karıcığım niyetin olduğunda bana 'bop' dersin, niyetim varsa görüyorum yoksa pas derim.” diyor. Günler güzel güzel geçiyor: “Karıcığım BOP!”. Karısı: “Görüyorum!”. “Karıcığım “BOP!”. Karısı: “Görüyorum!”...

Bir gece erkek karısına yine “BOP” çekiyor karısı “PAS” diyor. Ertesi gün yine “BOP”, karısı yine “PAS”. Sabah kalkıyor “BOP”, karısı “PAS”, öğlen “BOP karısı “PAS”, bu böyle aynı şekilde devam ediyor ve sonunda adam vazgeçiyor.

Bir kaç gün sonra yatakta yan yana yatarken bu kez karısı “BOP” çekiyor, sinirli koca “PAS” diyor bunun üzerine kadın elini yorganın altında sertleşen şeye atıp:

- Kocacığım bu elle de pas geçilmez ki!

 

ERKEKLİĞİNİ GÖSTER

Çıktığı geziden erken dönen koca karısını yabancı bir erkekle suçüstü yakalamıştı. Biraz tabansız olan yabancı adam, baskına uğradığını görünce fena hâlde korktu. Kadın ise şaşılacak derecede soğukkanlıydı. Sevgilisinin, durumunu görünce:

“Ne titriyorsun?” dedi... “Erkekliğini göstermenin tam zamanı işte...”.

Adam büsbütün şaşırmıştı: “Ne, ona da mı?” diye inledi.

 

Yayın Tarihi
27.06.2013
Bu makale 9207 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!