Hakkını unutan ülke - 1

Garip bir durum, bir ülke düşünelim elde ettiği haklarını unutan, hatta bu kazanımlarını yok sayan ve bu nedenle bir milyar avrodan fazla  kaynağı diğer ülkelere aktaran bir ülke. Ve yeniden bu hakları almak için çok da çaba içerisinde olmayan bir ülke. Öyle ki bu kazanılmış hakları arayan, takip eden ve bu nedenle hukuk yoluyla bireysel başvurular yapan insanlarını ve akademik girişimleri de yeterince desteklemeyen bir ülke. Bu alanda mücadele verip başarılı sonuçlar alanları da yeterince sahiplenmeyen bir ülke. Evet, bu ülke benim ülkem, yani Türkiyem.  Konu ise; seyahat özgürlüğü ki bu konu gazetecileri, akademisyenleri, işadamlarını ve tüm halkımızı ilgilendiriyor. Seyahat özgürlüğünün önündeki engel ise Avrupa Birliği Üyesi Ülkelerin haksız yere uyguladığı “vize” konusu. 

Sanırım her birimiz, ailesinden veya  arkadaşlarından veya yakınlarından mutlaka “askerlik anısı gibi”, bir “vize alma öyküsü” duymuştur. Hele hele 1980 ve 1990’larda Almanya gibi pek çok ülkeye turizm, iş veya diğer amaçlarla gitmek üzere karar alanlar, pek çok onur kırıcı uygulamaya katlanmayı ve çok büyük bir mücadeleyi de göze almak durumunda olurlardı. Bugün anlıyoruz ki, yola çıkanlar bir bakıma “bir deli dumrul köprüsünden“ geçmenin koşullarını da kabul etmişlerdir. Ankara’da yabancı ülke konsolosluklarının yakınından geçen herkes, konsolosluk önünde günlerce bekleyen, kışları battaniyeler içinde sabahlayan insanları, kalabalık kuyrukları, bu kalabalığa lojistik sağlayan su, simit, pide, meşrubat satanları görür ve bilirdi. Dahası bu durum kanıksanmıştı. Yeni bin yıla girildiğinde, yani iki binli yıllarda çok eski bir yöntem olan randevu sisteminin uygulanmasıyla (ki herhalde en son bu alanda uygulanmaya başlamıştır) hiç de insani olmayan bu uygulamaların bir şekilde düzene girmesi, neyse ki sağlanmıştı. Bu uygulamaları “Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir vatandaşı” hak etmemişti. Hele hele Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Harun Gümrükçü’nün 2007-2008 yılında seslendirdiği “Vizesiz Avrupa” nın, yani Avrupa’ya vizesiz girişin Türkiye’nin kazanılmış hakkı olduğunu ifade eden söylemleri ve düzenlenen toplantılarda dinlediğim görüşler, yukarıdaki uygulamaların hepsinin keyfi olduğunu göstermekteydi ki, bu gerçekten üzücüydü.

 Prof.Dr. Harun Gümrükçü’nün, vizesiz Avrupa konusunda yıllarca önemli mücadele verdiği bilinmektedir.  Özellikle 2008 yılında, binlerce dava sonucunda 52 değişik karar alan Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) kararlarının vizesiz Avrupa için yeterli olduğu ve Avrupa Birliğine üye ülkelerin parlamentolarının ABAD kararlarına ters karar çıkaramayacağı da rahatlıkla söylenebilir. Ayrıca sayın Gümrükçü’nün ifadesiyle “AB ülkelerinin Türkiye'nin 'ortaklık hukukunu çiğnemekte mahir olduklarını” belirtmesi ve  Avrupa'nın popülist yaklaşımının ilk meyvesinin ise  “vize” olarak ortaya çıktığını ifade etmesi bir akademisyene ait değerlendirme olması bakımından son derece önemlidir.   Vize uygulaması 1980'lerde ilk olarak Almanya ve sonrasında Fransa, Hollanda, Belçika ve diğer AB ülkeleri tarafından başlamış, daha sonra tüm ülkelerde yaygınlaşmıştır. Bugün 100’den fazla ülke Türkiye’ye halen vize uygulamaya devam etmektedir.

Özellikle Prof. Gümrükçü AB ülkelerinin Türkiye'ye vize uygulanmasının hukuki bir dayanağı olmadığını, vize uygulamasının doğru olmadığını ve 1957 tarihli Avrupa Seyahat Anlaşması'na aykırı olduğunu ifade ediyor. Ayrıca "Hukuki olmamasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından her yıl 60 milyon avro vize parası alındığını ve toplam 1,2 milyar avroluk kaybımızın olduğunu ve vize uygulamasının Türkiye'nin hizmet sektöründe dünya genelindeki yükselişini  önlemek olduğunu belirtmesi ilginçtir. Harun Gümrükçü doğal olarak Türkiye'nin sahip olduğu haklar üzerinde çalışılması ve  AB'nin tek taraflı davrandığını ortaya koyan 1973, 2003, 2007 ve 2009 yıllarında alınan ABAD kararlarından güç alınarak, aksi yönde davranan ülkelerin aynı kuruma şikayet edilmesi gerektiği ifade ediyor.

Son yıllarda Suriye, Hırvatistan hatta Papua Yeni Gine ve Tanzanya gibi pek çok ülkeyle karşılıklı vize uygulamasını kaldırmak üzere önemli ve değerli çalışmalar yapan Dışişleri Bakanlığı’mızın AB karşısında kazanılmış haklarımızı savunacak, hatta yeniden kabul etmelerini sağlayacak bir kurul oluşturması ve bu kurulun başına bu konudaki birikimleriyle öne çıkan Sayın Gümrükçü’nün getirmesi çok da uygun olacaktır, denilebilir. Tabi ki böyle bir sürecin çoktan başlamış olmasını dilemek gerekiyor. 

 Bu kadar hukuki ve bilimsel dayanağı olan bu konuda Akdeniz Üniversitesi Yönetimleri ve  Senatosu hep duyarlı davranmıştır. Konuyla ilgili ilk toplantılar ve resmi deklarasyon Akdeniz Üniversitesi Senatosu tarafından yayınlanmıştır. Bu öncü girişimlerin diğer üniversitelerimize, işadamları örgütlerine, basın kuruluşlarına, sivil toplum kuruluşlarına örnek oluşturması gerekir, düşüncesindeyiz. Yoksa mevcut vize uygulamalarından şikayetçi olunmadığı yönünde bir görüş kabul görebilir. Bu durumda en azından sizi ilgilendirmiyorsa da hakkın yerine gelmesi için bu mücadelenin içinde olmak gerekiyor…

Yayın Tarihi
06.12.2010
Bu makale 8300 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Vizesiz "Ortadoğu" oluşturulması çalışmaları, dünyanın hemen her bölgesinde kurulmakta olan "BÖLGESEL BİRLİKLER" gereği yaşanıyor. Bunun bir “ÜST AŞAMASI” ise, oluşacaK "Bölgesel birlikler"in "BİRLEŞMELERİ" ile, ortaya çıkacak olan, dünya üzerinde "Tek/Küresel Devlet" pşuyor ki, bunun asıl görülmesi gerekiyor. KÜRESELCİNLER'şn amaçladığı Tek Devlet'in, "Tek Dil-Din" boyutu da var ki, bu da bahs-i diğer. AB'ye gelince: “Katolik Hıristiyanlar” ile, “Anglosakson-Judea ortaklığı”nın "Çatışması" olarak varlığını sürdürüyor, Bu çatışmada Türkiye, “Anglosakson-Judea politikasına” destek verdiği için, Fransa, Almanya gibi Katolik ülkeler tarafından "Truva atı" olarak görülüyor. Ne yazık ki de, “Dünyada neler olup bittiği” üniversitelilerimiz tarafından da bilinemiyor. Mücadele-HAK ARAMAK ancak "Bilmekle" olur, diğeri, "hak aramak" değil, "TESLİMİYET" olur, oluyor…

Ahmet Musaoğlua 06.12.2010

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!