Gözlerinde Demir Parmaklıklar

HİÇBİR İNSAN, AYNI İNSAN DEĞİLDİR.. Hayata tek bir insan olarak başlar büyüdükçe başka başka insanlarla devam ederiz yolumuza. Her insan yaşamına pek çok insanı sığdırır bir ömür boyunca. Yaşadığı olaylar, her insanı farklılaştırır, değiştirir. Kişilikler farklılaşır, olaylara tepkiler, kendinden beklenilen bile değildir zaman zaman davranışlar. Öyle ki, insan bazen kendine sorar. BU İNSAN BEN MİYİM?? Bu şekilde davranan, bu eylemi yapan BEN MİYİM? Diye sorar. Evet, doğrudur o insan sizsinizdir.  Bir insanda pek çok insan ortaya çıkaran hepimiziz.

 

Toplum endeksli kıskaçların arasından çıktığımızda Bazen sevgiyi yanlış yerlerde arıyor, şerefi yanlış yerlerde buluyoruz işte o zamanda aynı insan iken, pek çok insan oluveriyoruz. Özgür bir hayat, hayata karşı sorumlu olmaktır. Sorumsuzca özgür olmak mümkün olamaz. Bu yüzdendir ki, pek çok kadının gözlerinde görünmez demir parmaklıklar bulunur. O parmaklıklara tutunarak bakmak zorundadırlar hayata, bakarlar ve dalarlar öylece boşluğa… O’nun özgürlüğü artık sorumluluklarında, toplumun ve törelerin buyruklarındadır.

 

Mahsut KIRMIZGÜL’ün Genel Yönetmeni olduğu öyle bir dizi başladı ki, ilk bölümüyle kültürler arasındaki farkı, ülkemizdeki törenin KADINLARIN esas baş belâsı olduğunu, KADINA ŞİDDETİN ve NAMUS CİNAYETLERİNİN gerçek sebebinin TÖRE olduğunu gösteren, çarpıcı rollerin gerçeği aratmayan üsluplarıyla göz yaşları arasında izlettiren dizinin ilk bölümü oldukça dramatikti, dizinin adı ise Hayat devam ediyor… Hayat devam etmesine ediyor da, nasıl ediyor?? Ederken kimler yitiyor, kimler bedel ödüyor??

Dizi, Ülkemizde kızların ergenlik çağına geldikleri anda boyunlarına yapışan namus belâsını, bazılarının gençlik hataları nedeniyle toplumda dışlanmasını ve namusun her şey olduğunu, namusu yitirmenin hayatı yitirmek olduğunu ya bir mal olarak satılarak kurbanlık koyundan hiçbir farkı olamadıklarını ya da namus cinayetlerine kurban gidebileceklerini anlatıyordu tüm gerçeğiyle. Namus ve töre uğruna dedesinden büyük bir insanla evlenmek zorunda bırakıldığı andan sonraki karelerde çarpıca sahnelerle insanın tüylerini diken diken ediyordu. Kırmızıgül’ün daha önce yapmış olduğu pek çok film gibi bu dizi de TOPLUMU, TÖREYİ, GERÇEĞİ, ACIYI somut olaylarla harmanlıyor.. DOĞU ile BATI’yı tüm objektifliğiyle sentezliyor, ve genel anlamda birleştirici unsurlarıyla ön plana çıkıyordu tüm yapıtlarında olduğu gibi.. KIRMIZIGÜL’e bir kadın olarak kocaman bir alkış ve tebrikler…

Hiçbir duvak acıları örtmüyor. Yasak kızları körpecik öldürüyor. Günler onlar için geçmek bilmiyor ağlamaktan. Duvak yetmiyor gerçekleri ve acıları örtmeye, gençlik ise geri gelmiyor.

 

Hatalarıyla, günahlarıyla ve sevaplarıyla sürüyor hayat. Yazıklar olsun töre nedeniyle hayatlara son verenlere, kadınlara Dünya yı dar edenlere.. Acılara ve göz yaşlarına rağmen, hayat devam ediyor.

 

Kahrolsun, TÖRE, KATLİAM, ŞİDDET, TACİZ, MAĞDURİYET, KADINI MAL GİBİ GÖREN TÜMDEN ZİHNİYET Başka söze ne gerek.

Yayın Tarihi
19.11.2011
Bu makale 10745 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!