Son zamanların gündem konularından biri: Açılım…
Gerekli midir?
Faydalı mıdır?
Ne getirir ne götürür bilemiyoruz
Sonuç ne olur şimdiden söylemek mümkün değil gibi gözüküyor.
Ama yakın tarihimiz içerisinde benzer olaylardan da
Bahsetmek mümkün olmuştur.
Bizim gayemiz bazı tarihsel olaylarla bugünü mukayese etmek değil.
Çünkü her olay olduğu tarihe kendi şartlarına ve durumuna
Göre değerlendirilir.
Bu bakımdan bizim düşüncemiz tarihimize
Yakın tarihimize sahip çıkmak ve tarihimizi iyi bilmek.
İşte gayemiz tarihimizi unutturmamak ya da hatırlatmak için
Girit’te yakın tarihte olmuş bir olayı tarihsel kronolojisi içerisinde
Aktarmak sizlerle paylaşmaktır.
Yoksa olayları ya da kişileri birbirleriyle kıyaslamak değil.
Yazıyı bulduk aynen aldık ve sizlere aktarıyoruz.
İşte Girit açılımının hikayesi;
Açılımın birinci aşaması: Genel af çıkarıldı.
Rumlar, Mihail Korakas liderliğinde ayaklandı.
Osmanlı ordusu tam isyanı bastıracakken devreye
İngiltere ve Fransa girdi.
Teklifleri şuydu: Girit Yunanlılara verilemezdi,
ancak Osmanlı da Girit
Açılımı yapmalıydı. İlk şart,
askeri harekat hemen durdurulmalıydı.
Silah bırakacak isyancılar için
umumi af çıkarılmalıydı.
Tanıdık geliyor mu? Devam edelim:
Girit yoksuldu;
Ada halkı iki yıl vergiden muaf olmalıydı.
Padişahın atayacağı valinin biri Türk,
diğeri Rum iki yardımcısı olmalıydı.
Ayrıca resmi yazışmalarda
Türkçe zorunluluğu kaldırılmalıydı.
Osmanlı açılımı
kabul etti.
Türkler rahatladı; köy ve mezralarına döndü.
Müslümanlar,
Bu açılım ne kadar güzelmiş demeye başladı.
Açılımın ikinci aşaması: Jandarma yeniden düzenlendi.
Osmanlı 1878'de Ruslara yenilince,
Girit'te ayaklanma oldu.
Olan, köylerine dönen açılım kurbanı Türklere oldu;
Evleri, tarlaları yakıldı; canlarından oldular.
Osmanlı ordusu yine isyancıların peşine düştü.
Ve devreye yine Avrupalılar girdi.
Girite özel imtiyazlar tanındı; Yani yeni
bir sözleşme / açılım yapıldı.
25.10.1878'deki bu Halepa Sözleşmesi /
Açılımı şöyle olacaktı:
Girit Valisi sadece Müslümanlardan seçilmeyecekti,
Hristiyan da olacaktı.
Vilayet genel meclisinde
Rumlar (49/31) çoğunlukta olacaktı.
Hristiyan kaymakamlar Müslüman
kaymakamlardan sayıca fazla olacaktı.
Vilayet Meclisi ve mahkeme dili Rumca olacak;
Ancak resmi zabıtlar ve dilekçeler
Rumca ve Türkçe olabilecekti.
Ve en önemlisi asayişi sağlayan jandarma,
yerli halktan seçilecekti. Osmanlı
bu açılıma da Evet dedi.
Yeter ki kardeş kanı dursun diyordu.
Diyeceksiniz ki Durdu mu? Hayır...
Açılımın üçüncü aşaması:
Avrupa'ya müdahale hakkı
En büyük isyan 1896'da oldu.
Girit yanıyordu.İngiltere, Fransa, İtalya,
Almanya, Rusya asayiş amacıyla
Savaş gemilerini Girit'e gönderdiler.
Ve Osmanlıya yine,
yeni bir sözleşme / açılım dayattılar.
Girit valisi kesinlikle Hristiyan olacaktı.
Vali, adada karışıklık çıkması
halinde Batıdan silah ve asker yardımı isteyebilecekti.
Hemen genel af ilan edilecekti.
Memurların üçte biri Hıristiyan olacaktı.
Avrupalı hukukçular
adli bir ıslahat reformu hazırlayacaktı.
Osmanlı bu
açılıma da boyun eğdi.
İstanbul'un Girit'te açılım yapmaktan başı dönmüştü.
Elleri silahlı Rumlar artık şehir merkezlerinde
bile Türkleri öldürmeye
başladı. Girit'te oluk oluk Türk kanı akıyordu.
Toplu katliamlar başladı.
Türk köyleri yakılıp yıkıldı;
Türkler adadan kaçış yolu arıyordu artık.
Hanya ve Resmoda altmış bin
Müslüman sığınmacı kurtarılmayı bekliyordu.
Sonunda Osmanlı, 18.4.1897'de
Yunanistan'a savaş açtı.
Beklendiği gibi bir ay gibi kısa sürede
Yunan ordusunu perişan etti.
Türk ordusu Atina'ya girecekken,
Rus Çarı II. Nikolay'ın isteği ve
İngiltere'nin baskısıyla
II. Abdülhamit Türk ordusunu durdurdu.
Osmanlı, bırakın bir avuç toprağı,
Savaş tazminatı bile alamadı.
Aksine Girit'teki nüfuzunu kaybetti...
Açılımın dördüncü aşaması:
Otonom ilan edildi.
Diyeceksiniz ki, bu yenilgiden
Girit'teki Rumlar korkup sinmişlerdir.
Ne gezer! En acıklısı Girit'te yaşandı.
Türkler, Rumları kesecek iddiasıyla
Avrupalılar adaya asker çıkardı.
Asayişi artık onların askeri sağlayacaktı!
Türk askerine gerek yoktu.
Osmanlı askeri gidince
Rumlar bir daha ayaklanmazdı!
Gülmeyiniz, aynı gerekçeler günümüzde
Kıbrıs için de söyleniyor... Türk
askeri 1898'de Girit'ten çekildi.
Ada otonom ilan edildi.
Avrupalılar, Rumların ve Türklerin
can ve mal güvenliklerini garanti altına
aldıktan sonra adadan ayrılacaklardı.
Girit'e böylece barış gelecekti. Harika!
Girit valisini seçme hakkı,
büyük devletlerin onaylaması şartıyla Osmanlı
padişahına bırakıldı.
Sonunda Prens Otto Girit Valisi yapıldı.
Kısa bir süre sonra dört devlet adadan çekildi.
Ve sonuç: 1910 da Girit Meclisi
Yunanistan'la birleşme kararı aldı.
Girit onca açılıma rağmen 1913'de
Osmanlının elinden kuş olup uçtu, gitti!
Osmanlı, topraklarının çoğunu
diplomasi oyunlarıyla kaybetti.
Sizce bir ders alındı mı?
Bugün ders alınmış bir açılım mı? oluyor.
Yoksa tarih tekerrür mü? ediyor.
Mehmet Akif Ersoy’un şiirinde dediği gibi;
“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
'Tarih'i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Hayırlı haftalar, hayırlı başlangıçlar…
Ecz. Hasan KİLİT
Muratpaşa Belediye Meclis Üyesi