DÜŞ-ünü-YORUM

Genel Müdür Tökezlediğinde bu Kimin Suçudur?

Bir zamanlar işim gücüm yokmuş sanırım. Ne kadar çok yazı yazmışım…

Bakın 7 yıl önce Genel Müdürlerimizin yaşadıkları ile ilgili olarak neler karalamışım?

*****

Genel Müdürler ikiye ayrılıyor.


Bir yanda yıllarca aynı otelde Genel Müdür olarak çalışan, artık işletmesi ile bütünleşmiş, bütün yetkilerle donanmış profesyoneller. Bir yanda işe başladıktan en geç bir yıl sonra işletme ile yollarını ayıranlar.

Bu yazıyı yazdığım tarihte birkaç Otel Genel Müdürü örneği vermiştim. Onlar tesisleri ile bütünleşmiş, adeta sahiplenir olmuştu.

Nasıl başardılar, nasıl direndiler, kendilerini nasıl bu kadar benimsettiler, o ayrı bir yazı ve uzun araştırmalara konu olabilecek bir süreç. Hatta yönetim alanında verilen seminerlere girmeli başarıları. Üniversitelerin insan kaynakları bölümlerinde tez olmalı.

Yeni Genel Müdür neden tökezler?

Sezon sonudur.


Bir tarafta yeni otel yatırımlarının yolunu gözleyen işsiz Genel Müdürler… Mevcut otellerin başındakilerin boşaltacağı koltukların haberlerini başkalarından önce duymak için hazır bekleyen profesyoneller.

Bir tarafta da geçen sezonun performansından memnun olmayan ve yeni yönetim arayışlarını hızlandıran yatırımcılar.

Bir şeyler olur… Yollar kesişir… Görüşmeler yapılır ve el sıkışılır.

Genel Müdür ile İşveren arasındaki ilişkinin bir Katolik nikahına mı, gelip geçici bir flörte mi dönüşeceğinin şifreleri daha el sıkışma aşamasında mı belirleniyor acaba?

Yukarıdaki soruyu objektif bir yaklaşımla ele almak ve cevaplarını bulmak gerekiyor. Sağlıklı cevaplar bulunursa bu yüksek devir hızına bir çözüm üretilebilir.

Şimdi bir senaryo takdim ediyorum.


Not: Senaryo gerçekten de bir senaryodur… Hiç kimse ile ilgisi yoktur!

İşsizdim. Tanıdığım Bakanlık Bürokratlarına, Tur Operatörlerine, Genel Müdürlere, Medya Yöneticilerine, Otel Yatırımcılarına, tedarikçilere iş aradığım haberini iletmiştim.

Bir gün bir Otel Genel Müdürü arkadaşım X Otelin Genel Müdür aradığı haberini verdi. Kendisi çalışan bir Genel Müdürdür. Çalışmayanlar zaten bu haberi kendilerine saklar.

İnternetten kısa bir araştırma yaptım. X Otelinin yatırımcısını tanıdığını tahmin ettiğim Y Ağabey’e bu Otele Genel Müdür olmak istediğimi söyledim.

İşsizdim. Moralim bozuktu. Birkaç ay işsiz kalmamı karşılayabilecek moral, fiziksel ve maddi donanımdan yoksundum. Otelin sahibi olan grup, Otel, Çalışanlar, Önceki yılların performansı ve bir önceki Genel Müdür’ün ayrılma nedeni hakkında uzun uzadıya araştırma yapacak ne zamanım, ne gücüm vardı.

Bir hafta sonra Y Ağabey randevuyu aldı. Otelin sahibi olan grubun Z Kentindeki genel merkezine davet edildim. Yönetim Asistanını aradım, yardımcısı çıktı. Bana adres, randevu saati gibi detayları verdi, telefonu kapattı.  Eve sevinçle uçtum. Akşam eşimle bir şarap açıp gelişmeleri kutladık. Bana şans diledi. Gece gözüme uyku girmedi. Seyahat masraflarımla ilgili bir not iletilmemiş olmasına da kafamı takmadım.

Birkaç gün sonra X Otelin sahibi olan grubun genel merkezinde idim. Yönetim Asistanının odasında birkaç saat bekledim. Randevu saati biraz aşılmıştı ama önemsemedim. Sabrımı deniyor olabileceklerini düşündüm.

Akşama doğru Yönetim Kurulu Başkanı’nın ofisine alındım. Başkan epeyce yorgun ve gergin görünüyordu. Sakinliğimi bozmadım, gülümsedim, elimi uzatıp saygılı bir selam verdim. Belli belirsiz bir cevap geldi. İşaret ettiği koltuğa oturdum.

Görüşme yarım saat sürdü. Önceki işyerimden ayrılış sebebim, kaç otelde Genel Müdürlük yaptığım, kendi Otelleri için neler düşündüğüm ve Genel Müdür olmam halinde neler yapabileceğim başlıkları altında, genelde Başkan konuştu, ben onayladım. Görüşme bitti, ofisten ayrıldım. Yönetim Asistanı ‘ Biz sizi mutlaka arayıp gelişmeleri haber veririz’ dedi.

Yaşadığım Kente döndüm. Gergin bir bekleyiş başladı. Umutlu, iyimser bir bekleyiş... İlk çocuğumun doğumunda, doğum odasının kapısındaki bekleyişe benziyordu. Ne ile karşılaşacağını bilmeden ama zihinde hep olumlu bir senaryo kurgulayarak.

Birkaç hafta sonra Şirket Merkezine yeniden davet edildim. O akşam da, eşimle bir kırmızı şarap açtık, işe alınmamı kutladık. Randevuyu almış ve hemen biletimi almıştım.

Yine akşama doğru Yönetim Kurulu Başkanının ofisine buyur edildim. Randevu saatini 2 saat aşmış olmalarının hiç önemi yoktu.

Aramızda üç konu geçti.

" K Bey, hayırlı olsun. Otelimize Genel Müdür olmak için yüzden fazla başvuru oldu. Sizi tercih ettik. Özellikleriniz ve deneyiminiz ilgimizi çekti."

Dakika bir gol bir. Klasik baskı altına alma girişi. Henüz detayları bile konuşmamıştık.

"Gelelim maaşa… Nedir düşünceniz?"

"Efendim sizin takdirinize bırakıyorum"

Bu da kendi kaleme bir gol.

"Teşekkür ederim. Bizim bu pozisyon için uygun gördüğümüz miktar XXXX YTL’dir."

Patron, iyi bir takım dizilişi ile sahaya çıkmadığımı, doğru taktikleri uygulayamadığımı çözdü. Bir gol daha. Ama olsun. Hiç yoktan iyidir. Ben çok çalışır, kendimi kanıtlarım. Onlar da mutlaka bunu takdir eder, zamanla maaşımda iyileştirme yaparlar.

"Teşekkür ederim efendim."

"K Bey, bizim Şirkette mesai kavramı biraz esnektir. Klasik sınırlamalara pek uymayız. Bakın akşamın bu saati olmuş, ben hala işimin başındayım."

Ofis Anfield Road gibi görünmeye başladı gözüme. Başkan Liverpool, ben de Beşiktaş. Kötüye gidiyoruz. İnşallah hezimet olmaz.

"Efendim turizm bir fedakarlık mesleğidir. Turizmcinin evi Otelidir. Ben 24 saat Otelde kalmaya alışkınım. Çalışma anlayışım budur."

"Teşekkür ederim K Bey. Geçen yıl doluluklarda sorun yaşadık. Bu yıl siz Otelimizi dolduracaksınız mutlaka. Acentelerle ilişkilerinizin iyi olduğunu öğrendik."

Genel Müdürün görev tanımı ‘Oteli doldurmak’ la sınırlandı artık. Gerisini onlar halleder. Oteli dolu Genel Müdür başarılı, boş bırakan Genel Müdür başarısız. Bu kadar basit.

"Efendim, en kısa zamanda size bir bütçe hazırlayıp takdim ederim. Ama sizi mahcup etmeyeceğime inanıyorum. Bu sezonu 70% doluluk ortalaması ile bitirmeyi umut ediyorum"

"K Bey, umut etmeyin. Yapın. Oteli doldurun. Biz bu Oteli kredi ile yaptık ve oradan sağlayacağımız gelirler mutlaka kredi taksitlerini karşılamalı"

Goller yağmur oldu, yağıyor.

"Peki efendim.Bir kaç husus vardı sormak istediğim,izin verirseniz……"

"K Bey, bizim şirkette soru sormak Başkan’a özgü bir yetkidir. Biz çalışanlarımızdan sadece cevap bekleriz. Bir de oteli doldurmasını."

"Baş üstüne efendim. Şimdi izninizle…"

"K Bey, hemen yarın başlayın. Otelde durmak yok. Doğru acentelere. Hemen görüşmelere başlayın. Oteli satın. İyi haberler bekliyorum."

"Hay hay! Müsaadenizle."

Çıktım. Skor tabelası meslek hayatımın vardığı en aciz durumu yansıtıyordu. Gerildim. Üzüldüm. Ama işsizlik göze alabileceğim bir risk değildi. İNŞALLAH kısa zamanda göze girecek ve yerimi daha güzel koşullarla sağlamlaştıracaktım.

Yönetim ekibi, finansal politikalar, personel, harcama yetkim, mesai sürelerim, bütçe, haklarım,  sene sonunda prim, sözleşme gibi konuları konuşmamıştık. Olsun. Zaten Akdeniz’de de bunlar rafa kalkalı çok olmuştu.

Akşam uçağına bindim. Yolculuk, içimin bir yansıması gibi türbülansla geçti. Epey sarsıldık. Eve vardım. Eşime olan biteni anlattım. Zor ve yoğun bir sezon yaşayacaktık. Çoğu geceler bir arada olamamak sıradan bir akıbet olmuştu. Yutkundu ve kabullendi.

Ne demişler, her başarılı erkeğin arkasında mutlaka kadını vardır.

İşe kavuşmuştum. Bu her şeyden önemli idi. Eşime ve kendime bu işin son olacağı, burada kalıcı olacağım sözünü verdim.

 

Yayın Tarihi
04.02.2015
Bu makale 1792 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!