Fincanı taştan oyarlar

Anadolu on binlerce yıldır uygarlıkların, kültürlerin harman olduğu yer. Taşında, toprağında insanlar zenginlik bulmuş. Mağaradan yerleşik düzene geçilmiş, yurt olmuş. Michlangela' dan binlerce yıl önce mermeri  tanımış, ölümsüzlüğü mermerde görmüş. Yok olmaktan kurtulanları, şimdi biz, hayranlıkla seyrediyoruz. Sanat bu diyoruz.

Taş ne büyük bir hazine. İşlemişler meskenler, kentler kurmuşlar. Uygarlığın tarihi, kültürü  Anadolu' da yaşanmış. Kıymeti bilinmemiş, korunmamış. Sahiplenemediğiniz bir başka alan, kıtalarla yarışacak kadar, bitki zenginliğimiz. Bunu Anadolu'nun yedi iklimine borçluyuz. Kültürünü oluşturduğumuz, ürününü aldığımız bitkilerden bazılarını yer adları ile birlikte hatırlayalım.

Önce şu bilinsin. Eş başkanın uygulamalarında domuz yağı var. Benim yazılarda yok. Ankara‘ dan başlarsak ilk armut akla gelir. Başka söz diyen olursa beni karıştırmayın. Devam ediyorum. Çay deyince akla Rize gelir. Fındık Ordu'nun, radyasyonlu mu onu bilemem? Elma Amasya, karpuz Diyarbakır, muz Alanya, portakal Finike,  incir Aydın, çekirdeksiz üzüm İzmir, kavun  Kırkağaç, zeytin Bursa ve Gemlik. İklime uyum  sağlayanlar Anadolu' nun her yanına dağıldı. Bazıları sıcak sever, bazıları serini. Konum kahve. Kahve bitkisi bizde yetişmez, daha sıcak yer arar. Osmanlının üç kıtaya kök attığı dönemde kahve Afrika' dan, Yemen' den İstanbul' a gelin gelir. İnsanların sevgilisi olur. Düşgünlüğümüz, kültürünü yaratmış, dünya öyle tanımış, Türk kahvesi demiş. Önce taze pişmiş, taze kahveyi, taze elden içelim.

Sonra kahveci güzeli dillensin ...

  -  Fincanı taştan oyarlar ,

      İçine kahve koyarlar.

  -  Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.

     Öyküsü uzun, zaman kısa, yer dar .

  -  Kahve dövücünün, hınk  deyicisi.

     İktidarda bir baş, diğerleri hınk  deyici .

  -  Kahve parası.

     Müşterilerin, sevinsin diye çıraklara verdiği bahşişin adı.

  -  Gönül ne çay ister, ne kahve

      Gönül dost ister kahve bahane.

      Sıkıntılara açılan kapı.

  -  Kahve köpüklü olsun,

     Kallavi fincana konsun,

     Üstünden deve dorumu ile geçsin.

     Tiryakiden kahveciye ileti.

  -  Bir kahve içimi.

      Kahve uzaklık ölçüsü olmuş.

  -  Bir acı kahven de mi yok?

      Kahve ikram edene sahavet getirir, içene rahatlık.

       Kahvenin ağacını bilmeyiz. Tohumundan yapışanı  içmekten vazgeçemeyiz. Türk kahvesi diye aldım  diri, Grek kahvesi gibi. Dibek kahvesi dediler, aldım. Tadını bulamadım. Acaba göbek dediler de ben dibek mi anladım? Kahve ithal ürün. Çuvallarda gelir, toptancı kahvecilere satar. İşte kahveye işkence  o zaman başlar. Kahve dolabında kavrulur, dibekte dövülür veya değirmende çekilir. kına gibi ezilir.  Tenceresi cezve pişirilir, tası fincan katılır, ikram edilir.

        Kahvehane herkesin gittiği bir mekan. Kahveden çok çay, soğuk meşrubat içilir. Adı yine kahvedir. ABD neskafe ile rekabete kalktı, Türk kahvesi tahtından inmedi. Anlaşılan o ki ne rekabet , ne seçim, ne de ihtilal  onu indirmeye gücü yetmeyecek. Türküsü devam edecek.

  -  Kahve Yemenden, bülbül çimenden gelir.

     İçtim bir kahve sade,

     Eh gayri bana müsade.

Yayın Tarihi
03.01.2013
Bu makale 8292 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!