Faşizmin Felsefesi(*)

Faşizmin Felsefesi(*)

  “SİLENT LEGES İNTER ARMA”

                      “Bu söz Latince olup, bunu eski Roma’nın ünlü hatip, hukukçu ve düşünürü Çiçero, İsa’nın doğumundan yarım yüzyıl önce söylemiştir; «Silahların şakırdadığı yerde yasalar susar» demektir… o tarihten bu yana bütün uygar dünyada, özellikle savaş, ihtilal ve askeri yönetim dönemlerinde çok kullanılan bir özdeyiş niteliği almıştır” diyor Hıfzı Veldet Velidedeoğlu…

                       12 Mart askeri darbe döneminde ; “mademki sıkıyönetim Anayasal bir kurumdur; bu rejim altında yalnız hükümetin icraatını değil, sıkıyönetimin yasa sınırları dışına taşan icraatı olursa, onu da eleştirmek hakkımızdır sanıyorum.” …”Bir yazıda tezyif, tahkir ve tahrik” kasdı olmayınca onda suç unsuru da olmamak gerekir. Bir gün hava değişir ve öküzün altında buzağı aramak zihniyeti hâkim oluverirse o zaman “yağmur yağacak” diyen insanı, meşhur fıkrada olduğu gibi, “sen bana ördek” dedin biçiminde suçlamak her zaman mümkündür. Ancak böyle bir uygulama başlarsa, artık Çiçero’nun yukarıdaki sözü geçerli olur ve Anayasal rejimden söz etmeye imkân kalmaz. Tanrı aziz yurdumuzu ve halkımızı böyle bir karanlıktan esirgesin!” demişti, “Faşizmin Felsefesi” isimli kitabında…

  Bugün yaşamakta olduğumuz karşı devrim süreciyle, 12 Mart 1971 karşı devrim süreci arasında öylesine ilginç benzerlikler var ki sanki aynı süreci yeniden yaşıyoruz:

                   “Genelkurmay başkanı Memduh Tağmaç ile dört kuvvet komutanı tarafından hükümete verilen muhtırada, Atatürk ilkelerinin ve demokrasinin korunmasından söz edilmesine karşın 12 Mart 1971 askeri müdahalesinin faşist niteliği çok geçmeden ortaya çıktı” diyor…

    Bildiğiniz gibi 15 Temmuz 2016 Fetullahçı Terör Örgütü darbesi de aynı yönde (sanki Atatürkçü bir çizgideymişler gibi) bir bildiri ile başlamıştır…

                     “Gerçi 12 Mart müdahalesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kapatmadıysa da, vesayet altına aldı; 1961 Anayasasının getirmiş olduğu hak ve özgürlüklerden birçoğunu parlamento aracılığı ile kısıtladı; sendikal hakları daralttı; böylece, 12 Mart müdahalesinin ilerici aydınlara ve emekçi sınıfa karşı girişilmiş faşist bir hareket olduğu büsbütün açığa çıktı” diyor…

Bugün de Fetullahçı Terör Örgütü’nün hükümet darbesini bahane eden 

AKP iktidarı, Kanun Hükmünde Kararnamelerle TBMM’ni devre dışında bırakmakta ve  emekçilerin canına okuyacak bir kölelik yasasını Kamu Hükmünde Kararname yoluyla, TBMM’de görüşmeden kabul ederek “kiralık işçi” dönemini başlatmaktadır.

                    “Faşizm, devlet güçlerinin, özellikle silahlı kuvvetlerin desteği ile gerçekleşen ve düşün özgürlüğüne, emekçilerin örgütlenmesine karşı olan kapitalist dikta rejimidir. Bu rejimde resmi görüş dışındaki düşüncelere ve yayınlara yer yoktur; böylece faşizm «yasakçı»  dolayısıyla «işkenceci» bir rejimdir” diyor…

                AKP iktidarı darbe ile gelmedi ama geldikten sonra devlet gücüyle bir Faşist diktaya dönüşüyor. Düşünce özgürlüğü kalmadığından dünyada en çok tutuklu gazeteci Türkiye’de bulunuyor. Emekçi örgütlenmesine engeller konulmuş olup sendikaların örgütlediği işçi sayısı 1979 yılındaki oranlardan daha düşük seviyededir. 

                            “Mussolini’ye göre, «Bütünüyle faşizm yalnız yasa koyucu ve kurumlar oluşturucu bir doktrin değildir; tinsel (ruhsal) yaşamın eğiticisi ve lokomotifidir de… Faşizm hareketi, ruh kuvveti ve ruh eğitimiyle kendisini, bütün dünyaya yepyeni renk verecek bir devrim sayar»

Bugün de AKP iktidarı Türkiye’de herkesi imam yapmak üzere kolları 

sıvamıştır: bütün liseler imam-hatip lisesi yapılmaktadır. AKP iktidarı; ruh kuvveti ve ruh eğitimiyle kendisini, bütün İslam dünyasına renk verecek bir devrim saymaktadır. Öyle ki her mesleğin alt yapısı imamlık olmaktadır: İmam-Mimar, İmam-Mühendis, İmam-Avukat, İmam-Yargıç, İmam-Öğretmen, İmam-Sosyolog, İmam-Kaymakam, İmam-Bakan, İmam-Vali, İmam-Sağlık Müdürü, İmam-Çavuş, İmam-Albay, İmam-General, İmam-Yüzbaşı…

                          “Mussolini’nin faşist ekonomisinin temeli bireysel mülkiyete, yani kapitalizme dayanır. Üretim araçları (sosyalizmde olduğu gibi) devletleştirilmemiştir. Ancak faşizmin yaratmak istediği mülkiyet, liberalizmin mutlak mülkiyeti de değildir. Mussolini’ye göre; «Faşizm, mülkiyeti korur; ama onu toplumsal bir araç olarak düzenler; faşizm, özel mülkiyete saygı gösterir; ama onu ulusal ekonomiye ve yaşamın akışına katar. Mülkiyet bir hak ve bir görevdir»…

                        Son günlerde FETÖ (Fetullahçı Terör Örgütü) nedeniyle sanık durumunda bulunan öğretmenlerin bile bankalardaki hesaplarına, kredi kartlarına, el konulması faşist İtalya’dan daha geri bir uygulamadır. Elbette FETÖ’nün ileri gelenlerinin, imamlarının, devletteki örgüt başlarının, FETÖ sayesinde veya FETÖ’nün gönderdiği paralarla oluşturdukları malvarlıklarına tedbir konulması doğrudur. Ancak küçük memurların, eline silah almamış, talimat vermemiş darbe yapması söz konusu olmayan, olması da mümkün bulunmayan küçük devlet memurlarının, öğretmenlerin, mühendislerin, FETÖ örgütünden elde edilmediği açık ve kesin olan mallarına tedbir konulması kabul edilemez. Bu uygulama Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin hükümlerine aykırıdır.

                          “Faşizm kişisel bir rejimdir. İtalya’da faşizm demek, Mussolini demekti.”…”Faşist hükümette bütün bakanlar ve bütün müsteşarlar birer erdir, şeflerinin (yani Mussolini’nin) gösterdiği yere giderler ve dur dediği yerde dururlar” …”Demokrasiye, ilberalizme, sosyalizm ve komünizme anonim siyasal doktrinler gözüyle bakılabildiği halde (çünkü halk kitleleri bunların kurucularını bilmezler) faşizmi, kurucusunun kişiliğinden ayırma olanağı yoktur”…

Bugün Türkiye’de durum ne kadar farklıdır?

                         29 Ekim Cumhuriyet Bayramı öncesinde Ankara Valiliğinin 30 Kasım’a kadar her çeşit yürüyüş, açık hava toplantısı ve eylemi yasaklaması bir tesadüf müdür? AKP iktidarı, uzun zamandır Ulusal bayramları yasaklıyor ve kutlanmalarını engellemek için her fırsatı kullanılıyor. Kısacası Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetini tasfiye ediyor.

(*)12 Mart Faşizmin Felsefesi

Evrim Yayınları Yayın No:43

Basım tarihi : 31.01.1990 

Yayın Tarihi
15.11.2016
Bu makale 1188 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!