BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Dr. Devlet Bahçeli'ye Çağrı...

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)'nin 1Kasım seçimlerinde aldığı mağlubiyetin kaynağını, bahanesini başka yerlerde aramaya hiç gerek yoktur. Kaynağı bellidir. Elli seneden beri içinde bulunduğum Türk milliyetçiliği hareketine hasbelkader fikri katkı yapmış, hizmet etmiş, bu dava uğruna baskı görmüş, yara almış, darbe yemiş, serdengeçti gençler yetiştirmiş bilim insanı bir akademisyen olarak söyleyeceğim çok şey olsa da, özdeyişte kalmayı tercih edeceğim.

***

Doğrudan söylemeliyim ki bu mağlubiyetin ve bundan sonraki gelişmelerin tek kaynağı ve sebebi, Devlet Bahçeli ve çevresine topladığı kadrodur.

Herkesin aklını başına devşirip egolarından kurtulması gerekir.

Aklın ve mantığın çizdiği yolu seçip sonuca gitmesi gerekir.

Devlet Bey'in bilge kişiliği ile aklını duygularının önüne koyup, yetki ve sorumluluğun gereğini yapacağına ve siyasi kimliği daha çok hırpalanmadan doğruyu yapacağına olan inancımı korumaya çalışıyorum.

***

Basından okuduğum kadarıyla, Devlet Bey, bazı parti teşkilatıyla yaptığı toplantıda nasıl ki durum değerlendirmesi yapmış ise; zatına karşı tabandan gelen "başarısızlık tepkisini" dillendiren kadroların temsilcileriyle de pek âlâ bir araya gelebilirdi zamanında, onların görüşlerini alabilirdi, partinin geleceğine yön verecek olan kadrolara söz hakkı tanıyabilirdi.

Yapmadı...

'Ufak olsun benim olsun' çemberinde kendini kurtarmalıdır artık!

Yetmemiş ki; onlarca il ve ilçe teşkilatlarını kapatıp tabelasını indirtti!

Unutulmasın ki bu siyasi hareketin omurgası, ülkücü harekettir.

Bu harekete inanan ve canını gerektiğinde feda eden ülkücü kadroların bilge kişilikli Devlet Bey'e karşı saygılarını koruyacaklarından şüphe edilmemelidir.

Başarısızlığı 'başarı' (!) olarak takdim etmeye, göstermeye, savunmaya hiç bir aklın kârı olamaz. Buna göre, gerçekleri konuşurken kırmadan, kırılmadan karşılıklı görüş teatisinde bulunularak sorunların temelden çözümü için ortak bir yol bulunmalıdır.

Bunu yapmak ve başarmak Devlet Bey için zor bir iş de değildir.

Yeter ki 'hırs' ve 'inat' gömleğinden sıyrılsın...

***

MHP Kayyum eline düşmeden Devlet Bey'in önünde artık tek yol vardır; partiyi olağanüstü kongreye götürmek...

Partiye yeni bir diriliş ivmesi kazandırmak...

O takdirde itibar kazanacak, saygı görecektir...

Bugün, ülkücü hareketin omurgası eğilip bükülmeye çalışılırken dağılma riskini de taşımakta olduğunu unutmayalım.

Görülen odur ki; bitmekte olan saygıyı yeniden kazanmak ve saygınlık ortamını hazırlamak şarttır. Sevgi, saygı ve saygınlık kaybedilmemelidir; yanlıştan çıkıp doğruya yürümek gerekiyor.

Herkesin sinir tellerini akort etmesi de şarttır.

İleri geri konuşup ülkücü harekete zarar verilmemelidir.

Kastım susmak-suskunluk değildir; aksine konuşarak çözüm bulunur ancak; konuşup doğrular ne ise onların bulunması gerekiyor.

Bunun yeri artık ne bireysel görüşme, ne de aracıların dedikodu kumkumasıdır; tek yeri, MHP'in olağan üstü kongredir.

***

Kimse kimseye konuşma ambargosu da uygulayamaz.

Doğrular ve iyiler ne ise onların belirlenmesi ve yapılması gerekirken, yanlışlardan medet ummak, yanlışı emsal almak doğru değildir.

Ülkücü hareketin her geçen gün biraz daha eriyip yok olmasına zemin hazırlayanlar, büyük sorumluluk altındadırlar.

Konuşmadan, sorunları tanımlayıp çözümler üretmeden, içine sürüklenen çukurdan nasıl çıkılır, nasıl canlanır, nasıl daha ileriye gidilir!

***

Ülkücüler Devlet Bey'i sever, her ülkücü, ülkü temelinde bağlıdır birbirine. Devlet Bey'i, Kürtçü ayrılıkçı, RTE kulisçisi biri tarafından "metihli savunma" durumunda görmek, bizlere zül olmaktadır. Kim bilir Devlet Bey'in zoruna ne denli gitmiştir!

Kusura kalmasınlar, buna sebep olan yine kendileridir.

Önceki genel başkanlık seçiminde de bir öneri yapmıştım; Devlet Bey'in 'onursal genel başkan, bilge lider' olarak gönüllerdeki yerini alması gerektiğini ifade etmiştim.

Ancak itibar görmemişti. Yanlışa devam edilmiştir...

***

Siyasi partilerin amacı, iktidar olmak ise, bunu yapacak kadrolara sahip olan MHP neden bugünkü duruma düşürüldü?

Bunun sorgulanması şarttır.

Suç ve sonuç bağlamında gerçekleri bilip herkesin sorumluluğunu yerine getirmesi gerekir.

Devlet Bey, gönüllerdeki konumunu da harap etmeden "izzet-i ikbal" ile çekilmeli, genç ülkücü kadrolara bırakmalıdır yerini.

Devlet Bey'in MHP'nin başında kalma lüksü yoktur.

Bu inat ve ısrar devam ederse, Türk milliyetçiliğine, ülkücü harekete en büyük zararı vermiş olacaktır. Ülkücü harekete daha çok zarar vermeden ülkücülerin gönüllerindeki lider olarak kalmalı; gönül sarayındaki yerini almalıdır.

Ülkücüler 'artık yeter' diyor ve fikir, dava zarar görüyor, herkesin canı acıyor.

***

Şunu da belirtmeliyim ki; MHP, bizim için de, başkası için de sıradan bir siyasi parti değildir. Kutlu bir davanın siyasi kalesidir.

Her ülkücü, her Türk milliyetçisi bu davanın değişmez ve yılmaz neferidir..

Bu da böyle bilinmelidir.

Yayın Tarihi
05.03.2016
Bu makale 1358 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!