Doğum mu? Ölüm mü?

Ülkemiz yıkım dolu günler yaşıyor ve adeta bir sınav veriyor. Öyle farklı boyuttaki olaylarla terbiye olduk ki yıllardır, farkında olup da susmayı tercih eder olduk milletçe… Tepkisiz, ilgisiz hatta ruhsuzluğumuzla zaman zaman insanlığımızdan utanılacak kadar!..

 

Siyaset yazmayı sevmiyorum, aslında siyasetle ilgilenmek de istemiyorum… Ancak tepkisiz ve ilgisiz bir yaşam sergilemek de istemiyorum. Yeri geldiğinde dikkatli bir üslûpla düşüncelerimi ince nüanslarla ortaya koymak benim tarzım.. Çünkü her ne kadar demokrasi, düşünce ve yaşam özgürlüğü denilse de, bunlarla ilgili tepki çekmek istemiyorum.. Basın özgürlüğüne da inanmıyorum. Aslına bakarsanız sorun burada.  Demokrasilerde özgürlük olsa da, sürü psikolojisi ile yaşayan toplumumuzda itaat etmeye endeksli yetiştirilmişiz. Koşulsuz biat ve saygıyı ön planda tutan çoğunluk arenalarda dürüst olamıyor, ancak iş özel hayata geldiğinde başlıyor eteğindeki taşları dökmeye ve gerçek duygu, eleştiri ve ruhunu ortaya koymaya hiç çekinmiyor bunu yaparken ağır ve acı eleştirilerini sıralıyor peş peşe güvendiği insanlara. Yaşayan, üreten ve sıkıntılarla boğuşan ülkemizde dirlik ve düzen hep çok görülmüş uzun tarih dokümanlarınca da ortaya konulduğu üzere.. Birileri düğmeye basıyor senaryo oyuncuları  argümanlarıyla rotayı belirliyor. Amaç senaryonun sonundaki nihai hedefe ulaşmak..

 

ORTADOĞU hep iştah kabartmıştır. Ekonominin tüm Dünya’da var olan çöküşünü hep beraber izliyoruz. Sahip olunan Doğal kaynaklar bu bölgenin yeniden oluşturulmasına neden olmuş, oyuncular ülkelerin idareleri üzerinde yazılan senaryolarının hayata geçirilmesine önem vermişler, coğrafyamızda güçlü bir ekonomi, kalkınmış ve barış içinde büyüyen ülkeler işlerine gelmemiştir. Planlarını bir bir ortaya koyarak hedeflerine ulaşmaya devam etmişler, karıştırmışlar, düşman etmişler, “tavşana kaç tazıya tut misali”, iç kavgalar, savaşlar ve düşmanlıklar üreterek başarı sağlamış ve sağlamaya devam etmektedirler. Ortadoğu’ya yeniden şekil ve roller vermek üzere de gereğini yapmayı sürdürmektedirler.

 

AB’ne bizi almaları için uyum sürecinde pek çok atılım yapan ülkemiz, gördüğünüz gibi AB’nin EKONOMİSİNİN genel anlamda çöküşe geçmesiyle iyi ki de almamışlar dedirtiyor şimdilerde. Ancak AB ne uyum sürecinde pek çok değişim hatta EVRİM geçiren ülkemizde, birlik ve bütünlüğünde insan hakları ve ileri demokrasiye geçecegiz diye önemli bazı değerlerini, dinamiklerini örselemiş ve beraberlik harcının aşınmasına neden olan olgularla, ciddi sarsıntılar geçirmiş ve geçirmektedir. Yine etnik bölünme baş rolde içten içe kendini yok eden ya da bölen bir sürecin işlemesine neden olan senaryolarında aklı selim hareket kabiliyeti neredeyse noktalanmıştır günümüzde.. İşte bu yüzden artık TEPKİSİZ, RUHSUZ ve İLGİSİZ bir toplum olduk.

 

Deprem nedeniyle Doğu’da yaşanılan doğal felaketin Allah tarafından bir ihtar olarak KÜRT’leri hedef aldığını söyleyen aklı selim diye tanıdığım pek çok insanı dehşetle dinliyor ve bu düşmanca tutumlarını İNSANCA değerlendirme yapabilmeleri adına değiştirmeye çalıştıkça da onların negatifini kendi üzerime çektiğime şahit olmak beni dehşete düşürüyor.. Onlar, her KÜRT’ü PKK’lı ya da yandaşı gördükleri için bunu yapıyor artık onlar da tepkisiz kalmak istemiyor haklı olarak. Sonuç; senarist yazdığı senaryoda görüldüğü üzere başarılı bir şekilde ilerliyor. Toplumuzda ciddi bir sancı yaşanıyor artık. Sonu doğum mu?, yoksa ölüm mü? Olur bilinmeyen bir sancı.

 

Yayın Tarihi
15.11.2011
Bu makale 10171 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!