Ben çok nadiren sapma göstermiş bir gazeteciyim.
Genellikle ortadan tutmaya çalışırım.
Ama hep eleştirilirim.
Birilerinin yanında olmadığım için karşı taraftan, birilerinin doğru hareketini desteklediğimde yandaş taraftan gibi sapkın yakıştırmalara hedef olduğum olmuştur ama herkes az çok beni tarafsız tutumumla sevmiştir.
Sevmiştir diyorum, mütevaziliği bir yana bırakırsam, ben gerçekten sevilen bir gazeteciyim.
Kendi egomuzu tatmin ettik, gelelin diğer egolara.
Kadınlar Plajı
Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Kadınlar Plajı kuracağını ilk defa basın karşısında Döşemealtı’ndaki Huzurevi’nin açılışında söyledi.
Üstüne basa basa “Türban Plajı değil” dediği halde, hocanın fikri neyse zikri odur misali, bizim kafa Ak Partili kadınlara plaj gibi algıladı. Bunun ucu da türbanlı kadınlara gidip dayandı tabi.
İlk yazımı böyle düşünerek eleştirisel kullandım.
Kadınlar Plajı’nın yanlışlığına vurgu yaptım.
İlk itiraz Hasan Subaşı ile yaptığım sohbette geldi.
Subaşı, “Türkiye’de ve Antalya’da deniz kenarında yaşadığı halde denizden yararlanamayan bir yüzde 30 kadınımız mevcuttur. Eğer kadın haklarından bahsediyorsak, bu kadınların denize girme hakkını da savunmalıyız ve bu açıdan Türel’in Kadınlar Plajı düşüncesi çok doğru. Kaldı ki eskiden Antalya’da ve ilçelerinde de vardı kadınlar plajı. Bu ayıp değildir ve doğru karardır. Erkeklerle denize giremeyecek karakter, kültür, aile yapısı taşıyan kadınlarımız denize girme hakkı olmalıdır ve Türel doğru yapmıyor…”
Bir sonraki gün Yavuz Özcan Parkı içindeki Çağdaş Yaşam Lokali’ni işleten Hüsnü Şahin ile sohbet ettim.
Hasan Subaşı için belki merkez sağ liberal tanımlaması içinde kadın plajını desteklemesini merkeziyetçi yapısına bağlayabilirsiniz. Ama Hüsnü Şahin, yıllarını Kurtuluş Fraksiyonuna vermiş, iyi kadrolarda lider noktalara yükselmiş, Kurtuluş için hapiste yatmış ve ilericiliği, solculuğu, sosyalistliği asla tartışılmayacak bir dostumuz da Kadınlar Plajı’nın doğruluğunu anlattı. Yıllar önce Antalya’da kadınlar plajının olduğunu vurguladı, bir çok kadının Antalya’da erkeklerle eskiden de aynı yerde denize girmediğine işaret etti.
Evet bu iki görüş noktasında ben bir önceki yazımdaki görüşlerimden biraz geriye adım atıyorum, doğru olabilir, erkeklerle aynı mekanda denize girmek istemeyen kadınların da denizden yararlanma hakları elbette olmalıdır…
Sürgün ve ANSAN
Büyükşehir Başkanı Menderes Türel’i, Subaşı ve Hüsnü Şahin etkilemesi ile kadınlar plajı konusunda desteklerken, Sürgün ve ANSAN konusunda düşünmesinin doğru olacağını sanıyorum.
Sürgün diyorum, bugüne kadar Türel’in tayinlerine şahsi olarak sürgün hiç demedim. Ama bu yapılan resmen sürgün. Kanserli bir personelinizi hastanesi, kanser tedavi merkezi olmayan bir yere tayin ederseniz bunun adı sürgün olur. Yazıktır, insanlık ötesi bir durumdur. Bu insanı ölüme göndermek demektir.
ANSAN konusuna gelince, bu da yanlış bir zamanlamada yanlış bir karar gibi görünüyor. AKSAV’ı devralmadınız, Piyano Festivali’ni paramparça ettiniz, şimdi ANSAN. Yani Antalya Sanatçılar Derneği’nin buluşma, birleşme, sanatsal güç oluşturma mekanını alacaksınız. Bence sanatseverler sizin bu davranışlarınızın arka arkaya gelmesini sanat düşmanlığı olarak algılama noktasına itilecektir. Düşünülmesinde yarar vardır. Ama tek bilen sizsiniz elbette, yetkiniz var yaparsınız, faturasına da katlanırsınız. Bizimkisi bir dostluk hatırlatması…