Deveye diken...

                 Belleğimizin karanlığında dolaştığımızda Cumhuriyet Halk Partisinin İkinci Genel Başkanı, “İkinci Adam” Rahmetli İsmet İnönü, Nazilli Basma Fabrikasında 25 kuruş usulsüzlük tespit olunduğunda başbakanlıktan istifa etme kararı almıştı. 

                İsmet İnönü, 25 kuruşluk açık için bütçeyi bağlatmayan, 1 kuruş olsa dahi, hesap hatasının araştırılmasını isteyen devlet adamıdır. Her imkânın elinde olduğu tek parti döneminde bile servet sahibi olmayı değil, ülkenin esenliğini düşünmüştür.

       “Namuslular en az namussuzlar kadar cüretkâr olmalıdır’’ sözü, adeta bugün için söylenmiştir.

                Günümüz başbakanı ise telefon ses kaydının montaj ve komplo olduğuna seçmenlerini inandırarak onları kandırmaya uğraşıyor, elbette ki dünya, sadece Türkiye’den ibaret değil. Çok merak ediyorum doğrusu, başbakanın herhangi bir ülke ziyaretinde o ülkenin devlet başkanı bizimkini nasıl karşılayacak, nasıl el sıkışacak. Hadi diyelim filanca ülkenin başkanı da normal davranmaya kalktı, peki o ülkenin halkı demeyecek mi: “Ulan oğlum, adı bu kadar yolsuzluklara karışan adama devlet töreni niçin yapıyorsun?” diye.

                Gittiği ülkenin halkı tarafından dahi dışlanarak, istenmeyecek.  Olaya küresel bakmak gerekiyor, bu iş bitmiştir. Türkiye Başbakanı Dünya devletlerinin gözünde sıfırlanmıştır. Artık dört yerinden yırtınsa aklanamaz, kendisi de bunu çok iyi biliyor. “Madem bitiyorum herkesi de bitiririm” zihniyeti var gibi artık. Umarım giderken iç savaş çıkartmaz. Memleketi soyanların ses kaydında o kadar çok Allah ifadesi geçiyor ki, milletçe dua istemeye korkar hale geldik, bizi de hırsız sanacaklar zira. Öylesine ki “Arslanbek Sultanbekov” isimli ozana ait, Ortaasya türkülerini anlatan “Dombıra” türküsünü bile utanmadan yürüttüler. Dün facede evinin soyulduğunu duyuran arkadaşımı okuyunca kendimizi iyice emniyete almamız gerektiğine inandım. Fi tarihinde kapımızı açık bırakarak komşuya, çarşıya, pazara gönül rahatlığıyla çıkardık, esnaflarsa kapılarının ağzına iskemlelerini ters çevirip cumaya giderlerdi.

                Gelelim bakan çocukları ve hükümeti satın alan Rıza Sarraf’a, şimdi aklanmış mı oldular yani? Belli ki, bizi aptal sanıyorlar ama halk, sonlarını getirecek artık! Reza‘ya tahliye kararı veren hâkim, Taksim Dayanışma Üyeleri‘nin evlerinde hukuksuz arama yaptıranmış meğerse!  Ne diyelim sağlam hâkimmiş vallahi. Bakan çocukları ve Reza Zarrab için tahliye kararı veren mahkemenin esas hâkimi yıllık izindeymiş çünkü! Şimdi Bilal oğlanın niye savcıdan saklanıldığı anlaşıldı, kazara ifadeye gitseydi, değil kendini yedi sülalesini yakacaktı! Ayrıca Ebru Gündeş, namuslu kocasının tahliyesine son model jeepiyle giderken kıçında donu olmayanlar, açlıktan nefesi kokanlar, asgari ücrete layık görülerek üç kuruşa talim ettirilenlerse, kenardan gözyaşlarıyla bu masumu (!)alkışlıyorlardı. Kısacası deveye diken...

                Ne dolaplar dönerse dönsün, Türkiye'yi dinciler, takunyalılar, sarıklılar yönetemeyecek.

                Gözünü açan toplum, bu denli ahlaksızlığa, bu kadar rezilliğe, rüşvete oy vermez herhalde, gerçi kamyonlarla oylar çıkmaya başladı bile, sahtekârlık dizboyu.

                 Direnişçi gençlerimiz Solcu olsa, Ateist olsa, Sağcı olsa ne fark eder, elleri uzun değil en azından.

 

Yayın Tarihi
02.03.2014
Bu makale 7703 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
SEÇİMLERDE EVET MÜHRÜ YERİNE PARMAK BASMAYI TEKLİF EDİYORUM ..Geçen seçimlerde parmak boyanmadı

HacerAltıntaş 03.03.2014

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!