Ders almak !

Öğrenmek fiilinin yerine gelmesi için ortada iki aklın olması gerekir. Birinci akıl öğrenecek olan kişinin ikincisi ise öğretenindir. Öğretme fiili içinde doğal olarak aynı kural geçerlidir. Veren ve alan. Dünya zaten bu denge üzerine kuruludur. Bu denge ortadan kalktığında, sıkıntılar başlıyor demektir. İnsanlık tarihi ders alma, aldığı ders üzerinde ilerleme ve sonra dersini unutma ve sonra da ya hatırlama, ders çıkarma, kendini yenileme veya her şeyi inkar etme, böylece yok olma üzerine kuruludur diye bir felsefi söylemle, özetlenebilir. Öğrenme ile ders alma anlamlarını farklı kılan şey ise öğrenilen bilginin kişi tarafından çok geniş çaplı algılanması, hatırlanması ve bu bilgi ile gelecekteki yaşamın kurallandırılmasıdır. İşte bu fark öğrenme ile ders alma, ders çıkartma hatta tecrübe ile adlandırılır. Bütün bunları neden yazdım? Amacım aldığım dersi sizinle paylaşmak, ders çıkartmak.

Türkiye’nin son 25 yıllık kitle turizm hareketinde, kamu ve özel sektör neler öğrenmiştir ve öğrendiklerinden ne dersler çıkartmıştır? Böyle zor ve çetrefilli soru kuşkusuz bir makale içinde cevaplanamaz. Bu bir çeyrek yüzyılın enine boyuna muhasebesi, rakamsal verilerle desteklenerek yapılması gereken bir hesaplaşma olacaktır. İşin içine övünme ve böbürlenme katmadan veya yapılan yanlışları abartmadan gerçeği ortaya koymak gerekir. Zaten bilimsel bir çalışmanın kuralı da budur.

Benim yukarıda sorduğum genel soruyu daha güncel olarak değerlendirme yani krize dayalı bir yorum olarak bugün sorabilirsiniz. Kısaca biz krizi öğrendik mi? Geçmişte yaşadığımız olaylardan ders alabiliyor muyuz? Tecrübemiz var mı?

Turizmde yaşanan aslında global krizin turizme yansıyan boyutunda, yazılanları ve yapılan yorumları okuyunca bizim geçmişteki krizlerden ders almadığımızı düşünüyorum.

Öncelikle kamu kesimi, hükümetin başı, 6. Pakette, turizmi satır aralarında mercekle aranır hale getirmiş ise ve bu hükümetin Turizm Bakanı, her açılan paket sonrası bir sonrası paket ümidiyle, sektöre yerine gelmeyen sözler veriyorsa ve bir yılın, sezonun ortasına böylece gelinmiş ise kamu cephesinde bu iş öğrenilememiş demektir. Kamu aklı turizmi öğrenememiş diye özetlersek hiç yanlış teşhis koymuş olmayız. Kuşkusuz burada bütün kamu çalışanlarını aynı kefeye koymak gibi bir yanlışa düşmemek ama son karar vericilerin böyle bir ithamdan pay almaları gerekir.

Gelelim turizm sektörüne ki burada hemen belirtmeliyim eskiden sektör konuşanları kamuya mesajlar verirlerdi, onlardan talepte bulunurlardı, son krizde ise sektör konuşanları kamudan ümitlerini kestiklerinden, kendi içlerinde “ben demiştim” söylemleri ile sektör içi “ders verme” misyonunu (!) üstlendi. Özellikle sektörün tur operatörü ayağı mensupları (bunların hemen hemen hepsi Türkiye kökenlilerdir), gelinen süreci ve Türkiye konjonktürünü göz ardı ederek, tur paketlerini oluşturan en önemli iki oluşumdan, ulaşım (uçak) ve konaklamanın risklerini birbirine karıştırdılar. Cümleyi biraz açayım, tur operatörü seyahat paketinde iki risk alır; birincisi uçak riski, ikincisi ise konaklamada oda bulma riskidir. Konaklama riskini bu yıl hiçbir tur operatörü tam anlamda almış değildir. Kriz bahanesiyle garantili anlaşmalar iptal edilirken, erken rezervasyon için bile otelciye ödenmesi gereken rakamları erteleme kurnazlığına giden, bunu kendine finansal destek yapanlar bile bilinmektedir. Ulaşım-uçak riski ise tur operatörünün her zaman yüklenmesi gereken risktir. Ticaretin kuralı olan risk faktörü bu yıl, krizin daha önceden belirginliği nedeniyle tur operatörlerini daha çok tedirgin etti. Uçak planlamaları minimum risklere çektiler. Yani gizli küçüldüler ama bunu partnerleri olan konaklama-otelcilere bildirmediler. Ulaşım sektörü partneri hatta hayat kaynağı olan tur operatörlerinin durumunu yakından izledi.

Tur operatörünün, ulaşım sektörü ve konaklama sektörü karşısında minimum riskler alması doğaldır. Bu bir paylaşım ve ortaklık-risk bölüşümüdür. Üçlü saç ayağı; tur operatörü, ulaşım ve konaklamanın olması gereken risk paylaşımı içindedir. Tur operatörü, krizin yükünü konaklama sektörünün üzerine yıkmak gibi bir kurnazlığı hem deniyor hem de bunu ders verme edasıyla kamuoyuyla paylaşmaya çalışıyor. “Biz söyledik zamanında fiyat düşmediler sonra paniklediler şimdi aşırı fiyat düşüyorlar” söylem bu…

Geçmiş krizlerden ders almayınca, sektörün her kesimi kendini bir ortaklık bilinci ile donatmayınca, sektörün dışından daha çok akıl veren olur, sektörün içinden de daha çok “ben demiştim” diyenleri dinleriz.

Öğrenme yalnızca yeterli değildir, ders almak ve tecrübe asıl olandır.

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

 

Yayın Tarihi
10.06.2009
Bu makale 1115 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!