Demre 2010

Turizm sezonu başlarken her yıl gerek “turizm haftası” gerekse uykudan uyanma anlamında birbiri ardına toplantılar, paneller, konferanslar düzenlenir. Sonra bunların ardında kalan tortular, sektörce unutulur gider. Bunların yararsız ve yol gösterici çalışmalar olduğunu, kesinlikle inkar etmiyorum. Mutlaka bir yerlere kayıt düşülüp, insanların yararına olabilecek bilgi birikimine neden oluyorlardır.

Bugüne kadar yapılmamış olan, çok geniş kapsamlı bir sempozyumdan bilgiler aktaracağım. Öncelikle söylemeliyim ki bu sempozyum bizim turizm bürokrasisi tarihinde bir Turizm Bakanı’nın başından sonuna kadar bir sempozyumu izlediği ve hatta 2 kez kürsüye çıkıp söz aldığı ve yerinden de zaman, zaman katkılar koyduğu bir ilktir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın himayesinde, Akdeniz Üniversitesi’nin Myra-Andriake Kazıları (Demre) hakkında “Bilginin Halkın Ayağına Götürülmesi Projesi” aslında bir bölgenin bütün değerleri ile analiz edilmesi olarak planlanmış. Sempozyum bu bağlamda bir turizm destinasyonu olması planlanan (!) Demre’nin sahip olduğu göz kamaştırıcı değerler açısından bir durum değerlendirilmesidir. Bilindiği gibi Demre sahillerinde 2 kez görücüye çıkan “konaklama tesisleri arazileri” ilgi görmemiştir. Sempozyumda turizm bölümünde konuşmacılar arasında bulunan Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Ahmet Barut, yatırımcılar açısından bu bölgenin cazibesinin oluşmamasının nedenlerinin başında yol ve ulaşım süresi sorununu göstermiştir. Bölgenin sahip olduğu değerlerin geniş bir yelpazede bilimsel verilerle, bu sempozyumda ele alınması sonucunda, burada planlanan tesis arazilerine talep oluşmaması bölgenin yeniden planlanması için bir şanstır. Bakanın konuşmasında bu bölgede “ağaç boyundan yüksek olan tesislere izin verilmeyeceği” ifadesi bana 85’li yılları hatırlattı. Aynı söylemleri o dönemlerde Beldibi ve Belek için duymuştum. Umarım gelecekte Demre için hatırlanmaz. Zaten Demre sahillerinde birkaç ağaç boyunu geçen yazlık apartmanlar yeteri kadar var.

Akdeniz Üniversitesi Profesörlerinden Myra-Andriake Kazıları Başkanı Sayın Nevzat Çevik, Sempozyum programını Arkeoloji, Tarih, Etnografya, Folklor, Dil, Doğa, Tarım, Turizm başlıkları olarak ayırmış. Bu yüklü planlama kuşkusuz bölge arkeolojisinin zenginliği ve hükümranlığı, programda üç saatlik büyük bir şaşma gösterdi. Likya medeniyetinin, son 20 yıl içinde yapılan çalışmalarla, Dünya ve Anadolu tarihi için neler ifade ettiğini, açılış konuşmasını yapan Prof. Fahri Işık’tan dinledik. Sayın Fahri Işık yıllardır Likyalıların, Yunan olmadıklarını savunup, ispatlamıştır. Arkeolojide batı kaynakları karşısında “ezber bozmak” onun müthiş direnciyle ancak bu yıllarda gerçekleşebilmiştir. Eşi Prof. Havva Işık ile Likya’nın anlamı olan “Işık Ülkesi”ne yıllardır kazılarıyla ışık saçmaktadırlar. Ankara’dan gelerek sempozyuma katılan bu bölgedeki arkeolojik çalışmalarda büyük emeği olan Prof. Yıldız Ötüken Hanımefendi, kazı çalışmalarının hızlı yapılmasından her ne kadar şikayetçi olsa da bölgede bir sinagogun bulunması, bölgenin kültür ve inanç  geçmişine bambaşka bir boyut kazandırmıştır.

Patara’da doğmuş ve Demre’de Başpsikaposluk yapan Hristiyanlığın en önemli kişiliğinden olan St Nickolas (Noel Baba) bu bölge için en önemli simgedir. Demre’deki St Nikolas Kilisesi bu nedenle Antalya bölgesindeki en çok ziyaret edilen müze durumundadır. Yıllık 480.000 kişinin ziyaret ettiği kilise ve buna bağlantılı ziyaret edilen Myra Antik Kenti turizm açısından günübirlik turların ve kültür turlarının en önemli durağıdır. Hatırlayacaksınız birkaç ay önce, Demre Belediye Başkanı, buradaki turizm hareketinin Demre’ye bir katma değer yaratmadığını ve bu turizm hareketini benimsemediğini açıklayarak “hayret”  yaratmıştı. Demre’de her yıl, 6 Aralık tarihinde yapılan St Nikolas anma toplantılarına, birilerinin çomak soktuğu bilinmektedir. Andriake’de sinagogun bulunmasıyla bu bölge, ikinci bir dinsel yapıya kavuşmuş oluyor. İsrailli turistlerin bu bölgede gelecekte büyük bir potansiyel oluşturacağı ortadadır. Demre, inanç turizmi açısından dünyada neler yapıldığını örnek almak istiyorsa, Fransa Normandiya’daki Mont St Michel, İspanya’nın Kuzey Atlantik kıyısındaki Santiago de Compostela’ya baksın. Ama kendi bağrından kopartılarak İtalya Bari’ye kaçırılan St Nikolas’ın kemiklerinden, Bari’nin nasıl bir inanç turizmi potansiyeline kavuştuğuna bakması, yeterli olacaktır.

Sempozyumda Doğa bölümünde, bölgenin kuşları konusunda getirilen bir öneri, çok dikkat çekiciydi. Andriake Çay ağzında doğal bir yaşam ortaya çıkmıştır. “St Nikolas Kuş Cenneti” isminin verildiği bu doğal yaşam alanı bence gelecekte kendisinden çok söz ettirecektir.

 

 SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
13.04.2010
Bu makale 5034 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!