Davet mi, Evet...

Davet mi, Evet...

Günlerden Pazar, acaba davete evet diyen ne yazar? Ülkede seçim gündemi taşırıyor. Dağcılar doğaya kaçıyor. Birgün olsun uzak kalmaya, kafa dinlemeye ben de katıldım.

Azimet, avdet başa sona konan nokta.  Arada yaşanacaklar yazının konusu. Öter rehber borusu, yürüyenler keçiyolu yolcusu.

Yıllar oldu, bırakmıştım, özlemişim gezmeyi.

Evet derken nüfus cüzdanıma bakmayı unutmuşum. Doğru mu yaptım, kararı sona bıraktım.

Katarımız üç öğrenci minibüsü, içinde 59 kişi. Aramızda güzeller, grubun süsü.

Yolda bilmediklerimle tanıştım, gezi grubuna alıştım. Yadırgamadım, yadırganmadım. Eskileri hatırladım. Gülen yüzlerle konuşan tatlı dillerle karşılaştım.

Sağolsun Orhan bey.

 Yaban keçilerine sağlıklı günler ve güzel geziler dilerim.

 Karaöz’ü geçtik. Yukarı doğru tırmanıyoruz.

 Toros dağlarının ayakta duran azametli kayaları, ormanlar içinden bizlere selam duruyor.

 Toroslarda yamaçlar dik, ormanlar sık.

 Karacaören bir, iki barajı bitiyor. Isparta olyolundan sola sapıyoruz. Vadileri geçiyor, sırtları dolaşıyoruz.

 Yeşille yeşilleniyoruz.

Dün unutuldu, çatışmalar Torosların arkasında kaldı.

Bugün sorunlarla boğuşmak istemiyoruz.

Bir sırtın başında durduk, görünen manzaraya vurulduk. Gözün gördüğünü dil anlatamıyor. Görüntü fotoğraf makinalarının kutusuna giriyor. Geçtik, bir yere kadar bütündük. Orada bölündük.             

Ben ayağıma, gücüme güveniyorum diyen uzun parkurcular ayrıldı.

Son durağımız, bir çeşmenin başı.

 Yürüyüşçüler kuşandı, savaşa girmedi, yürüyüşe çıktı.

 Ben kaptanlarla kaldım.

Çeşmenin başı kaptanların hoşuna gitti. Bir saat bekledi.

Bekleyiş benim düşündüğüm gibi değilmiş. Yürüyüşten cayan olursa onları almakmış.

Çeşmenin başında bir ev, yaşlı bir kadın, bir erkek. Anlattıklarım, anlatacaklarım gerçek.   

Hanımın adı Sıdıka. Adamın ki Ali. Yaşları 75’in altında. Gördğüğüm, bol oksijen bile ihtiyarlamayı erteletmiyor.

Bulunduğumuz yerin adı Gökalan. Çevrede alan filan yok. Sırtlar, yamaçlar çok. Gök yeşil, alan yapan anlamında olsa gerek.

Uzak uzak evler, tek tek incir, üzüm, badem ağaçları. Makilikler içinde el değmiş defneler. Neymiş efendim, yağı çıkarılıyormuş.

Defne, Anadolu söylencesinde kutsal. Tanrı Apollon’un peşine düştüğü güzel kızın adı. Defneyi son anda tanrı korumuş, anında bir ağaca dönüşmüş.

 

 Doğayı en çok çam ağaçları donatmış. Çam ağacı Kibele ananın insanlara armağanı. Çevrede gördüğüm çam ağaçları hep genç. Sanırsın burada 50-60 yıl önce çam yokmuş. Hiç te öyle değil. Devletin ormanlara sahip çıkışından sonra doğa yeni baştan ekmiş. Öncekiler saldırganların kıyımına uğramış.

Az miktarda sedir ağacı var. Sedir Tanrının kendi eliyle yeryüzüne diktiği ağaçmış.

Başka ağaçlar, makiler doğayı yeşille örtmüş.

Ağacın dünyada türü çok. Cennette mi? İncir, hurma, zeytin kutsal kitapların yazdıkları.

Dünya bırakılacak gibi değil, ama zamanın kuralı geçerli. Her gelen canlı, ölüme aday.

Arabalar, yürüyüşçülerin ineceği Köprülü Restoran’a döndü. Üç arabada tek yolcu benim. Burası Aksu çayının kıyısı. Geçtim, bir masaya gazetemi okudum. Biraz da kağıt karaladım, zaman durdu, gruplar gelmedi. Burada beklemek evdeki yalnızlığa benzemiyor.

Yürüyen onlar, yorulan ben oldum. Gelenler içinde güzel hanımlardan beni öpenler oldu. Öpenler gözüme daha güzel göründü. O ara aklıma bir fikir düştü. Ben yazılmayanları yazmak için uzun yaşadığımı sanırdım, yanılmışım. Dostlara çay borcumdan başka, güzel kızlara öpücük borcumu ödemek için tanrı beni bekletmiş. Karşısına borçlu çıkmamı istememiş.

Azıcık dağılalım, kutsal sulara uzanalım.

Ülkeler büyük, nehirler büyük. Hindistan’da Ganj nehri, yıkananalr günahlarından kurtuluyor. Mısır’da Nil nehri, hayat kaynağı. Bölgesi küçük, adı kutsal Likya’da Eşen çayı, tarihteki adı Ksantos. İkiz kardeşler Apollon ve Artemisi Leto ana doğurduğunda, onları ilk bu suda yıkamış. Yıl içinde, gecenin birinde Ksantos akmaz dururmuş. Başında dua edenler günahlarından kurtulurmuş. Pamfilya’da Aksu çayı da (Kestros nehri) kutsal sayılanlardan.

Dağını, taşını, ormanını yazdım, suyunu konu olarak almazsam gönül koyarlar diye düşündüm.

Masalar bir oldu, sandalyalar doldu. İçkiler içiliyor, balıklar bitiyor. Konular açıldı, kapandı. Şarkılar, türküler meydan buldu.

Geçtiğimiz her yere sevgi ektik.

 Umarım, bir başka baharda, yok başka gezide çiçek açar.

 

Çam oluktan suyun akışı,

Süzgün gözlerin bakışı,

 Kırda, bahçede çiçeğin açışı,

İnsanı yaşama bağlıyor,

Geziye davet, davete evet,

 Sevgi ve saygılarım dostlara ibadet.

Yayın Tarihi
25.03.2014
Bu makale 8425 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Güzel bir gezi olmuş öğretmenim. İyi ki katılmışsınız bu geziye. Okuyanda da, bu tür gezilere katılma duygusu yaratıyor. Merak ediliyor, yurdumuzun bu güzellikleri, Toroslar...Bu da iç turizm etkinliklerine katkı değil mi? Kaleminize sağlık...

ibrahim ekmekci 19.04.2014

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!