TV’de tartışıyorlar, “Dersimde bir katliam yaşandı”. Diğerleri de, “hayır, o günün koşullarında haklılıkları vardı, isyanı bastırdılar” diyor. “Resmi tarih gerçekleri çarpıtıyor, aslında isyan yoktu. Cumhuriyetin, tepeden inme modernleştirme ve asimilasyon politikasının baskıcı örneklerinden biriydi” diyenlerde var. Buna karşılık, “sizin söylemek istediğiniz, Atatürk ve Cumhuriyeti yıpratmak amacını taşıyor” diyenlerde var.
Hayata dönüş operasyonunun duruşması başlamış… Hani ceza evindeki ölüm oruçlarını engellemek ve mahkumların hayatlarını kurtarmak için yapılan operasyonun resmi adı! 30 kişi operasyon sonucu ölmüştü. Jandarma Genel Komutanlığının Mahkemeye gönderdiği belgelerin sahteliği iddia ediliyor. Ayrıca komutanlıkça, operasyona katılanların ve sorumluların bilgisine rastlanmadığı da mahkemeye bildirilmiş!
Ak Parti kapatma davasının hazırlanışında, düzmece deliller kullanıldığından ötürü soruşturma başlatılmış. Ak Parti laiklik karşıtı odak sayılmış ve kıl payı kapanmaktan kurtulmuştu ya. O dava…
Neden yalana yanlışa başvuruluyor? Devletimizi korumak adına mı? İktidarları sürdürmek adına mı? Yazık… Yalan rüzgarı gibi bir ortamda mı yetiştireceğiz gelecek nesilleri?
12 Eylül Anayasası hazırlanırken Kenan Evren, “biz devleti bireyden koruyan bir Anayasa yaptık” demiştir. Dünyada başka örneği olmayan bu anlayışı bu modeli biz neredeyse her alana taşıdık.
Bizim biraz sakin olmaya ihtiyacımız var… Ne Devlete ne de Cumhuriyete bir şey olmaz.
Geçmişle yüzleşmekten, gerçekleri araştırmaktan, özür dilenmesinden de kimseye zarar gelmez.
İki önemli gerçek vardır ki tartışılması gereksizdir…
Birincisi; Cumhuriyet önemli bir devrimdi ve başarılı olmuştur… Geri dönüşü hiç yoktur ve alternatifi de yoktur… Öyle başarılı olmuştur ki Anayasa Mahkemesinin neredeyse cumhuriyet düşmanı saydığı ve Laiklik karşıtı odak olarak hükme bağladığı Ak Partinin genel başkanı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İslam Dünyasına verdiği en önemli mesaj ‘Laiklikten şaşmayın’ mesajı idi… Buna, takiye diyen varsa kendisini kandırıyor demektir…
İkincisi, şudur, devrimin modernleştirme projesi, sert olmuştur, sancılı olmuştur… Ulus devlet projesi asimilasyonu da içerir. Acılı olmuştur. Tarihi gerçekleri saklamak acıları ve küskünlükleri derinleştirir. Toplumsal barışa hizmet etmez…
KEPEZ ÇADIRINDA SOHBET
Kepez belediyesinin tamamladığı güzel parkta bir çadır var. Sultan Süleyman’ın selamlık çadırıyla ölçüleri birebir aynıymış. O çadırda Hakan Tütüncü, sohbete çağırdı. Her Çarşamba akşamı bu sohbetlere devam edeceklermiş. Hoşça vakit geçirdik Antalya konuşuldu. Gültekin Çeki’nin bestelediği şarkıları, Gültekin Çeki’den dinlemek çok güzeldi.
Başkan Tütüncü, Kepeze parklar ve kültür merkezi kazandırdıklarını ve kapalı yüzme havuzu planladıklarından söz etti. Kapalı spor salonunun da olduğu düşünülünce bizim neden Kepez ilçesini Antalya’nın Kuzeyinde oluşturduğumuz daha iyi anlaşılıyor. Çünkü Kepez’in halkı oylarıyla seçim sonuçlarını belirliyor. Kararları oluşturanlar genelde Kepezli meclis üyeleri… Belediyesi de Kepezin eksiklerini tamamlıyor ve hızlı gelişiyor. Güneyden Kuzeye ilçeler oluşturulsa, hizmetlerin ağırlığı kentin merkezinde ve Güneyde kalırdı…
NURGÜL HOCAYI KUTLUYORUZ
Dostlar Meclisinin, sevimli tenis hocası, Nurgül Köktürk, Milli Takım antrenörlüğüne seçildi…
Bizim yaşımızdakilere tenis öğretmek için gösterdiği çaba ve yeteneğini hep takdirle anmışımdır. Spor yapmak gerçekten önemli, tenis ise her yaş için uygun. Genç yaşına rağmen milli takıma kazandırdığı genç sporcular, başarısını perçinledi. Hak etmişti… Tebrikler Nurgül hoca…