Çözüm Siz’siniz.

Gidilecek ve yön belirleyici bir güzergah veya kulvar yok. Viraj yok, köprü yok, kasis yok, kalk yok, dur yok, durak yok, döner durursunuz olduğunuz yerde. Akrobatik hareketlerde marifetleriniz varsa, buyurun sahne sizin.

Siz direksiyonun başında oturur ve sağa sola doğru manevra yaparak karşıdan gelenlerin darbelerine maruz kalmamak için uğraş verirsiniz. Sağ yapar, sol yapar, falso vermemek için yoğun mücadele verirsiniz. Nasıl bir sürüş modelidir bu Allah aşkına…

 

Aslında hiçbir kural ve kaide yoktur bu oyunda. Dönme dolap gibidir yani, baştan sona doğru gidiyorum sanırsınız, bakarsınız aslında yine başa gelmişsiniz.

 

Nereden ve ne zaman geleceği belli olmayan bu darbeler karşısında, bazen direksiyondan kalkıp aracı terk etmek istersiniz. Baktınız olmuyor, sizde anlık reflekslere aracı kırarsınız size doğru gelenlerin üstüne.

 

Kimin kime çarptığının önemi yoktur. Çarpanın çarpılana göre avantajının ne olduğu, beraber çarpılmanın kime ne yarar getirdiği, çarpılanın ne kaybettiği, bunların hiç biri önemli değildir.

 

Aracınız çarpışma esnasında zarar görmez, devam edersiniz anlık temastan sonra diğer bilinmeyene.    

 

Oyun böylece sürer gider. Bir süre sonra farkında dahi olmayıp aracı terk ederken, heyecanla beklersiniz yeni randevunuzu. İki kadeh şarap içmişçesine tatlı bir baş dönmesi veya bazen midenizin bulandığını hissedersiniz.

 

Bu farklılık sizin oyundaki etkin rolünüz ile ilgilidir. Yani başınızın dönmesi sizi etkin bir oyuncu kimliği ile uğurlar henüz yeni bitmiş oyunun bu sefer ki seansından.

 

Diğer oyuncular birkaç seans daha çevirir direksiyonu yine başkalarının üzerine fütursuz, amaçsızca ve acımasızca.

 

Şimdi arkasına yaslanan, gözlerini kapatan, derin bir nefes alan herkes kendisine şu soruyu soracak, ’ Başım mı dönüyor yoksa midem mi bulanıyor?’

 

Araç sizi kendi istediği yöne doğru sürüklüyor, sağa ve sola toslaya toslaya gidiyorsunuz.

 

Çevir Allah çevir, boşuna…

 

Gelelim yine sorumuza; ’ Başım mı dönüyor yoksa midem mi bulanıyor?‘

 

Mide bulantılarınız daha ağır basıyor ise, durumdan memnun kalmadınız.

 

Kesinlikle bu oyun size göre değil.

 

Kuralı olmayan oyunda etkin rolü oynamak, senaryoda tamamen bir kandırmaca.

 

Size öğretilenler ile sizin karşılaştıklarınız birbirini tutmuyor.

 

Değer verdiğiniz kriterler ayaklar altında, soru işaretleri yoğunlaşır kafanızda, nasıl ve niçinler sıralanır cevaplar kuyruğunda ardı ardına.

 

Olmadı, danışacak birilerini arar gözleriniz kalabalık yumağında.

 

Nafile, kim kime, kimin neyine…

 

Kaldığınız yere geri dönersiniz, varmak istediğiniz nokta yerine, zaten uğraşlarınız boşuna.

 

İstasyonun başı ve sonu aynı, nafiledir beklemek boş yere.

 

Diğerleri nasıldır, memnun mudur hayatlarından.

 

Çevirdiklerini zannediyorlar farkında değiller direksiyonu boşuna.

 

Belki de bildikleri başka yol ve yöntem yok, yapacak fazla bir şeyleri de yok.

 

Şimdiye kadar sizde onlarla belki de boşa dönen bir direksiyonu salladınız.

 

Durum sizde farklı, hoşunuza gitmedi olanlar, devam etmek faydasız.

 

Hakim olmak gerek duruma.

 

Kaçış en kolay yoldur her zaman.

 

Çözüm getirmez havlu atmak, onca emek verilen hedefe giden yolda.

 

Düşüneceksiniz önce bir, belki de bin kere.

 

Çözümsüzseniz, çözüm siz’siniz…

 

 

Yayın Tarihi
05.09.2008
Bu makale 11000 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!