İki psikolog için uzun süredir üzerinde çalıştıkları konuda sıra uygulama aşamasındadır. Üniversite öğrencilerinden bir gruba test yapmaya karar verirler. Öğrencilere sorular sorarlar ve cevapları aldıktan sonra asıl amaçlarına ulaşmak için bir uygulama daha yaparlar. Öğrencilerden “testin sonucunda ne kadar başarılı olduklarını tahmin etmelerini“ isterler.
Soruların % 60’ na doğru cevap verdiğine inanan öğrencilerin sayısı sadece deneklerin % 10’ nu oluşturmaktadır. Ayrıca; bu % 10 luk iyimser kesim “iyi günlerinde olsalar başarılarının % 70 olabileceğine” inanmaktadır. Ne yazık ki, bunlar test uygulamasında en başarısız olan gruptur.
Test sonucunda % 90’ı oluşturan başarılı grubun test sorularının % 70’ ne doğru cevap verdikleri görülür. Bunlar, aynı zamanda en alçak gönüllü olan deneklerdir.
Amerikalı psikologlar Justin Kruger ve David Dunning'e 2000 yılında Nobel ödülü kazandıran bu çalışma ile (Kruger-Dunning Sendromu) çok önemli bir sonuca ulaşırlar: “cehalet, gerçek bilimin aksine, kişinin kendine olan güvenini artırır”.
Metin çözme, araç kullanma, tenis oynama gibi çeşitli alanlarda yapılan araştırmaların sonucunda şu bulgulara ulaşırlar;
· Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler,
· Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedirler,
· Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini fark etmekten acizdirler,
· Eğer nitelikleri eğitimle artırılırsa niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
Kendi kapasitesini ve eksikliklerini teşhis etmekten aciz olan cahil insanlar, kendilerini ve yaptıklarını övmekte, her işte önde olmak istemekte, yapamayacağı görevlere ve makamlara talip olmaktan hiç hiçbir rahatsızlık duymamaktadırlar. Hatta bunu hak olarak görebilmektedirler.
Gerçekten yetenekli, bilgili ve tecrübeli insanlar ise gereğinden fazla alçak gönüllü davranarak kendilerine haksızlık etmekte, fark edilmeyi beklemekte ve bu gerçekleşmeyince de muhtemelen kırılmaktadırlar. İlerleme yolları cahil cesaretliler için daha da açık hale gelebilmektedir.
Çevremize baktığımızda çok sayıda insanın bu tanıma uyduğunu görebiliyoruz. Yönetim sistemlerinin tam oturmadığı (bizim gibi) ülkelerde cahil cesaretli olanların birbirlerini tetikleyerek daha da cesaretlendikleri ve bunda da çok başarılı olduklarını görmek mümkün. Dolayısıyla her konuda geri kalmamız kaçınılmaz sonumuz.
Konunun diğer üzücü bir yanı da ülkemizde çok eski tarihlerde fark edilen, bugünlere kadar bilgece kullanılan ve “kifayetsiz muhteris” olarak bilinen mükemmel tanımlamanın ödülünü başkalarının almış olmasıdır.
---
Not: Hatırlatma için İlker ÖNGÜL’ e teşekkürlerimle…