Bu Seçimin Bütünlemesi Yoktur...

Bekârlar... Beyaz Toroslar...

Devleti idare ettiğini sanan bir garip zihniyet, aczini örneklerle sergileyerek devlet kurumlarını tahribata devam ediyor. Başbakan olan zat, bir yandan "bekârlar için izdivaç bürosu" açmayı vaat ederken, bir yandan da "beyaz toz" ticaretinden isim alan "beyaz toros" ifadeleriyle halka şantaj yapmakta...
***
Terör örgütü PKK'nın para kaynağı olan uyuşturucu ticareti, yıllardan beri bilinen bir gerçek, güneydoğu sınır bölgelerinde çok yaygındır. Halk arasında şu ifadeler dolaşır; "bir kilo toz=bir toros; üç kilo toz=bir midiboz; beş kilo toz=bir otoboz" Hal böyleyken böyle..!
İşte Başbakanın bahsettiği "beyaz toros" bu fiyatla alınıp satılır. Toros arabanın bir özelliği de keçi gibi dağa tırmanıyor olmasıdır. O nedenle de dağlarda, patika yerlere kolaylıkla kaçakçılıkta kullanılır. Başbakanı olan zat, sanıyorum ki bu espriyi bilmiyordur. "Beyaz Toros" ifadesinin diğer kasıtlı anlamı ise, kullanan zatın devlet idaresindeki ehliyetsizliğinin bir ispatıdır...
***
Cumhuriyet...
29 Ekim, Cumhuriyet Bayramıdır. Türk Milletinin kimliğidir. Bugün Cumhurbaşkanı ve Başbakan olan zatlar ki Türkiye Cumhuriyeti sayesinde o makamlardadırlar, her nedense Cumhuriyet Bayramının kutlama coşkusunu halka yaşatmamak için olmadık bahaneler uydurmaktalar. İşin garip yanı ise bu zatların cumhuriyet karşıtlığı, cumhuriyeti değiştirme eylemleri gizli saklı da değil... Türkiye Cumhuriyeti Devletini Ortadoğu bataklığında bir "çöl" yapmaya sözleşmişlikleri varmış gibi büyük bir gayretle yanılgı içindeler. Cumhuriyet Bayramının kutlamalarını çeşitli bahaneler ve uydurulan sebeplerle iptal etmeleri ya da örtülü şekilde geçiştirmeleri yeni bir olay da değildir...
Bu Ülkenin Başbakanı ile Cumhurbaşkanı, Atatürk, laiklik kelimelerini unutmuşlar, ağızlarından çıktığı hiç duyulmuyor...
***
Şark Kurnazlığı...
Durup dururken beş günlük tatil uyduruldu.
Bunun amacı halkın tatil yapması ya da tatil beldelerine koşup eğlenmesini istediklerinden değil, "acaba muhalefet kanadına oy vereceklerin bir kısmını sandıktan uzak tutabilir miyiz" kurnazlığıdır.
Kasımın ilk günü yapılacak seçim tekrarı için her türlü kurnazlık, hile düşünülmekte olduğu, hallerinden, dil sürçmelerinden belli oluyor.
Bir taraftan bekarların evlilik için partiye baş vurmaları ilan edilirken, bir yandan Ankara katliamından sonra "oylarımız arttı" ifadesiyle düştüğü hatanın boyutunu anlatmaya gerek yoktur.
Diğer yandan; "...nerede zalim varsa onların yanında yer alırız" gibisinde saçmalamalar duyulmaya başlandı...
Belli ki "korku bacayı sarmış" içten içe yangın var...
Bu halk her türlü hileye ve şark kurnazlığına rağmen ülkesinin geleceği için oy vermeyip tatile çıkacak kadar bilinçsiz olacağını düşünemiyorum.
Bu kadar bilinç yoksulu CHP ve MHP seçmenin olabileceğine ihtimal veremiyorum, varlığını düşünmek istemiyorum.
***
CHP ve MHP Seçmeni...
Elbette ki sorumsuzluklar olacaktır. Nitekim Cumhurbaşkanlığı seçiminde sandığa gitmeyen 13 milyon seçmenin %70 CHP ve MHP seçmeni olduğu biliniyor. Onlar gitmediği için sandıktan çıkan "evet" oyun kullanılan oya oranı sadece %37 olmasına rağmen, "%51 oyla seçildi" diye ahkâm kesilmektedir.
Bir bakıma malum zatın cumhurbaşkanı olması, sandığa gitmeyen başta CHP sonra MHP seçmenidir. Hiç kimse kusura kalmasın.
Bununla sahilci, masa başında ahkâm kesen enteller ve aydın geçinen cahiller övünebilir. Geleceği için kendi söz hakkını bile önemsemeyen, oyunu kullanmayan birinin geleceğini kimse önemsemez. Kendisini de...
***
Bu seçimde sandığa gitmeyen CHP ve MHP seçmeni AKP ye oy vermiş demektir. Oy vermek, bir görevden öte çok anlamlı haktır. Sestir; "Ben de varım, buradayım" demektir. Varlığının ispatıdır. Oy kullanmayanın şikâyet hakkı da yoktur, köle olmaya adaydır.
***
Ne Yapılmalı?
İllaki oy kullanalım, illa ki oyumuza ve sandıklara sahip çıkalım.
Özellikle sandık başlarında sayım sonucu tutanaklara yazılana kadar, ıslak imzalar atılıp ilan edilene kadar sandık mahallinde gözetmen olarak bekleyelim. Sandık sonuç tutanağın fotoğrafını çekelim, ilgili parti merkezine ulaştıralım. Sonradan yapılan hilelere belgeli gerekçe hazırlayalım.
Seçimde görevi olan herkes ve oy veren her vatandaş aynı refleksi göstermeli. Sandık kurullarında resmen ya da fahri olarak görev almaktan çekinmemeli... Bu seçim Ülkemiz için son kavşaktır.
Sahip çıkacak olan da bizleriz unutmayalım...
Bu seçimin bütünlemesi, telafisi yoktur...
***
Sakın ola ki "Bir oy eksik olsa ne olacak” ya da ”Benim oyumdan ne olur ki” diye düşünmeyiniz. Bir oy bir vekil demektir, bu tam bir gerçektir. Meşhur söylemi hatırlatalım; “Bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır.”
Seçimler, seçmenlerle beraber anlam kazanır. Herkesin üzerine düşeni yaptığı bir yolda beraber yürümek inanın çok fark yaratır!
Her birey kendi geleceğine oy veriyor demektir.
***
Aydınlık Günler İçin...
Ülkemizdeki karanlık tablonun bitmesi için, hak ve hukukun egemen olduğu bir yönetimin geri gelmesi için güç birliği yapmaya mecburuz.
Belli illerde CHP-MHP örtülü işbirliği yapmalıdır.
Örneğin Elazığ'da CHP'nin vekil çıkarma şansı hiç yok, fakat MHP 2. vekil çıkarabilir. Çünkü çok az bir oyla 2. vekil çıkaramadı. CHP böyle durumlarda MHP'ye, aynı benzer durumlarda da MHP, CHP ye örtülü destek vermelidir. Bunların vatandaşa anlatılması şarttır.
***
Sonuç;
Geleceğin için,
Cumhuriyet için,
Adaletli yönetim için,
Atatürk ve şehitlerimiz için,
Aydınlık, bilgi ve bilim ülkesi olmak için,
Ülkemizi sürüklendiği karanlıktan kurtarmak için,
Keşkelerle hayıflanmamak için sandığa gidelim...
Oyumuza sahip çıkalım...
***
Ülkemizi deccallardan, örgütlü cehaletten kurtaralım...
Seçilenin seçmenden, seçmenin gücünden korkması şarttır.
Ülkenin demokratlaşması, çağdaş medeniyetin üzerine çıkma hedefine yürümesi için seçmenin bilinçli ve doğru oy kullanması gerekir.
Bunu vatandaş olarak görevimizi yapmaya mecburuz.
Asla unutmayalım; bu seçimin telafisi, bütünlemesi yoktur...