ANTALYANIN KAHYASI

Bu işi ciddiye alalım...

ABD Başkanı Trump’un göreve başladıktan bu yana, hem kendi ülkesinde, hem de uluslararası ilişkilerinde davranış ve yaptıklarının doğru olduğunu, ya da bir Başkan’a yakışır davranışlar olduğunu söylemek çok zor. Bu adamın ülkemize ve Tc vatandaşlarına yaptıkları boyunu aştı.

Şimdi biz konuyu sosyal medyada o kadar sulandırdık ki; bu tür insanlar, yetkiyi de arkalarına alarak daha da çılgın hareketlere yelteniyorlar.

Antalyalı işadamı Atıl Pekşen sosyal medyadaki hesabında şöyle diyor:

“ABD sadece Papazı değil; 10’lu, Vale, Kız ve As’ı da istiyor. Floş Royal yapacaklarmış… Eeee on minute”

 

Ve devam ediyor:

“ABD gerçekten başkalarının elindeki kartları zor kullanarak toplamaya ve kazanmaya çalışıyor. Bu oyun poker olmaktan çıkar. Trump ve yönetiminin dünya görüşünü ve tavrını dünya ekonomisi ve barışı için bir tehdit olarak görüyorum, sürdürülebilir bulmuyorum”

Bu görüşü yanıtlayan Cüneyt Ermol’ün görüşü de şu yönde:

Cumhuriyetçilerin tarzı değil mi bu;ya savaş ekonomisi; ya da ticaret savaşları.Eski cumhuriyetçiler ekonomi açılımlarını savaş alanları yaratarak yaparken ; günümüz cumhuriyetçileri ticaret savaşları kavramıyla ekonomisine yön vermeye çalışıyor.Cumhuriyetçiler klasiği yıllardır”

 

Ama gerçekler ve yaşananlar hiç böyle değil, şaka kaldıracak gibi de değil. Başımdan geçen iki olayla gerçek yaşananları, özel konu olmasına rağmen özür dileyerek sizlerle paylaşmak isterim:

ABD’de Oğlum un iş akti sebepsiz feshedildi

Birçok dostum biliyor. Endüstri Mühendisi olan ve İzmir’de bir Amerikan firmasının fabrikasında Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışırken, 5 yıl önce aynı şirketin ABD’nin Pensilvanya Eyaletinin York şehrindeki fabrikasına genel müdür olarak atanan oğlum Emre, göreve başladığında zararda olan fabrikayı önce kar’a geçirdi, 2017 yılında da New York Ticaret ve Sanayi Odası’nın bir değerlendirmesinde “Yılın İşletmesi” seçilerek şirketine ödül kazandırdı. Şirketini büyüttü, kar oranını yükseltti, istihdamı artırdı, ürettikleri tabutları dünyanın dört bir yanına göndererek ihracatta da rekor kırdı.

Senelik izin nedeniyle gelmişti Antalya’ya… Sayılı gün çabuk geçti. Bu yıl Lise’ye başlayacak kızı Melisa ve Makine Mühendisi olmasına rağmen Yeşil Kartı olmadığı için mesleği ile ilgili bir işte çalıştırılmayan eşi Meltem’le birlikte biraz üzgün Türkiye’den ABD’ye uçtular. Ertesi gün elinde hediyesi Türk Lokumu ile iş yerine gittiğinde makamında oturan tanımadığı biri ile karşılaştı, iş akdinin feshedildiğini söyleyip, hiçbir hak talep etmediğini kabul eden yazıyı imzalamasını istediler. Bu arada ailecek yeşil kart başvuruları daha önce kabul edilmiş ve 2 gün sonra da kartını alacaktı. İşine son verildiği için 2 günle o hakkını da kaybetti.

Şimdi avukatlar aracılığı ile hakkını aramaya çalışıyor. Konsolosluğa yaptığı başvuruya bir aydan önce yanıt gelmez diyorlar. Dün işyerinde arkadaşları olanlar üzgün, yönetimdekiler “Emir büyük yerden” diyerek geçiştiriyorlar.

“İlişkiler bozuk” diye konsolosluk bir şey yapamıyor, bu yıl liseye başlayacak çocuk çaresiz, ruhsal çöküntü yaşıyor ve oğlum ailesi ile gurbet ellerde yapayalnız…

**

Aynı günlerde Antalya SES Gazetesi’nde birlikte çalıştığım gazetenin Görsel Yönetmeni Merih Karataş, uzun yıllar ABD’de kalmış, o nedenle annesi ile birlikte Yeşil Kart taşıyor. O nedenle de vizeye gereksinim duymadan istediği zaman gidip gelebiliyor. Orada bir iş kurmak istediğini söyleyerek, bizden izin istedi ve uğurladık. ABD’ye vardığında havalimanında yeşil kartını alıp 3 saat karakolda ifadesini alıyorlar. Donuna kadar soyup manevi işkence yaparak neden geldiğini sorguluyorlar. Ve tepki gösterince 6 aylık vize verip, bu sürenin sonunda ülkeyi terk etmesini istiyorlar.

**

Dolar aldı başını gidiyor sevgili kardeşim Atıl Pekşen… Senin de dolarla bağlantılı bir üretimin ve yüzlerce işçiye ekmek verdiğin bir fabrikan var. Bak sizlerin duymadığı neler oluyor. Trump bak resmen ırkçılık yaparak ülkedeki Türklere zulmediyor. Biz görüşmelerle arayı yumuşatmaya çalışıyoruz. Elimizdeki güçlü kartlara rağmen, “Yeter artık üsleri kapatırım” diyerek bir rest bile çekemiyoruz.

**

Ülkemizi yurt dışında başarı ile temsil eden ve ABD işle aramızdaki sorunların çözümü konusunda en büyük gayreti gösteren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na bütün bunları anlatmak istedim, ama yoğunluğu nedeniyle ulaşamadım. Benzer birçok olayın yaşandığını tahmin ediyorum. Bize bu muameleyi suçu sabit bir Papaz’a uygulanan yasal yaptırımlarımıza karşı bize uyguladıkları bu eylemleri ne ülkemiz, ne de halkımız hiç birimiz hak etmiyoruz.

Bu gençlere lütfen yardım edin, çaresizliklerine çare olun… Gurbet ellerde başlarını öne eğdirmeyin…

Yayın Tarihi
13.08.2018
Bu makale 1635 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!