Tarihsel kayıtları
incelediğimizde, Türk kelimesi ilk olarak Göktürk Devleti
vasıtasıyla bir devlet adının olduğunu görmekteyiz.
Dünya
üzerinde yaşayan insan topluluklarının milletleşme süreci onların avcı-toplayıcılıktan
çiftçi-çobancılığa geçilmesi ile başlar. Türkleri
oluşturacak insan topluluklarının MÖ 6000'lerde koyun yetiştiriciliğine
başladığı düşünülmektedir. Bu tarih atlı göçebe Türk kültürünün başlangıcı
olarak kabul edilebilir. Ata ilk binen kavim Türklerdir. Bilinen ilk Türk
devleti İskitlerdir. Türk adı bugün kullandığımız şekli ile ilk kez Göktürkler
dönemine ait Orhun Yazıtları'nda
geçmektedir. "Türk" adıyla kurulmuş ilk ve Türk adını resmî devlet
ismi şekliyle kullanan ilk Türk devletidir.
Osmanlı İmparatorluğu'nu
kuran Türk boyu Oğuzlardır. Biz Türk’lerin tarih boyunca kurduğu devletlere
baktığımızda, bizi diğer dünya ülkelerinden ayıran temel farklılıkları görmemiz
zor olmasa gerek.
Petrol, doğalgaz, değerli maden yataklarına sahip olmaksızın,
dünya da önemli bir ekonomik güç, önemli bir askeri güç olmak herhalde bizim
tarihsel süreç içerisindeki devlet kültürü ve geçmişimize dayanmaktadır. Bugün
petrol kaynaklarına sahip olan Müslüman ülkelerin arap ülkeleri ile kendi
gelişmişlik düzeyimizi bir karşılaştıralım ve bunu nasıl başardığımızı kendi
kendimize bir soralım.
Biz Türkler, bu kadar geniş bir tarihe sahipken, acaba yeni nesil
bu konudan ne kadar haberdar? Avrupa denilen, tarihi 1789 Fransa İhtilali ile
başlayan ve son yıllarda ciddi ekonomik ve sosyal sıkıntılar yaşayan
anakaranın, bizim kültürümüz ve geçmişimizle karşılaştırıldığında ne kadar
sönük kaldığı sanırım aşikardır. Ancak bizim kendi tarihimizi, geçmişimizi,
kültürümüzü bilmemiz ve bunu yeni nesillere ne kadar aktarabildiğimiz
önemlidir.
Tarihimizi bilmek, tarihte başardığımız şeyleri bilmek bugün bize
ayrı bir güç ve özgüven verecektir.
Geçmişte yapılan göğüs göğüse yapılan savaşların yerini bugün üretim,
satış ve ekonomi savaşları almıştır. Nasıl geçmişte iyi bir savaşçı olmak
maharettiyse, bugün üretim gücüne sahip olmak ve bu yapılan üretimi tüm dünya
pazarlarına satmak aynı maharet anlamına gelmektedir. Bizler geçmişten gelen
gücümüzü artık güçlü ekonomik yapımıza, finans ve üretim gücüne dönüştürmek
zorundayız. Biz yıllarca tüm dünyayı nasıl yönettik ve yönlendirdiysek, bugün
aynı başarıyı ekonomi araçlarıyla yapabiliriz. Biz tarihin hiçbir döneminde
yönlendirilen bir ulus olmadık, bunu hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. Hep
yönettik ve yönetmeye devam etmek zorundayız.
Gerek Avrupa, gerek ABD tarihte bizim kadar önemli medeniyetler
kuramamıştır. Son iki yüzyıla bakmak bizi sadece yanıltılır. Ülkelerin gelişimi
kişilerin bireysel gelişimine paralel ilerleyecektir. Ekonomik bağımsızlığını
sağlamış, kazandığı parayı doğru enstrümanlarla yöneten, geleceğini planlayan,
gelirini ekonomik değerini yitiren şeylere değil, gelir getiren varlıklara
yatırma yeteneğine sahip insanlarla ancak güçlenmemiz mümkün olacaktır. Bunun
içinde özgüveni yüksek, bilgiyi arayan ve ona sahip olan bireyler olmak
zorundayız.
www.bixkurumsal.com
Kaynaklar:wikipedia….