Bir Çift Yırtık Lastik

Ermenek’teki maden ocağında boğularak ölen oğlunun cenaze törenine yırtık kara lastik ayakkabıyla katılan acılı babanın görüntüleri bütün Türkiye’yi acıya boğdu, kahretti.

Yüreklerimizi sızlatan bu yoksulluk bir tesadüf ya da kader mi ? Aynı madende ölen işçilerden birinin karısı şöyle dedi. “ Bize üç aydır aylık ücretlerimizi ödemediler, kredi kartı borçlarımızı ödeyemez duruma düştük. Neyimiz varsa elimizden aldılar şimdi de canımızı aldılar.”

Artık tarımdan geçimini sağlayan milyonlarca köylünün maden ocaklarında ölümü göze alarak çalışmak zorunda kaldığı bir dönemi yaşıyoruz. Bunun adı Vahşi Kapitalizmdir! Bugün çağdaş, uygar ülke olarak gördüğümüz bütün toplumlar bu aşamadan  “Sosyal Devlet” aşamasına geçmiştir.

Biz ise “Sosyal Devlet” olmaktan çıkıp geriye; “Vahşi Kapitalizme” dönüyoruz. Anayasamızda “TC Devleti Sosyal Devlet olarak “ yazılı olsa da AKP için bunun anlamı; sadece oy alabilmek için yoksul bırakıp “sadaka” gibi devlet kesesinden verilen paralarla yaratılan geri bir devlet biçimidir.

Hepimiz; özellikle benim yaşımdakiler, yani 2. Dünya Harbi’nin bitiminden 10 yıl önce ve 10 yıl sonra doğanların yüzde doksan dokuzu yoksul aile çocuklarıdır.  Çünkü 1. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve 2. Dünya Savaşı gibi üç büyük yıkımın üstüne doğmuşlardır.

Taş üstünde taş kalmamış ülkelerden biri de Kurtuluş Savaşı vermiş, başarmış ancak yetişmiş insanı, birikmiş sermayesi ve sanayisi olmayan Türkiye’dir. Böyle bir ülkede doğduk. Bizim okumamız, meslek sahibi olmamız bu Cumhuriyet ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran değerli, özverili ve namuslu kadronun sayesindedir.

Onlar yoksulluğu yenebilmek için inanılmaz bir ekonomik gelişmeye de imza attılar. Bugün elimizde ne varsa onların eseridir.

AKP iktidarı onlardan kalan ne varsa yok etmeye ant içmiş bir anlayışla devleti yönetmektedir. Cumhuriyet döneminde sermaye birikimi yapan işadamlarını yok etmek ve onların  yerine kendi “Yeşil Sermaye” sınıfını yaratmak için ahlaksızca saldırmaktadır.

Vahşi Kapitalizm Türkiye’deki tarımı çökertmektedir. Şeker pancarına konulan kota ile ekim alanlarının daraltılması bunun bir parçasıdır. Yıllardan beri boş bırakılan tarım arazilerine teşvik primi gibi ödeme yapılması ekilmeyen alanları artırmıştır.

Dünyanın kendini besleyen ilk 7 ülkesinden birisi iken buğday, saman, mısır ithal eden ülkelerinden birisi haline geldik.

Neden Ermenek’teki acı manzarayı görmek zorunda kalıyoruz? Neden Avrupa Birliği, ABD, Japonya, Güney Kore ve benzeri ülkeler daha zengin? Çünkü onların yöneticileri hırsızlamıyorlar (çalmıyorlar), hırsızlatmıyorlar (çaldırmıyorlar)! Bir ülkede, yöneticiler hırsızlık yaparsa yönetilenler fakirleşir. İki kere iki dört der gibi bir sonuçtur bu.

Siyasetteki bütün çabamız başka ülkelerin lehinde kendi halkımızın aleyhinde kurulmuş bu tip tuzakları yok ederek insanlarımızı bu insafsız sömürüden kurtarmaktır. Ne yazık ki bilerek cahil bırakılmış kitleler  “fıtratında var” yalanına boyun eğiyorlar, inanıyorlar. Neden “ Almanya’daki, Fransa’daki ve yüzlerce başka ülkelerdeki maden işçilerinin fıtratında böyle ölümler yok” demiyorlar.

Türkiye’de AKP iktidarında inşaat sektöründe her gün birkaç işçi ölürken madenlerde onar, yirmişer, yüzer yüzer ölürken işin siyasi sorumluları makamlarında oturmaya, pişkin pişkin laf ebeliği yapmaya devam ediyorlar.

Ermenek’te ölen işçinin babasının yırtık lastik ayakkabıları İstanbul’da öldürülen gazeteci Hrant Dink’in delik ayakkabılarını anımsattı. İkisinin de siyasi sorumluları istifa etmedi, ettirilmedi…..                   

Yayın Tarihi
25.11.2014
Bu makale 1307 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!