Bilici, Binici, Silici

Sabah yıldızı, peri kızı, yazmak ince sızı.

Bekçi iktidar, yakalar mı hırsızı?

Yalan ışık hızı, yetişir mi tazı?

Bugün dünden kötü, ne yapsın yazı?

Uçanlar, yüzenler, gezenler,

Ezilenler illa da ezenler,

Kaçırılmaz manzara, sekreter tatilde.

Peri bilmiş, esin gelmiş.

Peri bilicidir, insanı insandan iyi tanır.

Zararsızları, ayarsızları, hırsızları.

Düğmeye basıldı, ekran açıldı, okuyalım…

Yaşam gücünün şekillenmesi, davranışların netleşmesi, temel içgüdüye bağlı.Gelişimi istenen veya istenmeyen yapıya yönlendirir.

Desem, sözüm tutulur mu?

İstenilenler yol versin, istenilmeyenler lütfen Freud’un kapısında kuyruğa girsin.  

Freud, libidonun tanısını koydu, reçetesini yazmadı.

Ulusların tarihinde bir zaman ayarsızlar başa geçer. Birlik biter, ülke çöker, yaşam çekilmez olur.

Doğanın yarattıklarına, Cumhuriyetin getirdiklerine saldırırlar. Allahları paradır.

Açgözlülüğün doğurduğu sorunlar, vampire kandır. Sınır tanımaz.  

Dağıttıkları gökboncuk.

Acaba nazardan, yazardan korur mu?

Görüldü, terörden korumuyor.

İktidarın dili bahçe kapısı, çöreklendiği dikta yapısı.

Demokrasi, aristokrasiye gelin gitti. 2015 genel seçimlerinde dikta imamı nikahı kıyacak, oyun tutarsa. Çocuğun adı başkan konacak.

Mustafa Kemal gerçeklerine yer yok. Atılmalı.

Tohumlar, 1946 seçimlerinde ekildi. CHP aslından uzaklaştı, muhalefetin gölgesine düştü. Rota, ödün sistemine göre ayarlandı.

Mustafa Kemal, “asıl üretici köylü, milletin efendisi” demişti. Efendiye hizmet gitmeliydi. Ölümünden sonra 1940 yılında Köy Enstitüleri kuruldu.

Altı yaşında körpe fidan budanmaya başlandı.

Öngörü görmez, duymaz, dilsiz kaldı. Tepki yok.

Köylü, işçi Cumhuriyeti kavrayamamış olabilir. Geleceğin hesabını yapamaz.

Kurtuluşta,kuruluşta bir olanların çoğunluğu hayatta. Az olsa da üniversitelerimiz, aydınlarımız var. Yanlış gidişin, nereye varacağını gören, bilen olmadı.

1950 seçimlerinde iktidar değişti. Gericiler arka buldu. Devrimlere kıyım hızlandı.

Ağaya verilen söz tutuldu. Köy Enstitüleri 1954 senesinde kapatıldı.

Ağaya verilen sözün hikayesi:

1950 seçimler öncesi, Adnan Menderes, yurdu dolaşıyor. Basın yanında. Doğuda toprak ağaları ön sırada.

Van’da Kinyas Ağa’yı (Kartal) ziyaret eder. Milletvekili olmasını ister. Kinyas Ağa’nın onlarca köyü, binlerce marabası var. Öl dese ölecekler, oy dese verecekler.

Kinyas Ağa’nın teklifi kabul etmesi için tek bir şartı var: Köy Enstitülerini kapatacaksın.

Kinyas Ağa, milletvekili olur, gazeteciler onu Ankara’da bulur.

-Köy Enstitüleri, kominist olduğu için mi kapatılmasını istediniz?

-Hayır, Ben Moskova’da okudum. Kızılordu’da askerlik yaptım. Kominizmi ben bilirim, onlar anlamaz.

-O zaman neden kapattırdığınızı açıklar mısınız?

Çarpıcı cevap:

-Köyler benim, kuş uçsa haberim olmalı. Devlet görevlisi önce beni bulmalı. Gelen yazıları benim adamlarım okumalı. Üzerine bindiğim eşek, benden akıllı olmamalı. Köy Enstitüleri de ne oluyor?

Yıkıcı silah kominizmdi. Köy Enstitüleri kurban verildi.

Geleceğimiz, emperyalizme bağlandı.

Cumhuriyet çamura saplandı.     

Sonraki yıllarda çok kurum kapatıldı veya satıldı.

Çağdaş beyinler tutuklandı, hapse atıldı.

Yıkıcılar, satıcılar, yağmacılar, talancılar saltanat kurdu.

Bırakılanları az buldular, Mustafa Kemal’e ondan kızdılar.

Görmez bilici, gericinin atında binici, Atatürk’ün tahtında silici.

Yayın Tarihi
27.11.2014
Bu makale 1412 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!