Ne gariptir... İnsanın vatanım demediği ülkelere sefere çıkması.
Sırtında teçhizatı, yüreğinde hep soru soran endişeleri.
Ve geride bıraktıkları...
Anneler... Babalar... Kardeşler... Arkadaşlar... Ucu gözyaşından bükülüp kalmış mendiller.
Emir karar bağlanmış, buyruk verilmiş, hedef gösterilmiştir.
Arka planda siyaset onun arkasında çok uluslu devletlerin melun planları...
Adını ne koyarsanız koyun... Kollamak, korumak... Ya da filanca antlaşmaların gereği... İçini doldurmadığınız kof bir amaç alır götürür ellerini kınaladığınız evlatlarınızı yaban ellere.
İsyan edemezsiniz... Lal olur kalır diliniz ağzınızda... Dualara sığınırısınız.
Tez git yiğidim, tez dön... Kalma vatanından uzaklarda...
Aklım almaz... Bir mana veremem.
Çözemem şifrelerini ötelerin.
Çaresiz, naçar, biçare düşünceler sarar havsalamı.
Ve yalan yok!
Ne zaman askerimiz sınır ötesine gönderilse aklıma Yemen gelir, Kore gelir...
Sonra da çok uzaktan o yürek burkan Yemen türküsünün sözleri çalınırı kulaklarıma:
Havada bulut yok bu ne dumandır
Mehlede ölü yok bu ne figandır
Şu Yemen elleri ne yamandır
Ah o yemendir gülü çimendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Huş’tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir
Kışlanın önünde redif sesi var
Bakın çantasında acep nesi var
Bir çift kundurayla bir de fesi var
Ah o yemendir gülü çimendir
Giden gelmiyor acep nedendir
Burası Huş’tur yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir