Bıçak sırtında görev aşkı

Ben mutluyum… Beni mutlu eden insanlar var çevremde, işimle ilgili Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği 2010 yılı basın ödüllerinden birine sahip olmak onur verici. Yılın güncel köşesi seçilen yazım ile yılın köşe yazarı seçilmek gurur verici. Başta bu yazıyı yazmama neden olan oğluma, aileme, GERÇEK Gazetesi’ne, yazılarımı yayınlayan antalyaguncel.com, besthaber.com.tr, antalyabugun.com internet gazetelerine, beni ben olduğum için seven gerçek dostlarıma, arkadaşlarıma ve siz okurlarıma teşekkürlerimle…

 

Pazar gecesi, Hillside su otel’de gerçekleştirilen geceye siyaset, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile çok sayıda basın çalışanı katıldı. Genel Seçimlere çok az bir süre kalması nedeniyle bu yıl BASIN ÖDÜLLERİ Töreni çok daha kalabalık ve çok daha anlamlı mesajlar içerdi. Gecede çarpıcı açıklamalar ve temennilerde bulunuldu. Basının özgürlüğü irdelendi, basılmamış kitapların imhasının yanlışlığı söylendi. Uzun zamandır hapiste yatan ancak neden yattığını bilmeyen gazetecilerin durumunun, Türkiye’de basın çalışanlarının durumunu gözler önüne serdiği belirtildi. Bu önemli mesajlar ışığında basın sektöründe çalışanların, bıçak sırtında yaptıkları görevlerini anlatan tanıtım filmi, duygusal anlar yaşattı. Anlamlı gece için emeği olan her ferde teşekkürler…

 

Evet bizler, nasıl ki sıkıntılarımızı anlatarak onlardan kurtulabileceğimiz düşüncesini taşıyorsak, mutluluklarımızı paylaşarak onların daha anlamlı ve sürekli hale getirilmesini de sağlamalıyız. Mutluluğumu paylaşmak istedim bu yazımda. Hayat zıtlıklar üzerine kuruludur. Zaten mutluluğu var eden, yani onu anlamlı kılan şey, mutsuzluk ve hüzün değilmidir? Öyleyse varlığını birbirinden alan iki durumdan birisini alıp, diğerini ötekileştirmek ne kadar doğrudur ki?.

 

Birkaç dost bir araya geldiklerinde hemen hemen herkes kendi sıkıntısını anlatmak için, adeta sabırsızlanır.. Derdini anlatarak diğerlerinin O nun derdi benimkinden büyükmüş demesini ister, böyle davranarak da adeta onu geren şeylerden kurtulma düşüncesine kapılır insan. Sosyal varlık olmanın gerekliliği ile bir konuşma başlayacaksa, kişilerin paylaşımları öncelikle hüzün ve sıkıntıları anlatmak için oluyor malesef. Toplum olarak sıkıntı ve mutsuzlukları konuşmamız belki de bu yüzdendir. Rahatlamak için psikologa gitmenin sebebi de budur aslında. Siz hiç mutlu olduğu için psikologa gideni duydunuz mu?

 

Paylaşmak ve rahatlamak. Bilen aklın yorumlarını dinlemek. İçindeki zehri akıtmak için gidilir genellikle. Mutluluklar yerine, derdi, tasayı anlatmak işte hep bu yüzdendir. Zamanla aynılaşmamız bu yüzdendir belki de, paylaşımlarımız hep mutsuzluklarımızı anlatmalarımız üzerine kuruluyorsa eğer, bu gidişte bir sorun var demektir. Bugün kendime dikkat ettim,  “korktuğum başıma geldi” Dedim. Ben de hep mutsuzluklarımı paylaşmaya başlamışım meğer. Mutluluklarım zaten beni mutlu ediyor, paylaşmasam da olur diyormuşum meğer… Yeni insanlar tanımak, yeni mutluklara da yelken açacaktır mutlaka, beni seven mutlu eden tüm varlıklara da teşekkürler.

 

Diyorum ki, sürekli mutlu olmak için mutluluğa sıkı sıkıya sarılmalıyız.. Mutsuzluklarımızı da sevmeliyiz. Çünkü, mutluluk bir kelebektir; çok sıkarsanız boğulur, çok gevşek bırakırsanız uçar gider. Sizler en iyisi mutluluğu doğal ortamına bırakın. Emin olun ki o size en zor zamanınızda gelecektir.

 

Yayın Tarihi
31.05.2011
Bu makale 8975 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!