Belediye Meclisinde Üye Avı mı?

1977 Genel seçimlerinde CHP %42 oy almasına karşın tek başına iktidar olamamıştı. 226’ya ulaşmak için 13 eksik vardı. 450 üyeli TBMM’de 226 rakamı güvenoyu demekti.

Bu nedenle uzun süre “kumar borcu olmayan 13 yiğit insan!” arandı.

Sonunda bu rakam bulundu ama bu “sırat köprüsü” gibi kıldan ince bir çoğunluk hükümeti ancak iki yıl sürebildi.

CHP sanki on üç ayrı partiyle koalisyon yapmış gibiydi.

Keşke doğrudan AP ile bir koalisyon mümkün olsaydı…

Ne 12 Eylül ihtilali olurdu ne de bugün Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmakta olan AKP iktidarı doğardı…

1973’lü yıllarda, Adalet Partisince, Antalya Belediye meclisinden üç CHP’li üyenin bütçeyi reddettirmek için partiden istifa ettirildiği günleri yaşadık. İstanbul’a kaçan bu üç üyeyi CHP örgütü orada buldu, getirtti, lehte oy kullandırdı ve fakat onları buna rağmen asla affetmedi.

Şimdi Antalya’da AKP’nin Belediye Meclisi’ndeki üç eksikli çoğunluğuna bakıyorum da o yıllar aklıma geliyor.

AKP; Büyükşehir Belediye Meclisi’nde çoğunluğu elde etmek için CHP’den Belediye Meclisi Üyesi devşirmeye çalışıyor.

CHP’nin hem de eğilim yoklamasıyla gelmiş bir üyesi istifa etti.

Ortada hiçbir neden yok. Ne fikirsel ne de ülkesel bir neden yok. Bu istifa nereden icap etti?

Bununla ilgili olarak “CHP’den istifa edenler vatana ihanet etmiş olurlar” sözümü çarpıtarak verenler bu istifa karşısında ne düşünüyorlar acaba?

Bu istifa “vefasızlık yapıyor” diye değerlendirilemez.

Akla gelen tek soru şudur: acaba hangi çıkar karşılığında istifa etti?

Çünkü daha seçimlerden bu yana altı ay bile geçmeden, hiçbir siyasal tartışma çıkmadan böyle bir tercihin hiçbir etik yanı yoktur.

Siyasetle uğraşanlar için istifa bilinmeyen bir kavram değildir. Zaman zaman şartlar ve fikirler değişir. Bunun sonucu oluşacak bir ayrılık iki taraf açısından da saygıyla karşılanır.

Ancak istifa bir çıkar karşılığı gerçekleşiyor ise, buna kişisel bir olay gözüyle bakılamaz. Bu tür örneklerin artmasının, siyasal ahlaka ve demokrasiye zarar vereceği kuşkusuzdur. Bu nedenle böylesi bir tutum şiddetle kınanmalıdır.

Diğer yandan bildiğiniz gibi “Büyükşehir Belediye Meclisi Üyelikleri” için ayrı bir seçim yapılmamıştır.

Bu nedenle de ilçe belediyelerinden seçilenlerin her partinin listesinin başında bulunanlardan itibaren, kazandığı oy oranına göre belirli sayıda üye çıkartması, bir siyasi parti kotası olarak düşünülmelidir.

Örneğin bir ilçede CHP büyükşehir belediye meclisine beş üye gönderme hakkı kazanmış ise bu sayı bir kota/kontenjan olarak düşünülmelidir. Büyükşehir Belediye Meclisinde boşalma olursa, aynı sayıda sıradaki üyelerle doldurulması zorunludur.

Aksinin düşünülmesi için Büyükşehir Belediye Meclisi üyeliklerinin ayrıca oylanması gerekir.

Büyükşehir Belediye Meclisinden istifa halinde yedekteki üye istifa edenin yerine geçer, Büyükşehir Belediye Meclisinden istifa edenin ilçe belediye meclisi üyeliği ise devam eder. Orada bağımsız bir üye olarak kalır.

Bu konuda gereken başvuru yapılmalıdır.Son kararı elbette yargıçlar vereceklerdir.

Dilerim çok ahlaksızca ve alçakça bir çözüm olan “çıkar karşılığı meclis üyesi devşirme yöntemi” uygulanmaz.

Yargının görevi bu gibi adaletsiz, ahlaksız uygulamaların önünü kesmektir.

Hakkaniyet ve adalete aykırı olan para ile her şeyi çözümleme anlayışını ülkemizden kovmadıkça uygarlığın hiçbir yerinde olamayız.

Demokrasiyi hilelerden, bu gibi alçaklıklardan temizlemek zorundayız.

Büyükşehir Belediye Başkanı, Belediye Meclisi’nin çoğunluk iradesiyle uzlaşarak belediyeyi yönetmeyi başarmalıdır.